Kyungsoo kapıyı açtığında Jongin içinin aniden mutlulukla dolmasına tanık oldu. Bu minik herif, hacminden fazla mutluluk yayıyordu. Kısa kollarını sarılmak için kaldırdığında Jongin vakit kaybetmeden huzuruna sardı kollarını."Seni özledim."
Boynuna sarılan çocuğun belini daha fazla sıkılaştırırken kulağına yaklaşıp fısıldadı. Bu saatte buraya gelerek açık ettiği durumu söylemekten gocunacak değildi. Ayrıca bir de Kyungsoo'nun bedeninin verdiği reaksiyonu düşününce hiç de pişman olmamıştı.
"İki saat önce görüşmüş olmamıza rağmen beni özlediğini mi söylüyorsun utanmadan?"
Her ne kadar bedeni o cümleyle titreyerek belli etmiş olsa da 'ben de seni özledim' gibi bir cevap verecek değildi.
"Bunda utanılacak bir yan göremiyorum."
Kyungsoo'nun oyununa katılıp cevap verdikten sonra ikisi de kıkırdadı. Rollerin ne ara değiştiğini ikisi de bilmiyordu. İlk ayrılan Kyungsoo oldu. Geri çıkıp kapının kenarına geçerek Jongin'e içeri girmesini işaret etti.
İçeri girince Jongin'in yaptığı ilk şey evi incelemek oldu. Giriş kapısından evin banyo dışında tüm bölümlerini görmek mümkündü. Amerikan stilinde bir mutfak, köşedeki duvara monte edilmiş orta boy televizyon ve onun karşısındaki alçak boyda L şeklindeki kanepe, diğer köşedeki duvara yapışık giyisi dolabı ve onun yanındaki tek kişilikten biraz daha büyük olan şirin yatak... Duvara monte edilmiş minik kitaplığıyla beraber her şeyi içinde olan bir oda gibiydi.
"Kış olduğunda ısıtmak kolay olur diye böylesini tercih ettim."
Ehh, taşındığı zamanın öğrencilik yılları olduğunu düşününce hak vermek çok kolaydı.
"Bir de temizlikten nefret ediyorum."
Bunu tahmin etmek de çok zor değildi. Ev ne kadar düzenli olsa da, erkek empatisini kurduğundan anlayabiliyordu.
Kyungsoo'nun yönlendirmesiyle kanepeye oturdu. ilk defa geldiği bu evde kendi eviymiş gibi hissetmek çok kolay değildi. Kanepede diken üstündeymiş gibi oturduğunu görünce Kyungsoo'nun azarlamasından korkup sırtını geri yasladı. Bu sefer de baston yutmuş gibi duruyordu ama bu konuda yapabilecek bir şeyi yoktu. Galiba bir evde Kyungsoo'yla baş başa kalma düşüncesi onu tahmin ettiğinden daha fazla germişti.
Kyungsoo gelip kanede tam yanına oturduğunda gerilmesinin gereksiz olduğunu düşündü. Fakat vücudunun verdiği reaksiyonu düşünceyle düzeltmek çok kolay olan bir şey değildi.
"Naber?"
Kyungsoo yan dönüp göz kırparak söylediğinde bütün vücudunun çözüldüğünü hissetti. Bu seferki de pek iyi olmamıştı çünkü adeta pelte gibiydi.
"İyidir."
Dudaklarını birbirine bastırıp yanağındaki minik çukuru belli ederek gülümsedi.
"Garip oldu."
Aradan biraz sessizlik geçtikten sonra Kyungsoo söylediğinde ikisi de sessizce güldü.
"Sıcak bir şeyler mi içersin, soğuk mu?"
"Soğuk olsun."
Gerek yok falan diyerek ortamı daha fazla germek istemiyordu.
Kyungsoo kalkıp mutfağa ilerledikten sonra kapının tıklatılmasıyla ikisi de kapıya doğru döndü.
"Birini mi çağırmıştın?"
Kyungsoo'nun ailesinden birinin gelmiş olma ihtimali Jongin olduğundan daha fazla germişti. Kyungsoo bilmiyorum dercesine omuz silkip kapıya yöneldiğinde nefesini tutmuş bir şekilde kapıya bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meow =(∩o∩)= •KaiSoo• √
FanfictionSapık bir uke ve aptal bir semenin mevcut bulunduğu fic tanesi... Gelsene, okuruz~ ••• Arkadaşlar, kedilere antipatiniz ya da alerjiniz varsa fici okumayın lütfen. Adından da anlaşılabileceği gibi bu ficte kedilere yer verdim. Yani önünüze aniden bi...