:3 İyi okumalar.
"Bak Lyon, dün ne oldu bilmiyo-... biliyorum ve özür dilerim. Tamam mı?" Sırırttı ve telefonunu gösterdi. "Aslında..."
"Ne?" Ona kırgınlığım asla geçmeyecekti, bunu bilmeliydi. Artık... Arkadaş bile olamazdık. "Anahtarlarını vermedin. Burada kaldın."
"Beni soyup, giydirmişsin." Dedi fısıldayarak. "Tanrım, neden benden nefret ediyorsun? Gray'in meselesini aşmadık mı biz? Konuştuğumuzu sanıyordum."
"Bilmem, aşmış mıyız?"
"Vay canına... Hem soru sorup, hem de sorumu yanıtladın. Bunu de mükemmelliklerinin listesine ekleyeyim mi? Öyle bir şey varsa tabi."
Sol dudağım hafifçe yukarı kalkmıştı.
"O liste çoktan doldu."
"Haha-ha, görüşürüz Lyon. Yarın beni ara, tamam mı?"
Arkamdan söylenmesini umursamadan, yağan yağmuru izledim dışarıdan. Parmaklarım tertemiz ve buğulanmış camımla buluşurken bir şeyler karalamıştım.
Yağmur Kadın & Buz Prensi.
Dudağımı dişleyerek gülümsedim, bir yandan da kızarmıştım. O ORTADAKİ İŞARETİ YAPMAK NE KADAR ZORDU LAN!?
Sabahın erken saatlerinde attığım mesaja cevap gelmiş miydi?
Lyon: Neredesin?
Niye mesaj atmamıştı?
Lyon: İyisin değil mi, Prensesim.
Lyon: Ay n'oluyo, İchiya çarptı galiba.
Lyon: *Yağmur Kadın'ım
Lyon: *YAĞMUR KADIN
"Gittikçe berbatlaşıyorsun, fark ettin mi? Rezil şey seni." Âşikar olduğum ses kulaklarımı doldururken, titremiş ve gözlerimi kapatmıştım. "Lyon, öpüşüp sevişmeye gelmedim. Gray ben. Aç su soktuğumun gözünü."
"Evime nasıl girdin sen?"
Anahtarları kucağıma fırlattı. "Bir ara beraber yaşıyorduk, değil mi? Basit bir kız aramıza girmeden önce yani. Unutmuş olamazsın."
"Git buradan."
Nasıl diyebilirdim çok pişman olduğumu? İnanmayacaktı ki.
"Özür dilemek istediğini biliyorum donmuş kıç." Terliği anne misali bana attıktan sonra esnemiş, işaret parmağını bana doğrultmuştu. "Yağmur Kadın anlattı."
"ONU TANIYOR MUSUN?!?!"
"Mektup." dedi iki zarfı elinde saklayarak. "Biri sana biri bana. Kendininkini al, ben benimkini okudum."
"Tanrım.." yan gülümsemem büyümüştü. "Bu kız bir deli."
"Eh, birbirimizi bulmuşsunuz. Buz beyinli, içecek bir şeyler var mı?"
"Kalk kendin al koca kıç."
Kendini koltuğa atarak tavrını belli etmişti. Ama garip bir şeyler vardı, yüzü kızarmış, çığlık atmıştı.
"LYON KIÇIMA BİR ŞEY BATTI LYON ÇOK CİDDİYİM LYON!"
"ULAN YA..." Ben deli gibi yerde yatarken kalkmış beni tekmeliyordu. "ALIŞMIŞ OLMALISIN GERÇİ..."
"Sen yaptın değil mi!?"
"Batan şey neydi?" elinde tuttuğu kol düğmesini havaya kaldırdı.
"Lanet olsun bu Dünya... Lanet olsun bu kol düğmesi!"
"O BENİM İÇİN ÇOK ÖZEL!"
Elindeki kol düğmesi... Yağmur Kadın'ın verdiği düğmeydi!
"Ya... Al o zaman."
"Barıştık mı?" sırıttım.
"Küs müydük ki?"
"Bu arada.. Ev neden kusmuk kokuyor?" sarılmasına karşılık verirken sırıtmıştım.
"Uzun hikaye."
Yağmur Kadın: Barıştığınıza sevindim, Prensim. Seni mutlu görmek çok güzel.
Yağmur Kadın: Demek Kadınım......... "Im" (͡° ͜ʖ ͡°)
Yağmur Kadın: Yağmur Kadın sana cevap veremedi, çünkü Gray sama ile konuşuyordu.
Yağmur Kadın: Ben de seni seviyorum. (͡° ͜ʖ ͡°)
Lyon: ONU DUYDUN MU?!
Yağmur Kadın: Her şeyi duyarım Prensim, her zaman yanındayım.
Yağmur Kadın: (͡° ͜ʖ ͡°)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ice prince - lyvia texting
FanfictionLyon x Juvia textingi, düz yazı da içerir. Bilinmeyen Numara: Lyon, bu deli aşıktan gerçekten de korkuyor musun sen yoksa? Bilinmeyen Numara: Seni korkutan şey ben miyim yoksa gecelik ilişkileri bırakıp o ani tek kişiye bağlanma arzusunun korkusu mu...