~1.4~

197 39 128
                                    

MEDYA İLE AŞK YAŞIYORUM! O değilde... Aklınıza takılmasın Lyvia kitabı bu. Meredy değil yani. (bölümü okuyunca anlarsınız xölswxöğlwdx)

"Beni eve cidden sen mi getirdin şimdi?" Öksürüp, bana bıraktığı notu okudum.

'Kafayı mı bulmuş Buz Prensi?
Seni eve getirmek her ne kadar zor olasada başardım be Prensim. İlk defa Meredy ile yerleri değiştiren taraf oldunuz, ha? Onunla konuştum, merak etme... Yaşıyor.
Aspirin koydum, belki istemezsin ama baş ağrına iyi gelebilir.
Biliyor musun? Hep Yağmur Kadın'dan bahsettin. Bu çok hoş, duygularımın karşılıklı olduğunu bilmek...'

"Nota ulaşmışsın." Dedi heyecanla. "Az kaldı, çok az kaldı! Karşıma çıkacağım! Bu gün kendisini iyi hissedersen... Yapmak istiyorum bunu. OKUL BALOSUNDA!" Sesi son kelimelerinde yükselmişti. Heyecanı bana işliyor, benide heyecanlandırıyordu.

"Mezuniyetten bir gün önce kafayı bulmak... Harika bir insanım. Değil mi!"

"Evet, öylesin." Mırıldanmıştı. Bir nefes bırakıp, sorular sormaya başladı.

"Maskeli balo... Gibi olacak, değil mi?" Dudağımı dişledim. Pek öyle değildi. Normal bir mezuniyetten daha fazlaydı ve herkes istediği gibi geliyordu. Maskeli Mezuniyet? "Prens gibi giyinir misin? Tek olmazsın... Yağmur Kadın'da öyle giyinecek."

"Tabii," dedim eve gelen Gray'i itekleyerek. "Zaten ceketlerim prens kıyafetine benziyor."

"Biliyorum, çok hoş!" Çarpma sesi geldiğinde duraksamıştım.

Ses yoktu.

Hiçbir ses...

Ne oluyordu?

Nefesimin kesildiğini hissederek sordum.

"İyi misin?"

"Evet," duraksadı. "Ağaçtan düştü Yağmur Kadın. Her zaman olan şeyler. Merak mı ettin onu?"

"MANYAK!" Haykırmıştım. "İyi misin sen?"

Camdan sarkarken ben de düşme tehlikesi geçiriyor, resmen ölüyordum.

"İçeri gir Buz Beyinli Lyon sama!" Odamın manzarası olan ağaçtaki hareketlilik kesilmişti. Sürpriz yapmak istediği için kurcalamamış ama hâla merak ediyordum. Ya ciddi bir şey olduysa? "BENİ KORKUTMA."

"KIÇ KAFALI." Gray tüm romantikliği bozarak girdi içeri. "TUVALETİ KULLANDIKTAN SONRA SİFONU ÇEK BE ADAM!"

"Meredy çekmedi, benim sorunum değil." Evet, evet daha önce sabah Meredy ayrılmıştı buradan.

"Tamam sorun yok ondan beklerim."

"Ben de."

"Konuşma iğrençleşiyor. Gerçi senin olduğun bir konuşma asla iğrenç olmaz Prensim." Kıkırdamıştı. Kalbimin atışı hızlanınca yerimden kalkmış, gene bitmek üzere olan dakikamı hatırlayarak kafamı öne eğmiştim.

"Yağmur Kadın, şimdi kapatıyorum. Tamam mı?"

"Görüşürüz, bu gece!"

"Bu gece!"

Esnedim. "Gray, sen nasıl gideceksin?"

"Donumla." Dedi zehirli gazlardan arınmaya çalışırcasına. "Çok ciddiyim Lyon,bence ilginç bir kombin."

"Ya Gray..." Sırıttı.

"Kötü prens, full koyu lacivert giyineceğim. Belki korsan olurum?"

"Olayı maskeli baloya çevirenlerdensin." Dedim tıslayarak. "Gerçi benimkini biliyorsun sen."

"Meredy bir daha bu tuvaleti kullanmıyor, anlaştık mı?" Kusmuk kokulu tuvaletten çıktı. "Her geldiğinde kusuyor mu bu?"

"Neredem bilebilirim, umrumda mı?"

--------

Titreyen parmaklarımla oynamaya başladım. "Yakışmış mı Gray?"

"İğrenç olmuşsun." İçtiği kola kutusunu özenle çöpe fırlatmıştı. "Ama ciddi olursam... Yakışmış. Hoş olmuşsun, buz mavisi sana yakışıyor, değil mi? Onunda mavi giyineceğini göz önünde bulundurursak... Bence harika olacaksınız. Yağmur Kadın ve Buz Prensi. Kesinlikle Erza okul haberlerine yazacak."

"Seneye kadar unutmazsa tabii." Onuzlarımı kavrayarak salladı beni.

"İyi olduk, harikayız değil mi?"

"Evet çok yakışıklıyız, tam bal dök yalayız be!"

"Ego kardeşliği!"

"Gerçek kardeşlik!" Ne kadar üvey olsakta.

Tamamen kalabalık olan ortamda oksijen azalıyordu. Yöneticelerin seçmiş olduğu Mezuniyet töreni... İyi bir Üniversiteye gidecektim, hatta Gray ile aynı Üniversiteyi kazanmıştık. Bir puanla ben daha öndeydim, onun matemetiği... Benim ise yabancı dilim. Harika ikiliydik. Onu kaybetmiş, kendim takılıyordum.

"Tanrım," fısıldamıştım. "Neredesin sen?"

"Bu~radayım! Lyon Vastia, prensesin senin için hazır!"

Baştan aşağı saçları gibi pembe giyinmiş Meredy'e aval aval baktım bir süre. Kısa ve kabarık elbisesi Lucy'nin pembe elbisesini aratmıyordu. Yaptığı prenses makyajı abartılı olsada ona uymuş, gülümseyince güzel bir hâl almıştı. Taktığı uzun ve sallantılı küpeler saçından bıraktığı ufak bir tutamla karışıyor, arada sırada takılıyordu. Saçlarının renginde olan parlak ruju loş ışıkta bile belli oluyordu. Taktığı beyaz prenses tacı gözümü almış, üstünde olan her bir kıvrıma yerleştirilen pembe taşlar parıldıyordu.

"Sen değil." Dedim mırıldanrak. "Yağmur Kadın'dan bahsediyorum."

Yıkılmış gibi bir ifade taktı yüzüne. Dolgun dudakları hafifçe aralanmış, beyaz dişlerini göstermişti. Bir türlü bir şey diyemiyor gibiydi. Araladığı dudağını sımsıkı kapatıp gözlerini kırpıştırdı. Parmaklarını kütletiyordu.

"Lyon," dedi titreyen dudağını durması için dişleyip, bana sarılırken. "Yağmur Kadın benim."

Ne diyebilirdim?

Ne hissediyordum ki?

Titreyen ellerimi onun ince beli üstüne getirdim. Giyinmişti. Doğruyu söyler gibi bir hali vardı.

Aynı anda telefonu bırakmamız...

O, Yağmur Kadın mıydı?

Ama bir şeyler vardı.

Beni ondan iten bir şeyler...

Baştaki notu anlamışsınızdır umarım, son iki bölüm galiba :3

ice prince - lyvia textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin