35

3.8K 304 80
                                    

Akşamın serin olma ihtimaline karşılık hırkasını beline bağladıktan sonra aynaya baktığı son seferde kapının tıklanma sesiyle saçını sonradan dağıtacağını bile bile bir kez daha düzeltti. Sırf Jongin hoşlanmıyor diye tamamen kapalı bir pantolon bile giymişti bu sefer. Herhangi bir yerinde yırtık ve benzeri şekilde bir açıklık olmayan yazlık bir pantolon bulmakta gerçekten zorlanmıştı.

Sarı-beyaz kareli gömleğinin yakasını düzeltip Jongin'e cinnet geçirtmeye bir çizgi kala kapıyı açtı. Beline dolanan kollarla beraber içeri itilmesi bir olmuştu. Ani gelişen hareketle hızla atan kalbi esmer olanın kalbiyle yarışır gibiyken yüzünü çok ötesinde olmayan göğse gömüp özlediği kokuyu içine çekti.

"Seni özledim."

Jongin boynuna yakın bir açıyla fısıldadığında dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti bir an. Hemen arkasındaki kapıya bir adımda ulaşıp sırtını yasladı. Jongin de onunla beraber hareket ettiğinden kolları hala beline dolanıktı.

"Bu çok klişeydi."

Elini mavi-siyah renkli kareli gömleğin kumaşında gezdirirken söylediği cümleyle çeliştiğinin farkındaydı ikisi de, yine de gülümsemelerini biraz daha arttırmaktan başka bir şey yapmadılar.

İlk çekilen Jongin oldu. Geriye doğru bir iki adım atıp kısa olanı baştan aşağı süzdükten sonra gördüğünden hoşlandığını kafasını hafifçe sallayarak belli etti.

"Niye öyle bakıyorsun?!"

Çemkirdikten sonra yana dönerek ayakkabılarını aldığı gibi kapıyı açıp apartmanın koridoruna adımladı, Kyungsoo. Jongin'in arkasından gelmeden hemen önce ayakkabılarını giyip ilerledi.

"Okulun nasıldı?"

"Hayatımın şu soruyu soran taraf olduğum kısmına geçmek istiyorum artık ya!"

Okuldan.gerçekten.bıkmıştı! Başta sırf o kadar yıl okuyamam diyip tıp alanına yönelmemişti. Tabi puanının o tür okullara yetmeyeceğinden değil canım, kesinlikle değil. Buna rağmen bir tıp öğrencisi kadar uzun süre okulla aşır neşir olmuştu.

"Bende de pek bir iş yok, gördüğün gibi."

Kyungsoo omzunu silkip üzgünce mırıldanırken Jongin göz ucuyla onun ifadesini izliyordu. Mezun olmasının üstünden yıllar geçmesine rağmen sürekli bir işin ucundan tutamamak onu üzüyor olmalıydı. Kyungsoo'nun dilediği yere gelmesi için kısa ve içten bir dua edip serçe parmağını diğerinin serçe parmağına doladı. Dileğinin sahibine bu şekilde bir totemle tutunmak istemişti. Ya da en basitinden Kyungsoo'ya dokunmayı seviyordu.

"Profesörler bile benden bıktı."

Böylece Jongin'in okuldan ne kadar bıktığıyla ilgili yakınmalarıyla başlayan konuşmayı devam ettirerek yemeklerini yiyecekleri dükkana ilerlediler. Kyungsoo 'vay canına benden de kötü durumda olan varmış' desin diye Jongin biraz fazla abartmıştı, bu aramızda kalan bir sır olsun. Tabi Kyungsoo'nun onun yapmaya çalıştığı şeyi anlamasını de sayarsak ne düzeyde bir sır olur, bilemiyorum.

•••

Garsonun getirdiği çiğ etleri masadaki ocağa dizerken Jongin'in çatık kaşlarla onu izlediğini yan gözüyle görebiliyordu. Kyungsoo'nun kırmızı et sipariş etmesine fazla içerlemiş görünüyordu.

"Öğrencilerimden biri aylık ders ücretini eklemiş hesabıma, suratını asmayı kes."

Akşamın sonuna kadar somurtmaya devam edemeyeceğini anlayınca son kez iç çekip Kyungsoo'nun etleri pişirirkenki mimiklerini izledi.

Meow =(∩o∩)= •KaiSoo• √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin