KİO-3

7.7K 668 195
                                    

Merhaba arkadaşlar. Uzun bir süre hayatımdaki olaylar ve ruhsal açıdan kendimdeki yazacak gücü bulamıyordum, umarım beni affedersiniz sizden çok özür diliyorum. Bu bölüm biraz sıkıcı gelebilir lakin hikayeye heyecan katmak için biraz sıkılmak şart... Her neyse, umarım bu bölümü beğenirsiniz. Sizi çok seviyorum, yıldızı ışıldatmayı ve bölümü yorumlarınızla taçlandırmayı unutmayın!

"Korkularını yitirdiğin an güçlenmişsindir.."

***

Küçük bir hatırlatma:

Kafamla onayladım ve çocuğun elini sıkıca tutup koşmaya başladık. Beni kurtaran en önde, arkasında biz, sokaklar arasında koşup koşup durduk.

Uzun bir süre sonra, atlattığımızı düşünerek durduk. Küçük çocuk hala şoktaydı ve korkuyordu, yüzünden belliydi. Ben de farksız sayılmazdım.

Beni kurtaran kişi, duvar kenarına oturdu. Ben de küçük çocukla beraber onun yanına çöktüm. Hepimiz soluk soluğayken, beni kurtaran kişi konuştu.

"Deli misin sen? Tek başına o adama bulaştın mı cidden?" dedi asabi bir şekilde. Tam konuşacağım sırada küçük çocuk araya girdi.

"Beni kurtarmak ve korumak için yaptı." dedi. "Eğer o gelmese dövmeye devam edecekti."

"Peki, sen kimsin, ne işin vardı orada?" dediğimde umutsuzca iç çekti.

"İnan bana, tanımak istemeyeceğin kadar pis biriyim."

***

Küçük dünyamda yaşadığım büyük aksiyondan yirmi gün kadar geçmişti. Okullar açılalı iki hafta oluyordu. O zaman içerisinde ne hayatımı kurtaran yabancı ile karşılaşmış, ne o çocuğa ne olduğunu öğrenebilmiştim. Ayrıca oyuna bir kez dahi girmememiştim.

Üstümü giyinmeye devam ederken, okul eteğimi de üstüme geçirip aşağı çekiştirdim. "Ulan ne kısa etek bu... Diğer kızlar yukarı çeker, ben aşağı." diye homurdandım ayna karşısında. Saçlarımı toplamak ve toplamamak arasında giderken yukarıdan bir topuz yapmakta karar kıldım. Yüzümü daha canlı göstermek için doğal bir makyaj yaptım ve siyah hırkamla çantamı alıp odamdan çıktım.

Ev halkından yirmi dakika kadar erken kalkmıştım, açtım ama canım bir şey yemek istemiyordu. Yoldaki fırından simit alırım düşüncesi ile babamın bana harçlık olarak bıraktığı parayı aldım ve evden çıktım.

İçimde huzursuz edici bir his vardı, dışarıdaki hava bile kasvetli, gökyüzü griydi. Tam bir depresyon müziği ile yorganın altına gömülmelikti yani...

Beş dakika sonra fırının önüne gelmiştim. İçeri girdiğimde taze ekmek kokusu burnumu doldurmuştu. Tezgaha doğru yöneldim ve fırından taze çıkmış simitlerden aldım.

Fırından çıkıp tekrar yürümeye devam ettim. Midem açlıktan kazınır ve bulanırken simitten kocaman bir ısırık aldım. Cebinden kulaklığımı çıkardım ve telefonumdan herhangi bir müzik açtım.

Yaklaşık on beş dakika sonra okula varmıştım. Normal zamandan on dakika önce okuldaydım ve birkaç kişi hariç kimse yoktu okulda.

Katil ile OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin