Ceren
2 hafta sonra
"Biri yardım etsin , lütfen biri ... yardım .... etsin "
Öksürüğüm kendimi boğacak kadar çoğalmıştı. Genizimi yakan öksürüklerim boğazımı yırtacak kadar şiddetli olsada umursamayıp yerde yatan ares 'e doğru ilerlemeye çalıştım. Ellerim ayaklarımın vazifesi üslenmiş gibi soğuk ve kurumuş kan zeminin de yavaş ares'e götürüyordu beni.
Baldırımdan yükselen acı inlememe sebep olsada ares'e gitmemi engellememişti.
Sonunda yanına vardığım an başını bacağaklarımın üstüne aldım.
Kuruyan göz yaşlarım yenilerini ardından getiriyordu. Deliksiz yağan yağmur gibi yağıyordu yanağıma göz yaşlarım.
"Ares , ares yalvarırım uyan " tşörtünün çoğu kana bulanmıştı. Üstümdeki ince hırkayı çıkartıp kanayan yere bastırdım.
"Lütfen ... biri yardım... etsin" öksürüklerim lafımı kesiyor ve daha fazla canımı yakıyordu. Baldırımın kanamasını umursamadan bağırmaya devam ettim.
"Yardım edin. "
Bir umut ares 'in bedenini sarsmaya çalışıyor kalkması için yalvarıyordum.
"Ares lütfen sende ... beni .... terk etme "
Akan göz yaşlarım tenime deyiyor deydiği yeri yakıp boğazımda kaybolmanın izini bırakıyordu yüzümde. Baldırımın acısı gittikçe bütün bedenimi sarmıştı.
Başımı kaldırıl boş depo tavanına baktım .
"Anne beni neden terk ettin ? " göz yaşlarım hıçkırıklarda eşlik etmeye başlamıştı.
"Baba beni niye... terk ettin ? " terk ettin sözün boğazımın etkisiyle fısıltı gibi çıkmıştı. Başım ares 'in göğüne gömdüm. Ardından başımı kaldırıp elimle kusursuz olan yüzünü okşadım. Herzaman sert ve gerilmiş olan yüzü şimdi ifadesiz ve soğuktu.
Boğazım artık bağıramayacağının haberini vermişti. Kısık sesimle fısıldadım. Yüzünde kusursuzluk barındıran adama .
"Lütfen , yalvarırım kalk ares . Babın ve annemin yaptığı gibi atma beni o içimde hiç dinmeyen o fırtınaya."
Ayak sesleri kulaklarımı doldurdu. Silah patlamasından sonra duyabildiğim başka bir ses .
Kimin geldiğine bakmak için başımı kaldırdım.
Gözyaşlarım mı görüşümü bulanıklaştırıyordu yoksa bilincim yavaş yavaş bana veda mı ediyordu bilmiyorum ama bize doğru koşan iki kişi ve 'ceren ' çığlığı bilincimin benden uzaklaştığının cevabıydı.* * *
2 haftanın 1 gün öncesi
Ateş'in evinden ayrılıp ares'in istanbul dışında bulunan dağ evine geçtik. Bu işe karıştığım için kendi evimde kalamıyordum. Ares 'in kendi evimden getirdiği bikaç alt üstle geçinebiliyordum. Eren'e kamp 'a gideceğiz diye yalan söylemiş ve hazalı da aynı şekilde geçiştirmiştim. Telefon yasaktı. Daha doğrusu tehlikeli . Bildiğim kadarıyla adam ellerinden kaçmış. Ve baya tehlikeli biriymiş. Mafya ve kumar işlerinde kolları uzunmuş. Ateş , deniz ve batu da burada kalıyor. Ama adamı yakalamak için hergün istanbul'a gidip geliyorlar. Ares'se uzaktan durum halledip beni korumak amacıyla istanbul'a gitmiyor. Çünkü o benim koruma meleğim. Hemde kaslı. ve yahuşuhlu.
"Ceren nerdesin ? "
"Burda"
Koltukta soğuktan yorganın içinde kaybolduğumdan görmemesi çok normal. Elindeki kahveyi bana uzatıp yanıma geldi. Ardındanda yorganın içine kendine girdi.
O kahvesini yudumlayıp cam ' a değen karları izlerken bende onu izleyip içimdeki buzları eritiyordu. Bir anda gözleri beni buldu. Ardından eski haline geri döndü. Elindeki kahveyi bitirip camlı orta sehpanın üstüne koydu. Ardında elimde soğuyan kahveyi alıp onuda masanın üstüne koydu. Anlamayan gözlerle onu süzüyordum. Yeni fark etmiştim olmalıyım ki elmacık kemiğinin üstünde uzun ama fazla belli olman dikiş izi vardı. Elimi oraya götürüp parmaklarımı izin üzerine deydirdim.
"Buraya ne oldu ? " o etkileyici sırıtışı yüzünde belirdi.
"Mutfakta herzaman ki gibi Annem 'le babam kavga ediyordu. Bende meraktan gidip bakayım dedim. Babamın elinde bıçak sağa sola sallıyordu. Daha yedi sekiz yaşındayım. Mutfakta bağırışlar yükseldi. Ateşte evde yoktu. Babam yurda vermişti. annemi korumak icin babamın önüne geçtim. Ne olduysa oldu babam o sinirle yüzümü ve..."
Tşörtünü kaldırıp karnında bulunan dikiş izini gösterdi.
"Karnımı yaraladı. " yüzü eski zamanın acı kalıntılarını taşıyan vücudu gibi acı bir kıvrımla gülümsedi.
Vücudumu tam olarak ona dönüp tam da dikiş izini kalan yere buse kondurdum. Ardından geri çekilmeye yeltendiğim bir anda çenemden tutup başımı kendine çekti. Ardından da dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Uzunca bir vakit öyle kaldık. Dudaklarımın üzerinde acının izi kaldı sen orayı öpüyorsun şimdi. Acırsa söyle ben tekrar öperim acılarından.
"Hop ! Koltukta yapmayın kalkın yukarı televizyon izleyeceğim." Deniz'in seslenmesiyle dudaklarımızı ayırdık . Utançtan Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum . Hızla koltuktan kalkıp hızla merdivenlere yöneldim tam çıkacakken kapının çalınmasıyla atacağım adımı geri çektim. Ve kapıyı açmak için koridora yöneldim. Kapı bi kez daha çalınmasıyla açtım. Açmamla iki çift elin beni çekmesi bir oldu.
"Gel bakalım küçük hanım" tam çığlık atmaya yeltenmiştim ki burnuma koklattığı kesikin kokuyla gözlerimin kapanması bir oldu. En son hatırladığım şeyse aresin'ceren ' diye seslenişydi. Ses tonunda bile gizem taşıyan adam tüm hücrelerim bu soğuk havada aşkından yanıyor.
--------------------
Merhaba canlarım heyecan verici bi sonla yarıda kesiyorum. Bu ne demek oluyor ? Dediğinizi duyar gibiyim AŞK APTALLAR İÇİNDİR kitabımı askıya alıyorum. Düzenlemeler yapmam gerek . Birde yeni kitabım SİYAH 'İZİM ile sahalarda olacağım. Her iki kitabımda da vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Umarım bu bölümü ve yeni çıkan kitabımı beğenirsiniz .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Aptallar Içindir #Wattys2016 (Düzenleniyor)
Teen FictionAşk aptallar içindir ceren icin felsefe haline gelmis bu soz onun hayatini degistirip askin sadece beceremeyenlere aci haline getirdigini gorebilecekmi ? Herseyden bi haber yasayan ailesini bile görmemis sadece 1 kardesini bilip onu baba,abi gibi go...