GÜN 11

42 7 4
                                    

GÜN 11

Her zaman böyle değildim. Her zaman sakin,evden işe işten eve gelen bir yapım yoktu. Düzenli hayat denilen şey çok sonralı hayatıma dahil olmuştu. Ve bende bu düzenli hayatın akışına kendimi öyle kaptırmıştım ki aslında öyle bir insan olmadığım halde öyleymişim gibi davranmaya başlamıştım. Yaşadığım onlarca şeyden sonra güvenli bir hayat bana adeta sığınak gibi olmuştu. Yine de oradaydı. Yaşayamadığım onlarca şeyi düşünmem için ölümüm tamamen bir bahaneydi. Ben aslında senelerdir sıkışık kaldığım hayattan kaçmıştım.

Hayatımı ilk berbat edişim lisedeydi. Aşık olmuştum. Hemde öyle böyle bir aşk değildi bu. Beni yakıyordu,kavuruyordu ve ben yine ona gidiyordum. Bir peri masalının içerisinde yaşadığımı düşünüyor ve onu herkesten fazla sevdiğime inanıyordum. O zamanlar onun için her şeyi yapabilirdim. Çünkü o sonsuza kadar birlikte olacağım kişi,diğer yarımdı. Yanılmıştım. Hemde öyle bir yanılmıştım ki yanıldığımı kendimi sonucu pozitif olan bir hamilelik testiyle okulun tuvaletinde bulduğumda anlamıştım.

Bana sahip çıkmamıştı. Onun yerine okulunu değiştirmeyi tercih etmiş ve bunu yaparkende okula hamile olduğumu yaymaktan çekinmemişti. Ailem,arkadaşlarım,öğretmenlerim, beni tanıyan ve tanımayan herkes öğrenmişti. Çocuğu aldırmıştık. Senelerce psikolojik tedavi görmek zorunda kalmış ve ailemin güvenini kaybetmiştim.

Yine de bir şeyler düzelmişti.

Üniversiteyi bitirmiştim ve kendi hayatımı kurmuştum. Fakat o yara hala oradaydı. Asla kapanmıyor,hatırladıkça kanamaya devam ediyordu.

"Bu da ne?" Mete siyah bir motorun üzerinden bana bakarken elindeki kaskı uzatıyor ve almamı bekliyordu. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Motorlardan nefret ederdim. Hatta nefreti bırakın ölümüne korkardım.

"Ben buna binmem." Dedim. Dün ona hayatımla ilgili her şeyi anlatmış ve bir yerden başlama kararı almıştık. Bana yardım edeceğini, sadece ona bırakmamı söylemiş sonra da beni eve bırakmıştı. Ve şimdi buradaydı işte.

"Hadi ama! Oyunbozanlık yapma."

"Senin araban yok muydu? Onunla gelseydin ya. Bu ne böyle?" Dünyadaki en korkunç şeye bakıyormuş gibi ona ve bana uzattığı siyah kaska bakarken dudaklarından kocaman bir kahkaha döküldü. Nereye gideceğimizi tahmin edebiliyordum. Fakat oraya neden bu şekilde gitmemiz gerektiğini anlamıyordum.

"Daha önce bindin mi?" diye sordu. Hayır binmemiştim. Fakat bu şimdi de bineceğim anlamına gelmiyordu.Tanrı aşkına! Haberlerde motorsiklet kazalarını görüyorduk.

"Hayır. Ama bu şimdi de bineceğim anlamına gelmiyor."

"Daha önce denemediğin bir şey hakkında neden bu kadar önyargılısın? Korkuyor musun?"

"Hayır." İşin gerçeği korkuyordum. Hemde deli gibi. Ama bunu ona söyleyip kendimi rezil etme gibi bir düşüncem yoktu.

"Güven bana." Dedi. "İyi hissedeceksin." Kaskı yeniden bana doğru uzatıp almamı beklerken birkaç saniye tereddüt ettim ve kaska doğru uzandım. Emin değildim. Hiç ama hiç emin değildim. Fakat yine de bunu yapmam gerekiyormuş gibi hissediyordum.

"Dikkatli kullancaksın." Dedim,tereddütle.Gözlerini devirdi ve motoru çalıştırdı. Benim binmemi bekliyordu.Hala o kadar tereddütlüydüm ki ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kaskı kafama geçirirken o bana bakıyor ve hala bu halime gülüyordu.

"Atla bebeğim." Dedi. Bu amerikanvari tavra gülümsemeden edemezken daha fazla düşünmedim ve arkasına oturdum. Ben oturduğum an motoru hareket ettirmiş ve beline sımsıkı tutunmamı sağlamıştı. Hızlı gitmiyordu. Bunu tüm bedenimde hissedebiliyordum.Fakat yine de gözlerimi sımsıkı kapatmış,bunun bir an önce bitmesini diliyordum. Motor sağa sola kıvrıldıkça benimde bedenim sağa sola kıvrılıyor ve içime tarifi imkansız bir his yayıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seninle 90 GünümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin