Bölüm 12 "Teşekkürler Minik Kraliçem"

3.1K 216 145
                                    

Hastaneden çıkalı 1 ay olmuştu. Ancak evde prenses gibi bakılıyordum. Hun etrafımda pervane, abim sürekli gelip gidiyor, Baekhyun günde 84 kez evet tam 84 kez  "İstediğin bir şey var mı?" Diye soruyordu. İşte olsa bile sürekli arıyordu.

Neden 84 onu da bilmiyorum. Sanırım sümüklü böcekler için kutsal sayı falandı.

Prensesler gibiydim ben abi evinde.

Kendi kendime şarkıyı mırıldanırken Sehun elinde taze sıkılmış Portakal suyu ,kendi sıkmıştı eminim- Yani o kasları boşuna yapmadı. Bana ve bebeğimize portakal sıkmak için her şey. Yüce Portakal Sıkıcı Sehun!- ile gelmişti.

O "Sıkıcı" Kısmını i ile okumayın.
He he..

Yoksa cümle Yüce Luhan Si-..
Neyse.
Ihm.
Utandım.

Uzanmış halden oturma pozisyonuna geçerken ayak ucuma oturmuş beni izliyordu. Yudum yudum içerken başımı yana yatırıp gülümsedim.

"Hun-ah.. Neden prensesimizle konuşmuyorsun?" Cinsiyetini öğrendiğinden bu yana onunla hiç konuşmamıştı. Ne diyecekti heyecanlıydım.

Şaşkın bir ifade ile alt dudağını dişlerken hafifçe gülümseyip  iyice yanıma yanaşmıştı. Karnımı açıp elini şiş karnımın üstüne yerleştirdi. Heyecanı terleyen parmak uçlarından oldukça belliydi.

Şapşal koc-sevgilim benim.

Hala sevgilimdi.

Bunun hüznü üstüme çökerken derince nefes verdim. Parmak uçlarını hareket ettirdikçe minik prenseste onu takip ediyordu.

"Minik kraliçem.." diye başlamıştı sözlerine. "Eminim çok güzel bir bebek olacaksın. Herkesi imrendireceksin. Annen gibi sapsarı saçların, büsbüyük  gözlerin olacak. Çok.. çok güzel olacaksın. Babanın seni sevdiğini sakın unutma olur mu? Güzelliğini annenden alsan da lütfen cazgırlığını sakın alayım deme. Malum..."

"Hey! Cazgır değilim ben!"

"Ve sakın çirkef olayım da deme." Kaşlarım iyice çatılırken ellerini itip karnımı  sardım.

Bugüne bugün anayım ben ana! He heyt be! Dağa taşa isyan edecek güzellikte çocuk doğuracağım! Hey yavrum hey! Sehun efendiiii! Sen o Cazgır dediğin insana deliler gibi aşıksın ama naaabeeer!

Sehun bana bakarak gülerken, anlaşılan içimden geçenleri söyleyemesem de yüzüme vurmuştum. Boğazımı temizleyip bakışlarımı kaçırırken ellerimi çekip bu kez kulağını yasladı ve fısıldadı.

"Ama emin ol... O cazgır annen gibi kimseyi sevemeyeceğim. Çabuk gel miniğim." Başını kaldırıp bana döndüğünde ellerimi tutmuştu. Çok.. çok içten bakıyordu.

Acaba bıyığımda bir şey mi kalmıştı? Hii yoksa portakal suyundan bıyık mı olmuştu? Hemen  dilimle dudaklarımı temizlerken gülümsemesi kahkahaya dönmüştü.

Bana doğru yaklaşıp dudaklarıma masum denilemeyecek kadar uzun bir öpücük  bıraktı.

"Bugün biraz işim var. Evde tek kalabilir misin Hannie?"

Peh! Evde tek başıma parti bile verebilirim! Biz üç kişiyiz Hun! Ben, in ve cin. Hatta onlarla top bile oynarım.

Başımı uslu bir çocuk gibi sallarken uzanıp bu kez yanağımdan öpmüştü.

10 dakika sonra evden çıktığında sıkkınlıkla iç çekmiştim. Hayret Baekhyun aramadı. Şaşılacak şey!

Telefonuma uzanıp "Sömöklö Baekkie" yazısına bastım. Sinyal sesi kulağıma ulaşırken nefes nefese açmıştı.

Can We Start With BABY?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin