Bana moral veren herkese sonsuz teşekkürler. Şuan Allah'a şükür herşey yolunda..
Multimedyada Aslı ve Murat için yapılan bir kolaj var.
Keyifli okumalar...
-----
Salondaki kanepede uykuya dalacağım sırada çalan telefonla irkildim. Üzerimdeki battaniyeyi kenara iteleyip tek elimle sehpaya uzandım. Telefon ekranında Leyla yazısını görünce Cavidan teyzeden haber alma umuduyla hemen açtım. Leyla dün gece bulabildiği ilk uçakla memleketine dönmüştü.
Leyla'nın yorgun çıkan sesini duymamla yerimde tamamen diklendim. Leyla iyi haberi vermişti, Cavidan teyzeyi yoğun bakımdan çıkarıp normal odaya almışlardı. Haberin sevinciyle, geçmiş olsun dileklerimi iletip tekrar görüşmek için sözleştik ve telefonları kapattık. Telefonu tekrar sehpaya koyup elime yerdeki kutudan peçete aldım. Bir süredir kendimi halsiz hissediyordum ve 2 gün önce tam anlamıyla grip olduğumu anlamıştım. Doktora gitmeye vakit bulamayıp kendi imkanlarımla, kendimi iyileştirmeye çalışıyordu.
İyi haberin getirdiği enerji ile yattığım koltuktan ayağa kalkıp kendime ıhlamur çayı hazırlamak için mutfağa gittim. Çayımı hazırlarken birkaç gündür olanları düşünmeye başladım. Aklım hala Leyladaydı. Onunla gitmeyi çok istemiştim fakat üst üste izin vermeyeceklerini bildiğimden şirketten izin dahi alamamıştım. Düşünceler denizinde gezinirken bardağa döktüğüm ıhlamuru elime alıp odama girdim.
Sabah çalan alarmla zoraki de olsa ayağa kalkıp hazırlandım ve şirkete doğru yola çıktım. Taksi şirketin önünde durduğunda parayı ödeyip arabadan indim. İçeri girdiğim sırada sabah sabah Erdinç'i tüm samimiyetsiz gülüşüyle bana bakarken yakaladım, gözlerimi devirip asansöre bindim katıma varınca hemen masama yerleştim. Bugün şirket her zamankinden daha sessiz ve ürpertici bir havadaydı. Bunu Erdinç'i görerek güne başlamaya yorsamda, durumun bundan ibaret olmadığı belliydi. Neler olduğunu merak etsemde umursamamaya çalışıp boğazımın ağrısını geçirmesi için kendime sıcak bir kahve aldım. Günlük plana göre Haluk Bey'in bugün gelmemiş olması gerekiyordu bu yüzden ona kahve getirmemiştim.
Masama bırakılan dosyaların içerisinde kendimi kaybettiğim sırada masamdaki şirket telefonu bütün sessizliği delip geçermişçesine yüksek sesle çalmaya başladı. Derhal açtım, telefonun ucunda Haluk Bey'in sesi beni karşıladı. "Aslı, acil odama gel"
Ben daha cevap bile veremeden yüzüme kapanan telefonun ahizesini şaşkınlıkla yerine koydum. Demekki şirkete gelmeye karar vermişti.Kendime çeki düzen vererek Haluk Bey'in odasına yöneldim, kapıyı tıklatıp içeri girdim. Oda da Haluk bey, Akın bey ve onların ciddi bakışları beni karşıladı.
"Beni istemiştiniz" deyiverdim hasta sesim ile. Haluk bey söze başladığında dikkatimi ona verdim. "Bak Aslı, lafı fazla uzatmayacağım şirketimizde bir süredir çalışıyorsun, iyi bir kızsın fakat sürekli izin alman ve kendini işe verememen bizim gözümüzden kaçmıyor. Seni bir süre idare ettik ama bundan sonra yapamayacağız. Ne toplantılara katıldın ne de verilen görevleri tam anlamıyla yerine getirdin. Bak kızım, ben şirketimde böyle iş disiplini edinememiş insanları çalıştırmam. Akın Bey ile de uzun zamandır bunu görüşüyorduk ve seni işten çıkarma kararı aldık. Sadece seni değil şirket geneli bir karar bu, işini hakkıyla yapmayan herkes işten çıkarıldı." sözler kulağımda yankılanırken pek birşey düşünme fırsatım olmadı. Ne söylesem boştu. Resmen işimi hakkıyla yapmamakla suçlanıyordum. Bu adaletsizlik değilde neydi? Akın Bey'e şaşkınca bakarken yinede şansımı denemek için "Çok özür dilerim Haluk bey. Bu durumu toparlamak için çok çalışabilirim. Bazı durumlar vardı ve..." sözümü bitirmeme izin vermeden "Tazminatını aşağıdan alabilirsin, sana hayatta başarılar. Çıkabilirsin." dedi. Başka birşey söylemek gereksizdi. Kovulmuştum ve geri dönüşü yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ARASI
General FictionAslı, düğün için gittiği şehirde, başına geleceklerden habersizdi. Aşk o farkına varmadan kalbini ele geçirmişti. Murat ile Aslı.. --- Sen benim alın yazımsın.. Sen ise benim ömrüm... --- Bir aşk düşünün. Sadece düşünün ve sonunu siz yazın.