Ecrin'in;
"Yemek hazır!!" diye bağırışını duyduğum anda;
"Tamam aşkım." diyerek aşağı indim. Aşağı indiğim sırada masada gülüşen Poyraz ve Mina'yı gördüm. Galiba birbirlerini seviyorlardı. Elbet bu konunun da zamanının geleceğini bildiğim için sustum. Onun yerine Ecrin'in dudağına bir öpücük kondurdum ve masaya oturdum. Poyraz ve Mina bana iğrenerek bakıyorlardı. Güldüm;
"Ne? İnsan sevdiğini öpemez mi?" diye sordum ve krepimi yemeye başladım.
2 Saat Sonra
Evde yalnızdık. Ecrin ve ben. Poyraz ve Mina gezmeye gitmişlerdi. Ecrin de bize çay koymak için kalkmıştı. Bende Ecrin'in peşinden mutfağa gittim. Arkasına geçtim. Arkasını döndü ve dudağımı öpmeye başladı. Bende karşılık veriyordum. Daha sonra ileri giderek gömleğimi çıkarmaya başladı. Bende onun t-shirtini.
Tam ileriye gideceğimiz noktada hızla camı kırarak duvara saplanan oku gördüm. Ecrin'le hemen ayrıldık ve üstlerimizi giydik. Üstlerimizi giyerken, ben bir yandan küfür ediyordum. Ecrin T-Shirtini benden hızlı giyindi ve okun yanına gitti. O, oku dikkatlice etkilerken oku tutup aniden çektim. Çekmemle Ecrin'in çığlık atması bir oldu. Bağırdı;
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? O okun tamamına kurtboğan ve ökse otu sürülü." dedi. Ama bana birşey olmamıştı.
"Sakin ol, bak hiçbirşey olmadı bana." derken elim yanmaya başladı, ardından tüm vücudum. Acıyla inledim. Ecrin;
"Aman Tanrım! Zehir vücuduna bulaştı. Ne yapacağız?" dedi. Hızla gözlerimi siyahlaştırarak pençelerimi çıkardım. Bundan kurtulmanın tek yolu vardı. Acılıydı, ama ölmekten kat be kat daha iyiydi. Ecrin'e dönerek;
"Bakma!" dedikten sonra zehrin girdiği kolun etini pençelerimle çıkardım. Normal kanımla birlikte siyah bir sıvı akmaya başladı. Ecrin dehşete düşmüş bi ifadeyle bana baktı ve bayıldı.
"Güzel, bir bu eksikti." diyerek kolumdaki yarayı elimle kapadım. Birazdan iyileşecekti nasılsa. Elimi geri kaldırdığımda yaranın kapandığını gördüm. Banyoya gidip ellerimi ve kollarımı yıkayarak geri oturma odasına döndüm. Ecrin'i kaldırarak bir koltuğa yatırdım. Ve uyanmasını beklemeye başladım.
Ecrin'in Ağzından
Gözlerimi açtığımda başımda Barbaros'un beklediğini gördüm. Koluna baktığımda yaradı geçmişti. Rahatça derin bir nefes aldım. Barbaros ise sinirliydi.
"Hayatım. Ne düşünüyorsun?" diye sorduğumda çatık kaşlar ile;
"Sadece, bu bir savaş ilanıydı. Avcılarla Kurt-Adamlar arasında. Ama benim bir sürüm olmadan bu savaşı kazanmam imkansız. Sürüm de.. Onları en yakın arkadaşım öldürdü. Bende onu öldürdüm tabii." dedi. Yanına gittim. Ona sarılarak;
"Aşkım, sürü kazanmanın bir yolu var." dedim. Hızla;
"Nasıl?" diye sordu. Heyecanlıydı.
"Canlandırma büyüsü." dedim. "Bunu yapabilecek tanıdık bir büyücü tanıdığım var." diye üzerine ekledim.
"Gidelim!" dedi. Kabul ettim. Ve arabaya binip yola çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Delta
WerewolfYıllarca kurt adamların üç evresi çocuklara anlatıldı. Alfa, Beta ve Omega. Ama bir tür daha vardı. Nesilleri yok eden, kaosu getiren. Tanrıların bile korkusuydu o nesil. Delta. Bu türden kurtlar dünyaya 100 yıldan bile uzun bir sürede gelirdi. Ben...