Hepinize tekrardan teşekkürler yorumlarınız ve voteleriniz için. Sanırım 'Prima' cümlesi herkesin hoşuna gitmiş. Bu kadar tutulacağını düşünmemiştim açıkçası :) Güzel yorumlarınız beni çok mutlu ediyor gerçekten. Beni yine yorumsuz bırakmayın. İyi okumalar..
Bu bölümü Evin'e ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Evincim :)
“Babacım?”
Bana asır gibi gelen saniyeler boyunca babam gözlerini Kerem’e dikiyor ve herhangi bir tepki vermiyor. Kerem’i babamın bıçak gibi bakışlarından kurtarmak adına hemen araya giriyorum ve babamın dikkatini çekmeye çalışıyorum. Neyse ki işe yarıyor. Babam gözlerini Kerem’den ayırıp, bana yönlendiriyor.
“Çok özledim seni.” diyorum babamın kollarına kendimi atarken. Sıkı sıkı sarılıyorum ve geri çekiliyorum. “Yoksa sen beni özlemedin mi?”
“Özledim tabi.” diyor babam bana hafifçe gülümseyerek. “Özlemez olur muyum hiç?”
Bunun üzerine sırıtarak babama bakıyorum ve ona bir kez daha sıkıca sarıldıktan sonra arkamda duran Kerem’in yanına doğru ilerliyorum. Kerem bizim baba-kız buluşmamızı izlerken, ne hissettiğine dair herhangi bir tepki vermiyor. Şu anda korkudan üç buçuk attığına eminim.
“Babacım, seni Kerem’le tanıştırayım.” diyorum sevimli gözükmeye çalışarak Kerem’i işaret ederken. Babam ise benim aksime hiç de sevimli bir ifadeyle bakmıyor Kerem’e. Yaktım çocuğun başını!
Kerem benim sözlerimden sonra birkaç adım öne çıkarak babama doğru yürüyor ve en kibar ses tonuyla konuşarak elini babama uzatıyor.
“Merhaba efendim. Ben Kerem.”
Babam bir Kerem’e bir de uzattığı eline bakarken, annem arkadan onu dürtüklüyor. Babam da eli mahkum Kerem’in elini sıkıyor.
“Ben de Cihan.” diyor üzerinden otorite akan bir ifade ve ses tonuyla. Kerem’in elini de hala bırakmıyor. “Zeynep’in babasıyım.”
“Memnun oldum efendim.” diyor Kerem hafifçe yutkunarak. Babam Kerem’in elini kopartmadan aralarına girip bu garip tokalaşma sahnesini kesiyorum. Kerem ise elini kurtardığında hafifçe oynatarak herhangi bir hasar olup olmadığını kontrol ediyor çaktırmadan. Babam çocuğun elini nasıl sıktıysa artık!
“Merhaba ben de Bora.” diyor Bora tam bu sırada sırıtarak araya girerek. “Gerçi kimse beni merak etmiyor şu anda ama. Ben yine de kendimi tanıtayım.”
“Kardeşim.” diye açıklıyorum Kerem’e bakarak.
“Memnun oldum Bora.” diyor Kerem gülümseyerek Bora’nın elini sıkarken.
“Ben de memnun oldum enişte.”
Bora’nın Kerem’e ‘enişte’ diye hitap etmesinden sonra babam adeta kükrer gibi öksürüyor. Bora’nın neşeli yüzü bir anda değişirken korkuyla babamın suratına bakıyor. Babam ise şu anda evlat katili olmamak için kendisiyle savaşır gibi. Ama ilk önce sevgilisini onunla tanıştıran kızını mı, yoksa ablasının sevgilisine daha ilk saniyeden ‘enişte’ diyen oğlunu mu öldürecek ona karar veremiyor bir türlü! ‘Belki de ilk olarak kızının sevgilisinden başlar.’ diye düşünüyorum Kerem’e attığı bakışları yakalayarak.
“Eh, oturalım artık.” diyor annem durumu kurtarmak adına hala gülümsemeye çalışırken. “Ayakta kaldık.”
Sanki herkes annemin bunu söylemesini bekliyormuş gibi bir anda hareketleniyor ve bulduğu yere oturuyor. Babam ve annem geniş koltuğa otururken, Kerem ve ben de onların çapraz tarafındaki ikili koltukta yan yana otururken buluyoruz kendimizi. Bora ise babamların diğer yanındaki tekli koltuğa kuruluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMARA 12
FanfictionBir kadın.. Bir adam.. Bir ev.. Peki bu üçü bir araya geldiğinde neler olacak dersiniz? Merak ediyorsanız Cihangir 'Numara 12'de buluşalım.