10
Destina - Yeni Türkü"16 yaşındayken eve gitmek için taksiye binmiş ve trafiğe takılı kalmıştım. Bu durumun bana bir dezavantajı vardı, o da etrafı gözetlemekti.
Birilerinin yüzündeki gülücüğü gördüğüm an benim de dudaklarım kıvrılıyordu yada insanların yüzüne haberleri olmadan uzun uzun bakmak hoşuma gidiyordu." Yazmışım deftere. Bundan seneler önce. Yazdığım her bir sayfayı okuyup yırtmak, geçmişi sildiğimin ancak unutamayacağımın kanıtıydı sadece. Ah o günler! Sadece etrafıma baktığım, duygularımı ve yaşadıklarımı az da olsa kenara koyduğum o güzel günlerim.Benim masum yaşım. Güzel anılarım.
Sabah uyanır uyanmaz ilk defa gülümseyerek ve tatlı bir heyecanla telefonu elime aldım. Bir kelimeye ne kadar anlam yüklenirse o kadar anlam yükledim sonra da. Sadece 'günaydın' yazmıştı. Öyle heyecanlandım ve mutlu oldum ki, tebessüm ettim bir çocuk gibi. Gün onunla aymıştı bana. Ve ilk defa çocukluğuma döndüğümü hissetmiştim.
Garipti. Hemde çok garipti.
Güneş tıpkı içim gibi yakıp kavuruyordu adeta her şeyi. Böylesine güzel günü evde geçirmek beni daha mutlu edecekti. Temizlik yapardım belkide. Veyahut eski kitaplarımın tozlarını alırdım. Öyle garip bir durumdu ki bu, toz almak yerine kitabın büyülü dünyasına kapılıp şiirlere atıyordum kendimi. Sanki her bir cümle kucak açıyordu bana ve kitabın kendisi beni o cümleye doğru itiyordu. İtirazım yoktu bu duruma. Aksine şiirleri daha çok sevmeme sebebiyet olan biri vardı artık.
Sahi, vardı değil mi?
Yazmayı artık tamamiyle kesmiştim. Duygularımı o kadar yoğun yaşıyordum ki, sözcükler dilime gelemeden bir toz gibi dağılıyor ve düştüğü yeri yakıyordu. Suskundum. Çaresizdim belkide.
Artık yazmayı sevmiyordum.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle silkeledim kendimi. Bir günaydın mesajı gelmişti gözümden. Mutluluk böyle bir şey miydi? Bir günaydın mesajı nasıl olurdu da beni bir çocuk gibi sevindirirdi? Tebessüm ettim. Ellerim heyecandan titredi.
B• Günaydın.
A• Günaydın!
B• Nasılsın bugün?
A• Bir çocuk gibi mutlu ve heyecanlı.
Sen nasılsın?B• İyiyim yeni uyandım.
Uyanır uyanmaz sana yazmak istedim.
İyi uyudun mu?Bu adam kalbimi sıcacık avuçlarında tutuyordu. Avuçlarından öptüğüm adam. İçinde neler biriktirdiğini öyle çok merak ediyordum ki, dökeceği her bir kelimeyi beynime kazıyacaktım. Ya da onun için yazmayı sevecektim.
A• Uyuduğum en güzel geceydi.
B• Bir nedeni var mı?
A• Var.
Sen.B• Öyle mi?
Buluşmaya ne dersin?Gökyüzü bugün masmaviydi. Kuşlar dolanıp duruyordu etrafta. Gökyüzünün maviliği, ağaçların yeşilliği ve gözlerinin kahverengiliği. Bugün buluşmak için güzel bir gündü. Seni seyre dalarken etraftaki güzellikleri göremeyecek olmak sanırım doğanın bana verdiği en güzel hediyeydi. Ve ben o hediyeyi bulmuştum.
A• Olur.
Nereye geleyim?B• Ben seni alırım.
İstersen?A• Olur. Bekliyorum.
Gözlerimi kapattığım her an hayalin gelecek siyahlığın arkasına. Ve ben seni bin kat daha fazla seveceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓂𝒶𝓃𝑜𝓁𝓎𝒶
ChickLitAnılarla döşenmiş satırlarım ve sevdiğim adamın muhteşem şiirleriyle kurduğum dünyama hoş geldiniz. Tüm haklar satırlarımın arasında saklıdır.