bir çaya bir sen

1.6K 147 12
                                    

3
Bir Eflatun Ölüm ~ Ezginin Günlüğü

12 yaşlarındayken çay içmek dünyanın en güzel hissi gibi gelirdi. Dilimde bıraktığı tatlı ve yakıcı sıvı boğazımdan akıp giderken mutlu oluyordum istemsizce. Yanında da bir kaç petibör bisküvi. Çaya bandırdığım her anda fazla yumuşayıp çayımla karışıyordu.

Belkide çayım onu çok seviyordu. Ama ben çayı öyle içmeyi sevmiyordum.

Yaşım bir tık daha büyüdü ve ben artık çayı hem demli hemde şekersiz içmeye başladım. Dünya, içinde bulunduğum evren ve yaşadığım şehir tatsız geldi. Bu durum yaşantıma yansıdı. Alıştım çayı öyle içmeye. Tıpkı hayata ve duygusuz insanlara alıştığım gibi.

Bu konuyu neden açtığımı ve neden sizlere melankolik cümleler sunduğumu merak ediyor olmalısınız.

Huzur içindeyim. Veya her insanın söylediği gibi. Huzur evi.

Hemen karşımda sallanan sandalyesinde oturmuş, bana hayatından kesitler anlatan Ayşe teyzeyi dinliyorum. Ellerimin arasındaki çay bardağının dumanı yüzüme gelip içimi ısıtıyor. Beni eskiye götüren şey bu buhardı belkide. İçime işleyen ve duygularıma tercüman olan bu buhar, tıpkı gözyaşım gibi süzülüp karışıyordu havaya.

"Ah şu aşk.." dedi ve çayından bir yudum alıp sehpaya koydu. Hareketleri hiç olmayacak kadar sakin ve yavaştı. "..17 yaşına dönme isteğimi bastırıyor." Sözünü noktalarken, duyguları göz bebeklerine oturmuştu sanki. Parmakları bu duygusal anda yanında duruyordu. Sandalyenin kenarına her vurduğunda, siniri yok oluyordu belkide. Veya bana öyle göstermeye çalışıyordu. "Geçen gün birini daha toprağın altına gömdük. Kimsesizliğinden yakınırdı hep. Çok ağlardı her gece." dedi ve dolan gözlerini kırpıştırdı. "Eğer..." dedi yanaklarından süzülen yaşları buruşmuş parmaklarıyla silerek. "...ölürsem beni hep ziyaret et." Bir veda gibiydi sözleri. Yutkundum. Sahiden böyle miydi huzur evi? Huzur neredeydi?

Ellerimin arasında sıkıca tuttuğum bardağı yanıma koydum ve ellerini kavradım. Elleri anlatıyordu her şeyi. Geçmişi anlatıyordu. Ve belkide geleceği. "Sana söz yaşaman için elimden geleni yapacağım." dediğime gülümsedi ve ellerini yanağıma koyup okşadı.
"Çok karamsar bir gün değil mi? Sanırım anlattıklarımdan dolayı böyle. Yaş ilerledikçe böyle oluyor işte." derin bir nefes alıp arkasına yaslandı ve, "Kaç yaşındasın?" dedi yaşımı bildiği halde. Gözlerinde anne şefkati vardı.

"25." deyip çayımdan bir yudum aldım. "Hala 25." Gülümsedi ve sözleriyle beynimdeki her bir kelimeyi yokuş aşağıya yuvarladı.

"Gençliğinin baharı. Ve benim ölüm yaşım."

Bir kaç saat daha orada kaldıktan sonra eve gittim. Kafamda bin bir cümle eşliğinde kaldırımları seyrettim. Sözler beynimi kurcaladı. Her gün öğrendiğim bilgiler beni yazmaya iten tek şeydi belkide. Konu bendim. Konu insanlardı. Konu hayatın ta kendisiydi.

Eve vardığımda dışarısı hala aydınlıktı. İstanbul'un havası ve insanları beni tüketiyordu. Yine de, tüm bu karmaşaya rağmen buradan kopamıyordum. Ta ki onunla konuşmaya başlayana kadar. Ülkemi keşfedene kadar.

A• Saat 8.58 aklıma geldin birden nasılsın?

Bİyiyim. Sen nasılsın?

A• Kötü olduğun bir gün yok mu?
Ben iyiyim. Kafamda yüzen balığımla dertleşiyoruz.

B• Kötü olmam için bir neden var mı?
Balık mı?

A• Yani, olabilir. Sadece merak ettim.
Evet balık.

B• Kötüyüm diyemem. Son 3 yıldır nasıl olduğumu soran tek kişisin. Kötüyüm demek ayıp olur.
Balık olayını anlamadım.

A• Buna seviniyor olmam normal mi?
Beynim ara sıra benimle konuşuyor. Bende ona balık diyorum.

B• Garip bir kızsın.

A• Güzel anlamda mı?

B• Tabii.

A• Sende öylesin o halde.

B• Kim değil ki.

A• Adımı sormayacak mısın?

B• Adın ne önemi var.

A• Bilmiyorum. Genelde insanlar merak eder.

B• Kısa süren meraklar.

A• Evet sanırım öyle.
Ama ben senin adını biliyorum.

B• Nereden biliyorsun?

A• Instagramını buldum.

B• Orada adım yazmıyor.

A• Ah, evet.

B• Yani?

A• Sana bir o kadar yakın ama bir o kadar da uzakken duydum adını. Deniz haykırdı, kuşlar fısıldadı kulağıma. Desem inanır mısın ?

B• Şanssızım o halde.
Söyledin bile.

A• Neden?

B• Ben hiç denizi dinlemedim.
Ama içimden bir ses adının Aleyna olduğunu söylüyor.
Doğru mu?

A• Sanırım o iç ses değil. İnsan fısıldamış kulağına.

B• :)

A• Bu hoşuma gitmedi.

B• Neden?

A• Belki Aleyna değilim ben. Sana her yazana böyle mi diyorsun yoksa?

B• Şansımı denemiyorum. Sadece tahmin ettim.

A• Yani, ürkmedim değil.

B• Korkma, yemem.

A• Bunu dediğin için korkabilirim.

B• Hahaha. İyi geldi.

A• Kim?

B• Sen.

𝓂𝒶𝓃𝑜𝓁𝓎𝒶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin