siyah beyaz

1.4K 131 6
                                    

4
Siyah Beyaz ~ Cem Adrian

Salonumun en kıymetli yerindeki eski televizyonum sırıtıyordu yüzüme. Onu açmamı bekliyordu öylece. Siyah beyaz izliyordum her şeyi. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Gözlerim siyah beyaz görüyordu herkesi. Bir tek o aydınlatmıştı gözlerimi. O yok etmişti siyah beyazı. Anlayacağınız bir tek onda sevdim renkleri. Bir tek onda sevdim siyahı. Kirpiklerinde sevdim. Saçlarında sevdim. Ve dudaklarında sevdim kırmızıyı.

Eski ve bozulmaya ramak kalmış buzdolabını bir müddet açık bıraktım öylece. Ben boşluğa baktım, boşluk bana  baktı. Bitmeye yakın bir reçel çıkardım ilk önce, daha sonra bayatlamasın diye koyduğum dilimli ekmeğimi alıp sonlandırdım anlamsız bakışmayı.
Bir fincan kahve, kızarmış iki ekmek ve kayısı reçelini dizdim masaya. Kedim ise gevreğini yiyip sütünü içiyor şuan. Televizyon açık, sesi ise orta düzeyde. Cem söylüyor o şahane sesiyle, bense sabah sabah kulaklarımdan içeriye huzuru davet ediyorum. Kedimin attığı adım sesleri eşlik ediyor bu şarkıya. Tüm bu ufak curcuna, aklıma gelen o isim ve gözlerimin önüne düşen yansımasıyla sessizliğe bürünüyor. Uğulduyor kulaklarım, dudaklarımda ufak bir tebessümle. Kalbime mesken kurmuş o adam habersiz her şeyden. Yaşadığı ev dışında bir ev daha var sığınacağı.
Görebilecek miydi gözleri? Görebilecek miydim o günleri?


A• Garip bir gün değil mi?

B• Nedir garip olan?

A• Hava biraz soğuk gibi.

B• İstanbulun havası böyledir.

A• Ayak uydurmak zor gibi.
     Yani bir çok şeye.

B• Mesela?

A• Şey sen öyle söyleyince ne diyeceğimi bilemedim.

B• :)
    Balık.

A• Balık mıyım gerçekten?

B• Seni tanımıyorum henüz.

A• Belki şiirler eşliğinde tanışmaya devam ederiz.

B• Başlangıca ayak uyduralım diyorsun.

A• Kısmen:)
   Bir şey isteyebilir miyim senden?

B• İsteyebilirsin.

A• Yazdığım naçizane bir yazı var. Tozlanmış sayfalarımın arasında durmasını istemiyorum artık. Dillendirir misin benim yerime hislerimi?

B•  Tabi.
Atabilir misin?

A• Geç kaldım.
    Her şeye, herkese, biraz da kendime. Hayata tutunma çabamı yitirmek üzereyken çıka gelen bir şiir, adım attığım bir yeşillik ve ruhuma dolanan gökyüzünün maviliğiyle yaşama tutunuyorum. Soğuk parmaklarımı ısıtan bir kaç mesaj, ses ve kurduğum hayallerle güne başlıyorum.
İki şehir arasında kayboldum. Kayboldukça benliğimi buldum. Kendimi buldum. Seni buldum.
Kuşlar uçuyor etrafta. Gökyüzünün maviliği, güneşin içimi ısıtan sıcaklığı yok oluyor. Gözlerim kuşları görmüyor. Kulaklarım her şeye kapalı. Herkese karanlık sana aydınlığım.
Karamsarlık içerisinde çürüyen beynime çiçek ektin. Karnımdaki kelebekler çiçeklerimle buluştu. Parmaklarım sana yazmak için hasret, beynim sözlerini kaydetmek için her saniye nöbette.
Cümlelerin azizliğine uğramadan, kelimeleri yarım bırakarak... benimle hoşça-kal.

B• Ses kaydı 1.27

27

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝓂𝒶𝓃𝑜𝓁𝓎𝒶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin