Eren Levi'ı evde aramayı bırakalı bir dakika oldu.
Eren notu bulalı bir dakika on yedi saniye oldu.
Ve şimdi de telefon çalıyor.
Eren mutfaktan gelen telefon sesini duyduğunda hayatının en kısa ve hızlı koşusunu gerçekleştirdi. Kim olduğuna bakmadan telefonu açtı.
"Levi! Lanet olsun neredesin aptal!"
Ama karşısında Mikasa'nın ağlayan sesi vardı.
"E-Eren?"
Eren bir süre tepki veremedi, hatta bugda kaldı. Daha sonra arayan kişinin ismini yazan yere baktı.
Levi
"Mikasa? Şey... Levi'ın telefonu neden sende?" Eren korkmaya başlamıştı.
Aslında Eren Levi'ın telefonunu Mikasa açsa korkmazdı. Çünkü Levi ve Mikasa yakın arkadaştılar. Ama...
Buzdolabı.
Buzdolabındaki kâğıt.
Ve ağlayan Mikasa.
"Levi Eren... O... Berbat halde."
"Ne?! Nerdesiniz Mikasa hemen söyle şunu!!!"
"G-garnizonun karşısındaki hastanedeyiz Eren. Çabuk gel. Yalvarırım."
Eren kendini bir dakika içinde arabada buldu.
***
Mikasa telefonu kapattı ve gözlerini sildi. Yine de ağlıyordu. Eren'e ihanet ettiği için kendini öldürmeyi bile istiyordu.
"Söyledim. Al. Mutlu musun?! Şimdi rahat bırak beni ve defol git!!!"
Arkasındaki adam gülümsedi. Sigarasını söndürdü. Mikasa'ya yaklaştı. Mikasa geri çekildi ama duvara yaslandığında kaçış yolu kalmamıştı. Adam ona iyice yaklaştı. Aralarında birkaç santimlik bir mesafe kalmıştı. Adam sadistliğin sesiyle konuştu.
"Aferin Mikasa."
"Uza... Uzak dur benden." Mikasa korkudan titriyordu.
Adam güldü. Dudakları Mikasa'nın boynuna değdi.
"Sihirli kelime neydi Mikasa?"
"Geri çekil... Lütfen."
Adam bir süre bekledi. Sonra geri çekildi.
"Pekala. Zaten... Süremiz doldu. Eren çoktan yola çıkmıştır. *kötü adam gülüşü* onu karşılamak için sabırsızlanıyorum.
***
Garnizon'a giden tek bir yol vardı. O da bu saatte ıssız,tenha ve karanlık olurdu. Yoldaysa hiç sokak lambası yoktu.
Ama Eren o yolu saatte 120 ile gidiyordu.
Farlar bozulmak üzere olduğunu haykırırcasına titriyordu. Benzin göstergesiyse dibe vurmak üzereydi.
Ama Eren bunları daha sonra da halledebilirdi.
Radyoda Shinedown - What a Shame (medyada var) çalıyordu. Levi bu şarkıyı severdi, Eren Levi'ın şarkıyı mırıldanmasını anımsadı.
Hızı 130'a çıkardı. Onu kaybedemezdi.
***
Adam ağzında sigarayla bekliyordu.
Külü silkeledi, telefondaki ses konuştu.
"Jean, hazırlan. Jaeger'ın gelmesine 500 metre kaldı."
Jean sigarayı söndürüp camdan aşağı attı.
"Anladım leydim."
"Leydim?"
"Ah, afedersiniz. Titan-sama."
"Güzel. Unutma, bunu hallet. Karşılığında Mikasa senin. Sonsuza kadar."
"Anladım."
"Sahi Jean, onu Eren'le konuşması için ikna etmen harikuladeydi. Beni heyecanlandırdın."
Jean gülümsedi.
"Teşekkürler Titan-sama."
***
Eren arabayı deli gibi sürdüğüne kanaat getirdiğinde siyah bir jeepe 130luk hızla çarpmak üzereydi.
Frene asıldığındaysa artık çok geçti.
Kafası direksiyona çarptı.
Her şey karardı.
Levi o siyah jeepin içinde bağlıydı ama Eren bunu asla göremedi.
Çünkü ikisi için de artık çok geç olma ihtimali vardı.
Siren sesleri oraya yaklaştı.
Eren gözlerini tekrar açtığında beyaz bir odadaydı
Heloooo! Biliyorum bu bölüm çok kısa oldu. Pls dont kill me. Ama bana sorarsanız heyecanlı oldu. Neyse, medyadaki şarkı güzel. Bence dinleyin jskfkskf
Onun dışında klişe bir şekilde diyorum ki...
Fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın! Kendinize iyi bakın. Byees!!!
Ve evet yine hikayeyi heyecanlı yerde kesiyorum jsjfkskckd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Ait {Ereri/Riren}
Fanfiction#snk-> 14. (17.02.2019) Hayran Kurgu İçinde #334 (12.12.2016) Eren Jaeger ailesinin trajik ölümünden sonra yıllarca sağda solda süründü. Neden mi? İntikam arıyordu. Babası Eren ve üvey kardeşi Mikasa'yı çocukken terketmişti. Annesiyse yıll...