ah o güzel kirpiklerin

1.2K 140 10
                                    

6
Ne Güzel Güldün ~ Pinhani
Ek olarak;
Ben Bilmem ~ Yalın

Kapkaranlık gökyüzü eşliğinde portreni çiziyorum. Saat 23:20. Zaman kavramı seni düşündüğümde yok oluyor. Ayak uyduramıyorum.

Belkide deliriyorum.

Sabaha dönelim.
Bu sabah çok erken kalktım. Güneş bile doğmak istememişti bugün. Biraz geç uğradı evime. Uyanır uyanmaz kendimi boyaların içinde, gözlerini çizmeye çalışırken buldum. Çizemedim. Ne yaparsam yapayım olmadı. Benzemedi hiç biri gözlerine.
Kirpiklerin... ah o kirpiklerin! Bir türlü başlayamadım çizmeye.

Şiir kokulu adam.
İzniniz olursa kirpiklerinize şiir yazmak isterim.

Bilmiyorum. Bu denli sevmek, deli divane olmak normal miydi? Değildi. Ben normal miydim? Değildim. Sahi, kim normaldi ki böylesine bir dünyada? Kimse değildi.

Yazıyordum işte. Tozlu sayfalar sözlerimi saklasın diye. Şiir yazacak kadar derine inememiştim. Yazamıyordum. Seni çizebilecek kadar yerinde değildi aklım. Ve sesim. Adını haykıracak kadar güçlü değildi.
Korkaktım.
İçimi boş kağıda gizlenerek akıtacak kadar korkak ve aklını kaybetmeye ramak kalmış biri.

A• Nasılsın?

B• İyiyim. Sen nasılsın?

A• Teşekkür ederim.
Resim çizebiliyor musun?

B• Eğer cin ali resimden sayılıyorsa, evet.

A• Muhteşem.
Bu akşam beraber çizmeye ne dersin?

B• Nasıl?

A• Sarı lale çizerek.
Ama boyamayacağız sarı renge.

B• Anlamıyorum.
Neden boyamıyoruz sarı laleyse?

A• Çünkü gözümüz onun sarı lale olduğunu biliyor.
Göz akılı kandırır.

B• O halde görüntülü ara beni.

Arıyordum.
Terleyen avuçiçimle, heyecandan titreyen bedenimle ve titreyen gözbebeklerimle.

Telefonumu camın önüne koymuştum. Ay vuruyordu yüzüme. Biraz da olsa aydınlıktı suratım. Bacağımın üzerinde boş bir kağıt, yerlerde ise onu çizmeye çalışırken ortaya çıkan bir kaos vardı.
Telefonu açtı ve içimi titreten sesi evimde yankılandı. "Merhaba." Yutkundum ve tebessüm ettim. "Merhaba."

Ay tepesindeydi. Yüzünü seçmekte zorlanıyordum. Karanlıktı. Ama bir kaç saniye sonra, parmağının arasındaki sigara aydınlatıyordu az da olsa suratını. Çektiği duman sanki ruhumu da sarmıştı. Garipti. Sigarayı sevmeyen beni, sevdirecek kadar garipti.

"Ne çiziyorduk?" Dedi tebessüm ederek. "Kağıdın var mı ki?" Dedim. Yoktu biliyordum. Beni yüz yüze görmek için aramış, bu sıkıcı gecede sohbet arkadaşı arıyordu belkide. "Aklımla çizeceğim." Dedi. Parmağını alnına koyup gözlerini kapattı. "Mmm, sarı bir lale. Ama boyanmamış."

Güldüm.
Gözlerini açtı.

Kirpiklerine dokundum uzaktan. Fark etmedi. Ayırt edemediğim karanlık yüzünde, kirpikleri ön plandaydı sanki. "Kirpiklerin..." dedim yutkunarak. "...ne kadar uzun."

"Öyle." Dedi ve gülümsedi.

Aldı beni benden.
Bende kirpiklerine sarıldım.

𝓂𝒶𝓃𝑜𝓁𝓎𝒶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin