8.

217 14 1
                                    

"Nereye gidiyoruz?" dedim kısılan sesimle.
Ciyaklamak boğazımı tahriş etmişti ve halsiz hissediyordum,
"Yemeğe." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım,
tüm bu olanlardan sonra ne yemeği?

~

Geldiğimiz yer şık bir restoranın terasıydı, buraya gelmek için araba ile oldukça yukarı çıkmıştık, burası sanki bir dağın tepesinde gibiydi ve restoranda çalışanlar ve bizden başka kimse yoktu,

"Saat daha öğlen 12 bile değil, ne yemeği-"
"Sana bir yemek borcum var, onu ödüyorum." dedi yine cümlemi keserek.
Bu sefer bunu görmezden geldim,
"Ne borcu-"
"Akşam yemeği buluşmasında, hiçbir şey yemediğimizi sende biliyorsun."
"Ama çorba-"
"O sayılmazdı, sana gerçek bir yemek-"
"Lafımı kesme artık!" diye bağırdım sonunda,
"Beraber çorba içmemiz tamamen gerçekçi, bugün tüm bu yaşadıklarım, senin, senin bu tavrın gerçek falan olamaz!" dedim ve masadan kalktım, ne ara oturduğumu bile bilmiyordum,
hızlı adımlarla restoranın içinden geçip çıkış kapısından geçtim,
"Rose, dur." dedi peşimden, sinirle ona döndüm,
"Sahi mi? Bu kez ne oldu? Yine mi seni rezil ettim? Ah yada gazeteciler mi var?" dedim öfkeyle,
"Burada kimse yok, sadece sakinleşmeni istiyorum." dedi ve bana yaklaştı,
"Sen hasta falan mısın? Uyuşturucu mu kullanıyorsun? Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun aklım almıyor!" diyerek ayağımı yere vurdum var gücümle,
"Bak, orada olanlar-"
"Orada olanları dur ben açıklayayım; bana resmen bir zavallıymışım gibi muamele yaptı o sürtük!"
"Benim hayranım olmak neden seni zavallı hissettiriyor? Benim için ağlamanın nesi kötü?" dedi sert bir şekilde,
"Ama bu gerçek değil! Böyle bir şey olmadı-"
"Bana aşık olmak, seni fark etmem için umutsuzca çabalamak seni bir sürtük gibi mi hissettiriyor?" dedi aynı üslubuna devam edip dibime kadar girdi,
"Hayatımda hiç görmediğim insanların konserde eline dokundum diye sevinçten ağlaması onu düşük biri mi yapıyor?" dedi bu kez daha yüksek sesle,
"Sen hiç kimseyi koşulsuz sevmedin mi?!" dediğinde yutkundum,
"Benim bahsettiğim bu değil, o gece yemekte ben bunları yapma-"
"Sorunda bu ya aptal!" diye bağırdı ve geri çekildi,
"Senin derdin bunların hiçbirini yapmamış, hiçbirini söylememiş olman değil mi?" dedi ve sinirle elini saçlarına geçirip birkaç adım attı, sadece anlamaya çalıştım, bana aptal demesini bile umursamadım,
"Anlamadığın şey şu ki o röportajda sözü edilen kız sen değildin!"
"Ama ben-"
"Sana o sorular sorulurken Army Rose Warner değildin, Lola Mendler'din!" diye bağırdı ve tekrar bana yaklaştı,
"Salak saçma gururun yüzünden beni rezil ettin, sanki seni buna zorlamışım gibi, sanki sana çok mecburmuşum gibi! O röportaj yapılırken sikik fikirlerini kendine saklayıp Lola Mendler gibi davranacaktın! Arkadaşın Lola o sandalyede oturuyor olsaydı nasıl heyecanlanacaksa öyle heyecanlanacaktın, eğer onlar sana benim için çıldırdığını söylediklerinde bunu gülümseyerek kabul edecektin, çünkü oradaki olan her şeyde Lola olacaktın, kız arkadaşın gibi davranacaktın!" diyerek yüzüme soludu,
"Ben-"
"Sen şımarık bir kız çocuğunun elinden oyuncağı alınmış gibi davrandın." dedi dişlerinin arasından.
Gözlerim yanıyordu,
"Bağırıp çağıracak mısın?" diye sorduğunda sesinde ki sertlik yumuşamıştı, fakat gözleri için aynı şeyi söyleyemem,
"Hayır." diye fısıldadım.
"Güzel." diyerek geri çekildi,
"Şimdi gidip yemek yiyeceğiz." diyerek restorana ilerlemeye başladığında sessizce peşinden gidip kendimi düşüncelerimin içine gömdüm.

Lanet olsunki haklıydı, hiç bu şekilde düşünmemiştim, yöneltilen bütün o abartı ve yalan dahi olsa sorulara Lola Mendler olarak değil de kendi açımdan düşünerek öfkelenmiştim.
Ve eğer o koltukta Lola olsaydı, eminim yalan dahi olsa sorulan bütün o aptal sorulara gülümseyerek keyifle cevap verirdi.
Çünkü o, o Zayn'i gerçekten seviyordu,
"Sandalyeyi mi beğenmedin?" dediğini duyunca boş gözlerle ona baktım, daha sonra önüme baktığımda masanın ortasında öylece dikildiğimi fark ettim,
"Eğer beğenmediysen, başka bir-"
"Hayır burası iyi, teşekkür ederim." diyerek hızla oturdum.
Ona daha fazla sorun olmak istemiyordum.
"Hoşgeldiniz efendim." diyerek önümüze menüleri bırakan garsona bakınca bir önceki yemeğimizi anımsadım,
"Bende." diye mırıldandığında tam ona bunu nasıl bildiğini soracaktım ki,
"Edward Cullen değilim, sadece zaman zaman sesli düşünüyorsun Rose." dediğinde dudaklarım şaşkınlıktan aralandı,
"Neden o gece tahmin etmenin kolay-"
"Çünkü senden önce her yanıt verdiğimde suratında oluşan o şaşkın ifaden beni eğlendiriyordu." dediğinde ona ters bir bakış attım,
"Ah çok naziksin!" dedim agresif bir şekilde.
Sırıtarak menüyü eline aldı, alt dudağını dişlerinin arasına alarak menüye baktı.
Çok değişken bir ruh hali vardı, 10 dakika önce kapının önünde kavga ediyorduk, fakat şimdi oldukça keyifli bir şekilde yiyeceği yemeği seçiyordu,
"Tatlı olarak ne alırsın?" dediğinde ona anlamayarak baktım, fakat bana bakmayarak menüye bakmaya devam etti,
"Yemek olarak beni yemeye karar verdiğine göre, üstüne bir tatlı yersin diye düşündüm." dedi alayla,
utanarak bakışlarımı kaçırdım,
"Menüde de lezzetli yiyecekler var." diyerek dalga geçmeye devam etti,
"Beni kızdırmak hoşuna mı gidiyor?" dedim gerilerek, resmen utanayım diye uğraşıyordu,
"Yemeğini seç Rose." dedi cevap vermeye tenezzül etmeden.

Safe And Sound | ZM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin