(Şarkıyı ben yazınca açın.)
Defneden
Ömer gidince bende toparlanıp eve gittim kırmızı kapılı olana. Abimin yanında ağlıyamasamda şimdi göz yaşlarımı serbest bıraktım ama tam oturucakken kapı çaldı Ömer miydi acaba?
Defne: Kim o?
Koray: En sevdiğim soru tabii ki bennnn hayatım bennn Koray Sargın.
Kapıyı açtım Koray beye baktım.
Defne: Siz Ömer'in neyi oluyosunuz?
Koray: Benn Ömüşümün ennn iyi dostuyum sırdaşıyım kız sen kimsin?? AA sen Ömüşün nişanlısısın hayatım bende aynı zamanda şirketin fotoğrafçısıyım. Zamanında Ömüş az mı yalvardı bana. Koray bir fotoğrafımı çek diye.
Defne: Koray bey Ömüş ayyy işte Ömer evde yok.
Koray: Kız ne beyi Koriş de bana. Hıhıhımmm. Sen neden üzgünsün kız?
Defne: Ömer...
Koray: Dur ağlama ayyyhhh gel oturalım kız beraber ağlıyalım. IIIHHHH AYHHH!
Defne: Siz neden ağlıyosunuz?
Koray: Buz şelalesi pisss Ömer.
Defne: Evet buz şelalesi pisss Çöpp!!
Koray: Ayh hayatım çöpte güzel oldu yakıştı Ömüşüme ama ona da yazık kız nasıl üzgün ben anlarım çok üzgün o ben Nöromlada konuştum annesine üzülüyo çok.
Defne: Evet çok üzülüyo. Ya Koriş bey yani Koriş sen Ömeri arasan nerdeymiş sorsan.
Koray: Olur kuru kız.
Kuru kız iyiymiş. Koray bey Ömeri aradı.
Koray: Alo Ömüş
Neriman: Korişm ben Nöron Ömer annesiyle odada uyuyolar.
Koray: Tamam Nöröm hadi byeeee.
Ne Nörosu ya Ömeri arıycaktı.
Koray: Kuru kız Ömer annesiyle uyumuş Nöröm açtı telefonu neyse ben gidiyim buz şelalesi gelince gelirim.
Defne: Oldu o zaman.
Koray: Hatta en çok bennnn gelicem hayatımmm döne döne gelicem.
Koray gittikten sonra rahatladım. Ömer ben döniyim diye öyle demişti annesiyleydi aslında ama kalbim çok kırılmıştı. Yukarı çıkıp yattım. Ama bir türlü uyuyamıyordum. Ömer beni çok kırdı canım yandı. Ne olucak şimdi yani bitti mi? Hani evleniyoduk hani mutlu olucaktık. Her kavga ettiğimizde böyle mi olucak beni sevmediğini mi söyliycek? Hemen vaz mı geçicek? Bu böyle olmaz. Olamaz. Sen görürsün. Odama çıktım yani Ömerin evi ama uykum yok o yüzden düşünmeye başladım şimdi Ömer hep bana sırtını dönüyo buz şelalesi artık sıra bende görür o asistanmış. Sensin asistan bende Defneysem o Ömer görür. Bakalım asistan Defne mesai saatlerinde sizinle nasıl konuşuyo Sinyor.
1 Hafta sonra
Akşam (Yazardan)
Ömerin annesi o gün ölmüştür. Defne Ömerin yanında ama soğuktur. İkisi aynı evde kalıyodur.
Ömer: Ben yatıyorum.
Defne: Yine yemek yemedin----
Ömer: Sen benim annem değilsin o yüzden onun gibi davranmaya çalışma.
Defneden
Annesi öldüğünden beri her hareketimde kötülük arıyo üstüne gidemiyorum ama üzülüyorum o yatıyorum diyo ama biliyorum ne uyuyo ne bir şeyler yiyo. Ah... Ömer.
Sabah
Ömer: Ben gidiyorum.
İnsan günaydın der ama nerde Ömer bey anca terslesin.
Defne: Tamam.
Ömer: Nereye gittiğimi so----
Defne: Ben sadece- ben sadece sizin asistanınızım. Nereye gittiğiniz beni ilgilendirmez.
Ömer: Haklısın. Sadece asistanımsın zaten özel hayatıma müdale etmende yanlış olur.
Defne: Eğer şirkete gidicekseniz bende gidicem gelebilirim. İster misiniz? Geliyim mi? Yoksa istemez misiniz tek mi gidersiniz?
Ömer: Cık. Ben tek giderim sen arkadan gel.
Yok. Yok. Valla çıldırcam bilerek yapıyo. Hayır yani biliyorum kesin sinir olıyım diye bu çaba. En iyisi İso alsın beni götürsün.
Şirket
Ömer: Sinan babam nerde?
Sinan: Yok gelmedi kardeşim.
Ömer: Ben odamdayım bide Defneye ayrı bi oda ayarlasana.
Sinan: Tamam.
Şirkete girdiğimde Ömer odadaydı ama kapı kilitliydi.
Sinan: Gel Defne boşuna bekleme açmaz kapısını sana ayrı oda ayarladım istemiyo seni.
Defne: Ne? İstemiyo?!... Tamam. Zaten bende hiç istemiyodum onunla çalışmak kendim çizerim.
Sinan: Hemen Ömerin yanındaki oda masayı alıdık eşyalarınıda Ömer çıkınca alırsın.
Defne: Çıkmaz ki. Annesi öldüğünden beri şirkete girmeyen Ömer hep işte.
Sinan: Annesinin ölümü onu çok sarstı bide sana da kızgın. Kendini işe veriyo yardımcı ol Defne ona. Ben hissediyorum Ömer sana çok değer veriyo.
Defne: Sadece beni kırıyo Sinan. Tek bildiği kırmak ama haklısın alttan almam lazım.
Ömerin kapısı açıldı hemen yanına gittim.
Ömer: Odan yan tarafta.
Defne: Biliyorum. Mutlu oldum. Ama eşyalarımı alıcam. İyi düşünmüşsünüz. Odayı.
Ömer: Dimi. Zaten senle aynı odada çalışmak ceza gibi.
Defne: İstemiyosanız kovun. Kovun hadi.
Ömer: I-I. İstemiyorum. Dolan buralarda canın sıkılmaz oyalanırsın.
Ama bu kadarıda fazla değil mi çok fazla. Gözlerimi kapayıp derin bi nefes aldım.
Defne: Çekilirseniz.
Odaya girip eşyalarımı aldım ve yan odaya geçtim. Bugün çizim yapmıycam Ömer akşam yok evde yaparım. Zaten nadir geliyo eve diğer evde duruyo öyle kimse uğramıyo. Biraz sunumlara çalışıp odadan çıktım.
Ömer: Defne.
Defne: Efendim Ömer bey.
Ömer: Nereye?
Defne: İşim bitti. Yani sunumlar hazır.
Ömer: Bana sormadan çıkamazsın.
Defne: Çıkabilir miyim?
Ömer: Hayır. Yeni gelen kutuları kontrol et 500 tane gelmiş olması lazım sisteme gir tek tek sonra çıkabilirsin.
Defne: Ama bu benim işim değil.
Ömer: Yapmıyosun yani?
Defne: Nasıl isterseniz Ömer bey.
Hemen Ömerin yanından uzaklaştım. 500 ayakkabı ne. Nasıl halledicem ya bide makinesi varken ben neden elimle tüm barkotları giriyorum. Çıkışa gittiğimde ayakkabılar geliyodu. Burda giremezdim hepsini odama nasıl götürücem 500 tane ayakkabı kutusu. Yavaş yavaş taşımaya başladım tabi herkes bana baktı napıyo bu deli der gibi. Ayakkabıların yarısını odama taşımıştım iki saatte daha 250 tane kutu var. Odamın kapısını kapadım üst üste koyduğum kutuların üstüne oturdum. Kapıya arkam dönüktü çünkü ağlıyodum. Off nasıl biticek bunlar. Kapının açılma sesi geldi kıpırdamadım gözlerimi sildim. Ömer önüme geldi.
Ömer: Ben çıkıyorum.
Defne: Eve mi gidiceksiniz?
Ömer: Hayır yemek yiycem. Sen ne yaptın kaç tane girdin ayakkabı?
Defne: Daha girmedim.
Ömer: İki saat oldu hatta iki buçuk saat. Sen halâ hiçbir şey yapmadın mı?
Defne: Ayakkabıları taşıdım işte 250 tanesini.
Ömer: Sen mi taşıdın? Hepsini.
Defne: Ömer bey başka bir sorunuz yoksa daha çok işim var.
Ömer: Sana bir şeyler getiriyim mi karnın aç mı? Yada gel benimle istersen. Kutularıda ben söylerim Kıvanç falan halleder.
Defne: Karnım aç değil yardımada gerek yok. Bu arada yemek yemiyceğinizi biliyorum.
Ömer: Efendim?
Defne: Yaklaşık bir haftadır sadece kahve içiyosunuz o da bazen hiç uyumuyosunuz. Şimdi de yemeğe değil mezarlığa gidiyosunuz. Söylemek istemiyosunuz çünkü güçlü olmanız lazım.
Ömer: Bitti mi? Yanlış düşünüyosun iyiyim ben uyuyorum yemekte yiyorum. Sen kendine bak sanki görmüyorum halini. Bana üzülmeyi bırakıp hayatına devam et. Unut.
Defne: Neyi unutıyım???! Size üzülmüyorum ben. Bana ne ki? Neyse siz gidin yemek! yiyin.
Ömer hızlıca odadan çıktı. Bende işime başladım 100 tanesini girdiğimde mesai bitmişti ve Ömerle kalmıştık. Boğazım ağrıyodu gidip kahve aldım ve odama döndüm. Kahveyi içerken Ömer geldi.
Ömer: Çıkarken haber ver.
Defne:---
Tam Ömere cevap vericekken telefonum çaldı.
Defne: Efendim Anneanne.
Türkan: Defne ben geldim. Abindeyim.
Defne: AA hoşgeldin haber verseydin keşke.
Türkan: Hadi gel sende kızım hem nerde görülmüş nişanlıyken aynı evde kalmak abinle kal işte o babanın yanınada gitme nedense sevmiyorum onu abine gel bende varım hem özledim.
Defne: Şey... Bu gün işim var biraz yani geç biter sonra görüşürüz.
Türkan: Şirket Ömerin değil mi? Çık gel.
Defne: Anneanne sonra konuşsak benim boğazımda ağrıyo bak konuşamıyorum çok.
Türkan: Boğazın mı ağrıyo? Ben çorba yapıp gönderiyim mi İsmaille?
Defne: Gerek yok.
Türkan: Olmaz olmaz ben veriyim İsmaille getirsin. Yanında Ömer var mı onada koyiyim.
Defne: Koy anneanne koy onada koy.
Telefonu kapatıp Ömere döndüm gülüyodu uzun zamandır gülmüyo gibi geldi.
Ömer: Anneannene gitceksen--
Defne: Yok. Ben bunları şey yapıyım sonra şey ederim.
Ömer: İyi sen bilirsin. Şey etikten sonra git.😂
Ömerden
Defnenin odasından çıktım kendi odama girdim annem öldüğünden beri eve çok uğramıyodum zaten uğradığımda da Defnenin kalbini kırıyorum. Zaten bi anda 500 ayakkabıyı da yükledim kıza sabaha kadar da bitmez off. Acaba Defneye yardım mı etsem benim bi işim yok zaten. Girişe gidip 3 tane kutuyu aldım ve Defnenin odasına gidip kapıyı çaldım. (Şarkıyı açın.)
Defne: Zaten bir tek ikimiz varız Ömer bey girin.
Ömer: Haklısın. Şey ben kutuları taşımana yardım edicektim.
Defne: Neden?
Ömer: İşte işin çabuk bitsin diye. Eve gidersin sonra.
Defne: Sen gelmiycek misin?
Ömer: Gelirim belki. Neyse bitirelim şunları.
Hepsini taşıdım Defnede 200 tanesini girmişti. Defnenin telefonu çaldı ve aşağıya indi. Bende camdan baktım bi adam vardı yanında bu kim ya? Nerden çıktı. Yüzüde belli değil.
Defneden
İsodan çorbaları aldım ve yukarı baktığımda Ömeri gördüm camdan bize bakıyodu İsoyu mu gördü? Kıskanmış mıdır? Hemen yukarı çıktım.
Ömer: Ne getirmiş çocuk?
Defne: Çocuk? İsmail mi?
Ömer: İsmail. Kim bu İSMAİL sarılmalar falan.
Defne: Kıskandın mı sen bi?
Ömer: Saçmalıyosun. Karnım aç benim yiycek getirdi dimi?
Torbayı açtım çorba ve meyve vardı. Ömerle çorbayı içmeye başladık.
Ömer: Çok güzelmiş. Anneannen yaptı dimi?
Defne: Evet. Ayyy elma da varmış.
Elime bir tane elmayı alıp yemeye başladım Ömer şaşkın şaşkın bana baktı.
Defne: Noldu?
Ömer: Tehlikeli oynuyosun. Elma falan.
Defne: Ne var elmada?
Ömer: Elma işte aşk. Yasak aşk.
Elmadan bir ısırık daha aldım. Ömer ayağa kalktı.
Ömer: Ateşle oynuyosun!
Elmayı masaya bıraktım gülümsedim ve Ömere doğru yürüdüm.
Ömerden
Defne üstüme yürümeye başladı beni kapıyla kendisi arasında bıraktı.
Defne: Ateşle oynamak... Ama bu sefer sen yanıcaksın Ömer İPLİKÇİ.
SON.
🍎🍎🍎👊🏻
Elma seven fandom.
Votelar yükselsin bazı bölümlerin daha düşük halledin. Sizi seviyorum❤️ Ne kadar yorum o kadar çabuk bölüm😉🙈
1429 kelime🔮
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Kızıl
FanfictionDefnenin abisinin borçlarına birde babası eklenirse ve Ömer Defneyi deli gibi isterse Ne Olur??? Bu hikayenin konusu ilk başta zorla olsada nasıl aşık oldukları.