Merhabalar, ben geldim. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. :)Sizi Elif Çakmak Hikayeleri-Wattpad adlı Facebook grubumuza bekliyorum ve sizi çok seviyorum. <3
(Yıldızı ışıldatır, yorumlarınızı yapar ve arkadaşlarınıza hikayeyi önerirseniz çok sevinirim <3)
***
Duvar, Mete, sadece loş bir ışık, duymamam gereken şeyler... Kahverengi gözleri ile bana sert ve net bir şekilde bakıyordu. Zoraki yutkundum ve ağzımı konuşmak için açtım. "Ses geldiğinden dolayı merak ettim..." dedim kısılan sesimle. Başka biri olsa böyle olmazdım ama karşımdaki kişiden korkmuyor değildim.
"Ne duydun?" dediğinde gözlerimi kaçırdım. Sinirle ağzını açtığı an gelen ıslık sesi ile paniğe kapıldım. "Biri geliyor." dedim, bizi böyle yakalaması sicilime pek iyi işlemezdi.
"Ne zeki şeysin sen öyle..." demesi ile kafasını kopartma isteğiyle doldum. Duvarın arkasından baktı ve ardından beni hızla sınıfın içine çekti. Kapıyı da kapattı. Korkumdan kalp atışımın ritmi çok hızlanmıştı. Bir yabancı ile böyle bir şekilde basılmak istemiyordum, yakalanırsak ne düşüneceklerini kestiremiyordum.
Dolabın alt kısmını işaret etti ve "İçine gir." dedi. Ciddiyetimi kaybederek ve gülmemeye çalışarak ona baktım. Ciddi miydi?
"Galiba böyle yakalanmak çok istiyorsun." dediğinde ciddi olduğunu anladım. Oflayarak kıyafetimi salladım. "Bu elbiseyle mi? O dolaba mı?" dedim. Benim dediklerim pek önemli değil gibiydi. Dolabın kapağını açtı ve belimden hafifçe ittirdi. "Hadi."
Oflamalar eşliğinde dolaba sığdım ve içeride havanın ne kadar az olduğunu fark ettim. Tabi, dar bir dolabın alt gözüne sığmam da ayrı bir unsurdu. Dolap hafif sallanınca dolabın arkasına girdiğini anladım. Kesik kesik nefesler alırken kapının açılma sesini duydum. Islık sesi hala netken, gerçekten havamın tükendiğini hissettim.
Bir dakika sonra ıslık sesi kesildi ve kapının kapanma sesi geldi. Dolap hareket edince, sinirle ve hızla dolap kapağını ittirdim. "Dolabın içine neden ben?" diyerek derin bir nefes aldım. Üstümü sirkeleyerek önüme geldiğinde oldukça kızgın bakışlarımı atmaya başladım.
Elini zoraki fakat centilmenlik açısından uzattığında tutmadan kalktım. Keşke, kalkmasaydım... Arkadan gelen cırtlama sesi ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Elimi arkama götürdüğümde, bel bitişimin hafif üstünde bir dikişin patladığını anladım. Gece gece ne mükemmel şanstı benimki.
"Ben gidiyorum, sen de arkamdan çıkarsın." dediğinde olayı anlamamış gibi duruyordu. Tam arkasını dönüp giderken seslendim. "Mete!"
İlk kez adıyla seslenmiştim ve içimde bir zafer kazanmış hava vardı. Lakin bu hava, Mete'nin oflayarak arkasını dönmesi ile son buldu. Durumu açıklamaya başladım. "Şey... Sanırım benim elbisemin dikişi patladı ve bu halde dışarı çıkamam. Arka bahçeden denesem tek başıma duvardan geçemem... Yardım eder misin?"
Bir an, öyle bir baktı ki kafasını tahtaya geçirecek sandım. Lakin sadece bıkkın bir sesle, "Tamam." dedi. Çantamı da elime aldım ve ilerlemeye başladım. "Düş önüme." dediğinde utançla dudağımı dişledim. "Hani benim arkamda..." derken durumu anlamışcasına, sanırım zilyonuncu oflayışını duydum.
O önde, ben hafif arkasında sessizce çıktık koridora. Koridor oldukça karanlıktı ve arka bahçeden kaçmak için adeta bir Labirent sahnesi canlandırmamız lazımdı.
Merdivenlere vardığımızda Mete aşağıdan gelen ses ile durdu. Hızımı alamayıp ona çarpınca bir an tökezledi lakin hiç bozuntuya vermedi. Yavaş adımlarla aşağıya inmeye başladık. Mete kafasını alt kata uzattığında, ben de onun yanından kafamı uzattım ve ikimiz de gördüğümüz tablo ile kısık sesle oha dedik. İç sesim, "Okul burası be kardeşim, ayıp!" diye bağırmak isterken şu an şu durumda bizim de Mete ile pek iç açıcı konumda olduğumuzu sanmıyordum.. Yani görünüşte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil ile Oyun
Mystery / Thrillerİnternet üzerinden, çevrimiçi oynanan, gerçek cinayet, vaka ve katilerden esinlenerek hazırlanmış bir korku oyunu. Bir arkadaş grubu bu çevrimiçi oyunu ikindi vakitlerinde merak amaçlı oynarken, oyunun gerçekçiliği yüzünden kapatmak isterler. Nil, g...