Ceren
4 saatlik hazırlanmam sonucu hazalın beni aramasıyla sokağa inmem bir oldu.
hazal sokağa son model arabasıyla girmesi bizim alt komşu dedikoducu fadime teyzenin ilgisini cekmeye yetmişti.
hemen penceresini aralayıp beni süzüp "kız nereye böyle " sorusunu patlattı .
aslımda cevap vermek istemesemde icimdeki saygılı ceren parlayı verdi
"fadime teyze iş bakıcaz da ona " fadime teyzenin gözleri tereddütüde yansıtsa bisey demeden pencereyi kapattı arabaya bindim ve hazal bi holdingin önünde durdu
.ayna camlarla kaplanmış holdingin ismide serezler holding ti. bi kac dakika daha baktıkan sonra hazala dönüp
" 1)sen burayı nerden biliyon 2)burada ne iş yapıcam ben"
hazal bikaç dakika sessiz kaldıktan sonra " çok uğraşmadım burayı bulmak için aslında sadecd denemek amaçlı geldik ve evet nerden mj buldum blacksea barda bi adamla fingirdeşirken adam bana kartivizini verdi e bende aldım tabi "ardından da pis pis sırıttı .ne ben simdi bi adamla yo yo bu olmus olamaz hazal beni anlamış olmalı ki "evet güzelim çoktan oldu bile " hazal arabayı park etmek için bodruma indi. ve ben hala olayı kavramaya calışıyodum.
hazal araya girerek "valla adam taş gibiydi kızım o neydi öyle "hazalın dediklerini duymazdan gelip park etmesini bekledim.
hazal arabayı park ettikten sonra arabadan inip holding'e çıkmak için bodrum katın asansörünü kullandık.
ben hala dünü düşünmekten beynim erör verirken hazal asansörden inmem gerektiğini söyledi.
asansörden indiğim an sanki otel içine girmişim gibi hissettim .
asansore dönüp tam binmeğe yeltenicekken hazal beni çekeleyerek "hop nereye " hazala o benim tatlı sandığım bakışlarımı atarak "geri dönelim lutfen"
hazal kaşlarını çatıp "olmaz kızım buraya kadar geldik hem "
hazal hem konuşuyor. hemde beni çekeliyordu. danışmaya gelerek danışma bile danışma diyor.
benim espiri yeteneyim gene ağır bastı hazal danışmaya ismini bilmediğim birini.
sordu danışma burda olmadığını ama oğlunun burda oldugunu soyledi. ve bizi üst kata yonlendirdi hazala anlamsiz bir bakis atarak yurumeye devam ettim. bir yandanda aklima dün hakkinda o çocukla ilgili kesitler geliyordu.
tahminimce yeşil gozlu , siyah sacli , kasli,açık tenli ve dolgun bir dudagi vardi eger aklımdakı gibi biriyse gerçektende hazalın dediği gibi yakışıklıydı o zamam boş yere üzülmeme gerek yoktu üst kata çıktıktan sonra gene bir danışmaya gittik .
danışmadaki kadın "bir saniye beklerseniz ares bey'e haber vereceğim" Ares mi ? Adi ares miydi? İlginç bir ismi vardı. hayallere dalmış beni hazal ceren diye seslenerek uyandırdı.
"He" hazal bıkkın bi hale bürünüp "kızım şu odaya giricez sen önden gir ben evrak alıp gelicem"
hazala korkmus bir şekilde bakarak "sende gel hazal ne olur"
hazal sırıtarak kızım malmısın seni mi yiyecek şahsen ben olsam yemem kabızlık yaparsın insana "
tekrar sırıtarak yanımdan ayrıldı.hazalı şu kadarcık tanıyosam bi bahane bulup gelmez işi bana kakalardı hazalın gösterdiği odaya girdim .
odanin iki yanında ayna ve camla kaplıydı odanın ortasında biçimli altın renginde masa ve yerde ayni renkte farkli şekillerde biblolar vardı. odada kimse yoktu .
tam arkamı dönüp gidecekken ares diye tahmin ettiğim adamla yüz yüze geldik.
gözleri sanki dünyanin hicbiryerinde bulunmayan yeşili barindiriyordu. sacları kapalı kahverengi tonlarındaydı dudaği tahmin ettiğim gibi dolgundu .
boyu ise beni aşıyordu. bunu ondan geri çekildiğimde anladım kasları giyidiği beyaz gömleğin ardından belli oluyordu.
kendimi biraz geriye çekerek "aa şey ben şey için geldim şey için beni süzerek "sen o bardaki kızsın"
içimi kaplayan korku bir anda hızla kalbime ulaşmış olmalı ki kalbim çarpmaktan coşuyordu sanki
"yok o ben deyildim benzettiniz heralde çok benzetilen bi yüze sahibim"
üstume doğru gelmeye basladı .
bir yandanda sırıtıyordu "yo o sensin "geri geri tam giderken tabiki sakarlığım tutu yan yana dizilmiş hemde buyuk 5 bibloyu devirdim sonra sırtımı dönüp
"hii ay çok özür dilerim ben şimdi off" arkamdan ayrılıp masasına geçtikten sonra biblolara bakıp ardından bana baktı "ödeyeceksin" korkum artmıştı. ve ona bakarak "ne?" diye haykırdım.
bana bakmaya devam ederek "ödeyeceksin "dediği laftan bi kaç saniye sonra benim köşeli jetonum düştü
" ben çok özür dilerim ama nasıl ödeyeceğim hem ben buraya iş bulmaya geldim"bana baktıktan sonra masasından kalkıp. odayı dolanmaya başladı
"ödeyeceksin ve sana ve sana işte vericem"biraz korkum dinsede yerini yavaş yavaş öfkeye bırakmaya başlıyordu.
"Ne verirsen yaparım ama bunları ödeyebilirmiyim bilmiyorum bunlar ne kadar tutar ? "
biraz düşündükten sonra dudaklarını aralayarak "50 bin "
"yuh" aslında bunu içimden söylemiştim ama belliki dışımdan çıkmış hafif öksürerek
"o kadar ne öyle bunların pazarda fiyatı 5 tl pazarda biblo satılmıyo ama ben bunu ödeyemem ömrüm yetmez hem-"
lafımı keserek bana doğru yaklaşmaya basladı.geri geri giden ben sonu da duvara tökezledim. içimden has.. senin gibi duvarı diye geçirirken kafasını eğerek abartmıyorum 9 -10 cm yüzü geride "ödeyeceksin" dedi hem içimde hazala hala neden gelmediği için saydırıyordum . Tahmin ettiğim gibi gelmeyecekti hemde kalbim patlayacak gibi hissediyordum.
geri çekilip tam ben çıkıcakken "daha işini vermedim" onun işini artık istemiyordum ama devirdiğim o 5 tane bibloyu ödemem gerekti artik.
bana ne iş verirse yapmak zorundaydım "şey ne yapıcam " sırıtarak neden sırıtti o ayri bi muammada "görürsün" içimdeki korku artmıştı ve seslice "aptal mısın? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Aptallar Içindir #Wattys2016 (Düzenleniyor)
Novela JuvenilAşk aptallar içindir ceren icin felsefe haline gelmis bu soz onun hayatini degistirip askin sadece beceremeyenlere aci haline getirdigini gorebilecekmi ? Herseyden bi haber yasayan ailesini bile görmemis sadece 1 kardesini bilip onu baba,abi gibi go...