İyi okumalar *Lenny face*
NyanPandaChu hamile olayını kullandım mpdwkpkpökdw (hamile değil)
"Midem bulanıyor." Dedim kendimi yastığa daha da gömerken. Resmen Meredy'nin rahatsızlığı bana geçmişti. Bu gün de okula gitmemiş, eve kapanmıştım. "Lanet olsun."
Yerimden doğrulup ilaç dolabına yöneldim. Bir sürü gereksiz sargı bezleri, ağrı kesiciler, ateş düşürücüler ve bilmediğim ilaçlar... Neden mide bulantısı ilacı yok ki!?
Aslında okula gitmememin tek sebebi dün az başlayan yağmurun, sabah şiddetlenmesi ve sele dönüşmesiydi. Okullar aşırı yağmurdan ve işlerine geldiğinden kapanmış, bir günlük tatil ilan edilmişti. Yaz günü. Neden okulun son zamanları, yaz günlerinde hep yağmur yağıyordu!?
Mide bulantımla cebelleşirken kapının önüne attım kendimi. Yerde uzanmaya devam ettim huzursuzca. Neden, neden ben?
Elimi masanın üzerinde gezdirerek telefonumu aradım. Sanki... Sanki birşeyi unutmuş gibi hissediyordum ve bu his beni bir şekilde yiyip bitiriyordu. Olmaması gereken bir şeyi unutmuş gibiydim ve bu kesinlikle Gray'in kıçını tekmelemek değildi.
Başımı dikleştirip kapıya baktım. Aynı uyandığımdaki ilk on beş dakika tavanı izlediğim gibi, şimdi de kapıyı izliyordum.
"Lyon, ne unuttun seni meybuz?" Kendi kendine konuşmaya başlamış, kafayı sıyırmıştım. Gerçekten bir şeyler unutmuştum, bu sıralar tek başıma kaldığımda kendi kendime konuşmazdım ben. Birileri... Birileri daha vardı ama ben sokuk bir biçimde hatırlayamıyordum.
Şimdi fark ettimde...
Kapımın rengi tüm evin rengiyle uyumsuzdu. Uçuk mavi olan odam koyu ahşap rengiyle sönmüştü, gözlerimi biraz daha aşağı indirip o ufacık boşluğa baktım derin bir nefes alarak.
Kapının hemen girişindeki zarfı farkedince, gözlerimi sinirle kısarken elimi masadan çekmiş sürünerek kapıya ulaşmıştım.
Buz mavisi zarfın üzerine yazılmış deniz, su mavisi renkler gözümü alıyordu. Benim kapımda bu zarfın ne işi vardı ki?
Yerden kalkmadan ıslanmış zarfı alıp incelemeye başladım.
"Yağmur Kadının tüm duygularının, Buz Prensine ulaşması dileğiyle." Elim titriyordu. Nasıl unutabilmiştim ki? Bana değer veren birini unutmak... Bu çok... Zalimceydi!
Özenle yazılmış zarfı tuttum titryen elimde. Onun değil de, resmen benim kalbim kırılmıştı. Bilgisayar yazısı değil, el yazısı kullanarak yazılmış zarfı incelemeye devam ettim.
Sıkıca kavradım zarfı. Buz mavisi ıslanmış kağıdın yazılarını okudum bir çırpıda.
'Su, hayatını adadığı buzu kaybetti.
Buz Prensim, bir şekilde seni kırdıysam çok özür dilerim. Telefonunu boş mesajlarımla doldurmak, kitlemek istememiştim. Zarfa ilaç attım... Belki istemezsin.
Yağmur Kadının tüm duygularının, Buz Prensine ulaşması dileğiyle...'Zarfı özenle, iyice açıp ıslanmış olduğu için biraz akmış hapı aldım elime. Hızla yerimden doğrulup içerken aklıma bir şey takılmıştı. Ya yanlış ilaçsa? Neden bu kadar güvenip, ufacık tereddüt bile etmeden bu ilacı içmiştim? Belki deYağmur Kadın ölmemi isteyen birisiydi. Hayır, kesinle böyle olması imkansızdı.
Zorla yuttuğum haptan neden şüphe ediyordum? Sonuçta o Yağmur Kadından; Hayatını bana adayan insandan gelmişti. Beni öldürmek isteseydi çoktan yapardı. Sonuçta hep beni izliyor, takip ediyor ve bekliyordu. Boxerımı bilen biri bunu yapmazdı değil mi? Ona güvenebilirdim?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ice prince - lyvia texting
FanfictionLyon x Juvia textingi, düz yazı da içerir. Bilinmeyen Numara: Lyon, bu deli aşıktan gerçekten de korkuyor musun sen yoksa? Bilinmeyen Numara: Seni korkutan şey ben miyim yoksa gecelik ilişkileri bırakıp o ani tek kişiye bağlanma arzusunun korkusu mu...