37.BÖLÜM - 'Mecnun'

165 15 50
                                    

Hepiciyinize iyi akşamlar :)

Alıntılar falan derken uzun zaman  oldu bölüm gelmedi , kusura bakmayın :)

38. BÖLÜM DE HAZIR , HATTA 39.BÖLÜM BİLE , ufak tefek eklemelerle paylaşılmaya hazır , zira her bölüm hikayemizi okuyan ,ama yorum ve oylarını bir türlü paylaşmayan arkadaşlar da  eksik etmezse  fikirlerini kısa sürede bölümler gele bilir...

Yahu oy vermeyi geçtim kardeşim nasıl bir hikayeyi okuyupta iyi mi kötü mü falan bir yorum yapmadan dura biliyorsunuz aklım almıyor kiii :(:(:(





" Belki de hiç bir zaman karşılaşmamalıydık , ya da o gün bana uzattığın elini tutmamalıydım Karan" dedi eli hala kalbinin üstünde , gözlerinde o hiç eksik olmayan yaşlar ve bir de hala kulaklarında çınlayan " Yüregine sor " cümlesi .

Ne demekti , ne anlama geliyordu  o iki söz bir türlü aklı almadı . Yaşanan onca acının , onca göz yaşının en esas da Karanın ondan ölesiye  nefret etmesinin sebebi elinin altında atan kalp'miydi ?!

" Oysa ki o seni sevmekten başka hiçbirşey yapmadı ,bunca çektirdiğine rağmen yine de senden vazgeçmedi " dedi sonra da göğsündeki sıkışmaya aldırmadan sessizce odasına gitti .

Bütün gece uykusunda yine akşam yaşananları gördü . En çok ta canını  yakan 'yüzünü bile görmek istemiyorum ' cümlesi olmuşdu . Sabah erkenden uyandı kalbindeki sancıyla . Gece aldırmadığı acı sabah daha bir dayanılmaz olmuşdu . Yine aldırış etmedi kendi acısına nasıl olsa alışıktı ya zaten . Dünden beri  Mayayı görmemişti . Hastanede onun adını sayıklamasına rağmen Karan bir kerecik bile izin vermemişdi görmesine . Fırsat bu deyip ses etmeden Mayanın odasına gitti. Aralık kapıdan içeri girdiğinde karşılaştığı manzara kalbini daha da sıkıştırdı . Yatak bom-boşdu,hiç dağılmamışdı bile . Aklından geçenleri diline getiremezken dili sadece "hayır , bunu yapmış olamazsın"  diyordu . Dolabın önüne geldiğinde onun da bom-boş olduğunu gördü .
Titrek adımlarının merkezi bu sefer Karanın odası oldu . Malesef orada da aynı manzara vuku bulmuşdu bom-boş oda , hiç dağılmamış yatak ve içi boş dolaplar ... Gitmişdi işte ,Mayanı da alıp gitmişdi . Daha bir kaç saat önce 'ben istemeden gidemezsin' diyen adam şimdi  kendi çekip gitmişmiydi .

Doğmak üzere  olan güneşi gördüğünde yine dün verdiği söz geldi aklına . ' Bir dahaki gün batımına buradan gitmiş  olacağım' demişti .

" Gün batımına  bile gerek  kalmadı artık " dedi odasının yolunu tutarkən. Ne alacaktı ki yanına , bu evde ona ait olan birşey varmıydı ki...

Benim diye bileceği yanmış bir kaç fotoğraf bir de kırılmış bir halhal ,bu kadardı işte eşyası....
Daha erken ,kimse görmez diye umud ederek ön kapıya ilerledi . Tam kapıdan çıkacakken elleri bir kez daha kalbinin üstüne gitti , göğsündeki baskı ve ağırlaşan göz kapaklarıyla dengesini kaybedip yere yığıldı .

Gözlerini açtığında ilk nerde olduğunu  anlamasa da  kolundaki serumu kontrol eden hemşireyi görünce hastanede olduğunu idrak etti .

" N'oldu bana " dedi hafif kıpırdanarak .

" Merak etmeyin , bayılmışsınız kocanız sizi hastaneye getirmiş  " dedi gülümseyerek hemşire . 11 sözcük içerisinde bir tek kocanız lafını duymuştu Sonya ..

"Karan geldi  mi ,lütfen onu görmek istiyorum " dedi heyecanla . Gülümseyerek odadan çıkan hemşirenin ardından dört gözle Karanı beklerken Amirin kapıdan girmesiyle gülümsemesi yüzünde dondu Sonyanın . Oysa neler düşünmüşdü .

YÜREGİNE  SORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin