Okuldan çıktıktan sonra kendi sokağını geçip Kyungsoo'nun evine doğra gittiğini yolun yarısındayken fark edip tekrar kendi sokaklarına doğru döndü, Jongin. Dört gündür Kyungsoo'yla ne mesajlaşmışlardı ne de görüşmüşlerdi. Tamam, dört gün sizin için çok uzun bir zamanı temsil etmiyor olabilir. Ancak Jongin gibi bir zavallı -o kendisini böyle ifade etmeyi tercih ediyor- için asırlara eş değer gibi bir şeydi.
Kyungsoo'yu arayabilirdi. Ona mesaj da atabilirdi ancak böyle bir şey için ilk hareketi Kyungsoo'dan bekliyordu. Gururuna yediremediği için falan değil, yanlış anlamayın. Sadece, ona kafasını toplaması ve ailesiyle arasını düzeltmesi için zaman tanımak istiyordu.
Telefonu çalmaya başladığında eve biraz geciktiği için annesinin aradığını düşündü. Fakat sonra ekranda kimin aradığını görmüştü ve telefona bakakalmıştı. Biraz fazla bakmış olmalı ki ekranda cevapsız çağrı bildirimi belirmiş, telefonun zil sesi kesilmişti. Tam geri aramak için tuş kilidini açmıştı ki Kyungsoo tekrar aradı.
"Neden telefonunu bu kadar geç açıyorsun Jongin?!"
Jongin'in yüzü o an Monalisa'nın yüzünden daha fazla ifade içeriyordu. Öyle özlemişti ki, bir kaç kelime daha söylemiş olsa ağlayabilirdi bile."Aradın!"
Onca suskunluktan sonra insan daha afilli bir şey söylemesini bekliyor ama ne yapalım, elimizde bulunan malzemeler şapşal bir Jongin ve onu kaç gündür arama zahmetine girmeyen Kyungsoo'dan ibaret olunca en fazla bu kadar oluyor.
"Evet aradım, en son konuşmamız zaman aşımına uğradı çünkü. Neyse, bunun tartışmasını sonraya saklayalım. Annelerimizi buluşturan sen miydin?"
Neden bahsettiğini anlaması için cümleyi kafasında birkaç kez daha düşünmesi gerekti. Hani öğretmen dersi anlatırken bir cümle kurar da o an düşündüklerinizden dolayı ne dediğini anlamazsınız, sonradan konuyu kaçırmamak için içinizden tekrar edip durursunuz ya, aynen öyle.
"Hayır, buluşmuşlar mı?"
"Kaç gündür evin içinde kovamalaca oynuyorduk. Mutfağa gidiyorum, aaa benim dizim başlamıştı diyip kaçıyor, başka bir an oturma odasından karşılaşıyoruz aaa yemek koymuştum bi bakayım ben ona diyor. Bugün ilk defa garip bir şekilde benden kaçmadı ve bizim nasıl tanıştığımızı sordu. Bugün Baekhyun arayıp annelerimizin ne ara kanka olduğunu sordu. Kafedeymişler, o zaman görmüş. Jongin, annelerimiz ne zaman kanka oldu?"
Jongin'in fikir sahibi olmadığı bir konuydu. Annesinin neler karıştırdığını bilmiyordu. Onu boşverin de, Kyungsoo annesiyle arasının düzelmeye başladığını söylemişti dimi? Bu duruma en çok sevinen kişiyi parmakla gösterecek olsanız eminim hiç düşünmeden Jongin'e yönelirdiniz.
"Kyungsoo... Seni çok özledim."
Başından beri söylemek istediği şeyi sonunda fısıldadığında kısa bir an sessizlik olduğu. ikisi de susup nefes seslerini dinlediler.
"Ben de seni özledim."
Sesinin tonundan ağlamak üzere olduğu çok açıktı. Ailesinin evini biliyor olsa Jongin o an hemen Kyungsoo'ya gidebilirdi.
"Ne yapıyorsun?"
Bacaklarının artık taşımadığını hissettiğinde gözleri oturacak bir yer ararken sordu Jongin. Hiçbir yer bulamayınca kaldırıma oturdu.
"Neredesin?"
Etrafına kısa bir bakış atıp gözüne bir dükkanı kestirdi.
"Kahvaltıcının önünde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meow =(∩o∩)= •KaiSoo• √
FanfictionSapık bir uke ve aptal bir semenin mevcut bulunduğu fic tanesi... Gelsene, okuruz~ ••• Arkadaşlar, kedilere antipatiniz ya da alerjiniz varsa fici okumayın lütfen. Adından da anlaşılabileceği gibi bu ficte kedilere yer verdim. Yani önünüze aniden bi...