Poyraz'ın adını duyduğumda istemsizce gülümsedim. Satmamıştı, bırakmamıştı beni. Onu ilk gördüğüm anda ona sarılmayı aklıma not ettim. Biletimi aldığında uçuşun saat 20:00 da olacağı gözüküyordu. 3 saatim vardı. En yakın banka gidip oturdum ve düşünmeye başladım. Olan şeyleri, başıma gelen sayısız olayı. Kendimi tutamadım ve ormana koşmaya başladım. Ormana vardığımda kurt formuna dönüştüm ve uludum. Bu bir elveda ulumasıydı. Bir kurdun kendi bölgesini bıraktığına dair bir ulumaydı. Yakında benim yerime yeni kurtlar doluşurdu buraya. Saatime baktım. Hala 2 saatim vardı. Ofladım ve çimenlerin üzerine yatıp batmakta olan güneşi izledim...
Saatime tekrar baktığımda uçağın kalkmasına 10 dakika kaldığını gördüm. Küfür ederek hızla havaalanına koştum. Havaalanına girdiğimde daha beş dakikam vardı. Tanrıya şükürler ederek uçağın olduğu yere yürümeye başladım. Uçağa vardığımda business class ta olan yerime oturdum ve beklemeye başladım. Elveda İzmir, merhaba Ankara....
Poyraz'ın Ağzından
Uçağa girdiğimde belki de hayatımdaki en zor kararı vermiştim. İzmir'de son kez gezinmiş, vedalaşmıştım adeta. Barbaros beni görünce ne yapacaktı acaba. İçime derin bir nefes aldım ve yerime doğru yürümeye başladım.
Yerime vardığımda Barbaros'un camdan dışarıyı izlediğini gördüm. Yanına sessizce oturdum. Camdan dışarı bakmayı sürdürürken sordu;
-"Bırakmadın beni, satmadın arkadaşını..."
Gülümseyerek cevap verdim;
-"Öyle oldu galiba."
Bana döndü ve sarıldık. Uzun süre. Ayrıldıktan sonra önlerimize döndük. Keyifli bir yolculuk bizi bekliyordu.1 Saat Sonra
Ankara'da her ne kadar yabancılık çeksem de buraya da alışabilirdim. Sanırım. Barbaros'la taksi arıyorduk. En sonunda yoldan geçen bir taksi yi çevirdik. Taksici abi bize çok sıcak davranıyordu. Ona Ankara'nın en kalabalık yerini sorduk. Bize;
-"Kızılay. İsterseniz götüreyim?" diye sordu. Başımızı olumlu anlamda salladık ve taksiyle yola çıktık.
Barbaros'un Ağzından
Kızılay denen yere geldiğimizde şoföre teşekkür ederek arabadan indik. Kendimize kiralık bir ev bulmalıydık. Bu yüzden Poyraz'a dönerek;
-"Ayrılalım. Bulabileceğimiz en iyi ilanları toplayalım. Yine burada buluşuruz." Dedim. Poyraz kafasını yukarı aşağı sallayarak uzaklaştı. Bende ilan aramaya başladım.
3 SAAT SONRA
Elimde bulduğum ilanları gülerek Poyraz'a salladığımda, oda bana aynı şekilde sallamıştı. Bir cafe ye oturarak birşeyler söyledik. İstediklerimiz gelene kadar ilanlara bir göz attık. Bir ilan dikkatimizi çekmişti. Hem ucuza kiraydı. Hemde şimdilik çok iyi bir evdi. İlanın üzerindeki numarayı tuşladık. Telefon açıldığında bir erkek sesi karşıladı bizi.
-"Buyrun?" dedi. İlana bakmaya devam ederek;
-"Merhaba, ben şu gazetedeki ev ilanı için aramıştım da." Adam cevap verdi;
-"Peki, size vereceğim adrese gelin, orada konuşuruz ayrıntıları." Sevinçle telefonu kapadım ve Poyraz'a döndüm.
-" Yürü Poyraz, şuraya gidiyoruz." diyerek adresi gösterdim. Ardından sora sora adrese yürümeye başladık.
Adrese vardığımızda elimdeki kağıdı yere atarak zile bastım. Kapı açıldığında bizi seceven bir adam karşıladı. Sorduk;
-"Biz ev için gelmiştik ama?" adam gülümsedi. Çekmeceye gidip bir anahtar aldı. Nazikçe
-"Buyrun." dedi. Biz çekildik. Adam yukarı katlara çıkmaya başladığında bizde arkasından çıktık. Bakalım nasıl olacaktı...İçimden yüz bininci küfrü savurduktan sonra sinirle çöp kutusuna tekme attım. Poyraz;
-"Sakin ol, ev bulacağız." dediğinde ona öfkeyle dönerek;
-"Nereye bulacağız lan, nereye? Hay anasını sikeyim böyle işin. Keşke seni çağırmasaydım. Daha kendime bakamıyorum. Sana nasıl bakacağım?" Poyraz sakince cevap verdi;
-"Ben evimi, barkımı, hayatımı geride bıraktım. Kimin için? Senin için. Senin daha kendine güvenin yoksa, vay benim halime. Sana güvenerek kötü mü yaptım? Barbaros, kendine gel!" dedi. Ben o konuşurken karşıdan karşıya geçen bir kıza gözüm takılmıştı. Karşıdan karşıyageçerken keskin bir fren sesi duydum. Bir arabaya aitti. Ve araba, kıza doğru gittikçe yaklaşıyordu. Hızlıca koştum ve kızı itekledim. Araba bana çarptığında ben kızı düşünüyordum. Acaba iyi miydi? Araba üzerimden geçip gittiği sırada öfkelendim. Durması lazımdı. Arabasıyla bir kişiyi az daha öldürecekti, diğerininde üstünden geçmişti. Kız bana baktığı sırada hızla koşmaya başladım. Arabanın şoförü arabayı daha da hızlandırdı. Bir duvara pusarak kurda dönüştüm ve peşinden koşmaya başladım. İnsanlar bana korkuyla bakıyordu ama olsun. O pislik herif bedel ödemeliydi. Bunları düşündüğüm sırada arabanın yanındaydım. Çevikçe zıplayarak arabanın yanına pençelerimi sapladım. Bu sayede arabanın şoför koltuğun bulunduğu tarafa kenetlenmiştim. Camı kırıp ağzımla şoförü dışarı çıkardığımda arabanın içine atlayıp insana dönüştüm. Frene basıp arabayı durdurduğumda derin bir nefes aldım.a. İnsanlara çaktırmadan arabadan çıktım ve az önceki olay yerine koştum. Kız ağlıyordu ve çevresindekiler ona süu veriyordu. Kız beni gördüğünde hıçkırıkları azaldı. Hıçkırıklarla;
-"T-teşekkür e-ederim b-bayım." dedi. Bende kafamı sallayarak;
-"Önemli değil." dedim. Tam Poyraz'a dönüp;
-"Poyraz, haklısın. Hadi ev arayalım kardeşim." dediğimde kız;
-"İsterseniz ev bulana kadar bende kalabilirsiniz." dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/57390101-288-k997471.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Delta
WerewolfYıllarca kurt adamların üç evresi çocuklara anlatıldı. Alfa, Beta ve Omega. Ama bir tür daha vardı. Nesilleri yok eden, kaosu getiren. Tanrıların bile korkusuydu o nesil. Delta. Bu türden kurtlar dünyaya 100 yıldan bile uzun bir sürede gelirdi. Ben...