Herkese merhaba! :)
Biliyorum çok fazla geç kaldım, affedin beni. Biraz hamlamışım galiba ama bir sonraki bölümde telafi ederim, merak etmeyin ;)
DUYURU: 'Gecenin Büyüsü' adlı değişik bir hikayeye de başladım. Her hafta bir bölüm gelecek. Eğer ona da bakıp, bana yorumlarınızla destek olursanız çok mutlu olurum. Fikirleriniz en kıymetlim çünkü :)
Hepinizi seviyorum <3 Keyifli okumalar..
Dergide yayınlanacak son yazımı kontrol edip bir yandan da diğer angaryaları düşünürken, Can sinsi bir gülümsemeyle birlikte gözlerini bana doğru çeviriyor. Bir dolaplar döndüğünü, aklından türlü cinlikler geçtiğini hemen anlıyorum.
"Ne?" diye soruyorum tek kaşımı kaldırırken şüpheci bakışlar atarak. "Ne bakıyorsun öyle düğün töreninde kimin ne taktığını gözlerini bile ayırmadan kesen görümceler gibi?"
"Yuh! O nasıl bi benzetme?"
"Zeynep benzetmesi bu canım." diyorum gayet havalı bir şekilde saçlarımı savurup, elimdeki kalemi dişlerken. "Öyle bildiğin benzetmelere benzemez."
"Zeyno sen bi stand-up şovu falan yapsana. Valla harcanıyorsun buralarda. Hem içindeki tüm o önlenemez komikliğe de bir gem vurursun belki. Hepimiz de rahat ederiz."
"Kes dalga geçmeyi de az önceki o bakışların nedenini açıkla."
"Peki." diyor oturduğu sandalyede dikleşip hevesli bir ifadeyle konuşmaya başlarken. "Zeyno?"
"Efendim?"
"Ben diyorum ki Yağmur'u sürpriz bir şekilde Kıbrıs'a mı götürsem? Şöyle güzel bir hafta sonu kaçamağı olur hem. Ne dersin? Sence hoşuna gider mi?"
Bu çocuk da iyiden iyiye gezgin oldu. Nerde ucuz bilet bulsalar, hop soluğu orda alıyorlar. Mübarek çift değil, Evliya Çelebi.
"Valla geçen hafta sonunda çektiğiniz dövüş filminden sonra hoşuna gideceğine eminim Cancım."
"Hak etmişti o herifler."
"Aman tamam neyse." diyorum konuyu hemen kapatarak. "Yağmur bu tatile bayılacaktır."
"Tamam o zaman. Hemen biletleri alayım ben."
"Al."
Can heyecanla odamdan çıkıp bilet almak için yanımdan ayrılırken arkasından bön bön bakıyorum. Vay be! Bunlar da çift olarak uça uça martılara rakip olacaklar neredeyse.
Gözlerimi yeniden ekrana dikip yazıyı dikkatlice kontrol ettikten sonra kaydediyorum ve tam bu sırada kapım tıklatılıyor.
"Gir."
"Buraların en yakışıklı ve karizmatik stajyeri geldiiii!"
Gözlerimi devirip 32 diş sırıtarak içeri giren -maalesef- yeni stajyerimiz Sedat'ı süzüyorum. Evet. Sedat artık Kara Kalem'de çalışıyor. Kendisi hayatı boyunca beni daralttığı yetmiyormuş gibi bir de iş yerimde işkence etmeye karar vermiş olacak ki bula bula bizim dergiyi bulmuş. Sedat geçen hafta kaşla göz arasında Engin Amca'ya kendisini bir güzel acındırıp, bugün işe alındığından beri bir parça olan huzurum da yerle bir oluyor haliyle.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMARA 12
FanficBir kadın.. Bir adam.. Bir ev.. Peki bu üçü bir araya geldiğinde neler olacak dersiniz? Merak ediyorsanız Cihangir 'Numara 12'de buluşalım.