1. İlk Temas

7.6K 333 130
                                    

Not: BURAYI ATLAMAYIN. öhöm öhöm. Öncelikle açıklama kısmını tamamen okumanızı tercih ederim. Çünkü konu genel olarak orada özet geçildi. Yoksa bu bölümde konuyu net olarak anlamayabilirsiniz. İyi okumalar ^^
O... Sıra dışı biriydi. Nabzınızın anında hızlanmasını sağlayan. Bir bakışıyla ruhunuzun en ince detayını bile görebilen. Ve... Onu istiyordu. Her şeyden daha çok.
Ama her şeyin bir başlangıcı vardır.
Eren Jaeger sabah kalkar kalkmaz daha elini yüzünü bile yıkamadan evin bahçesindeki posta kutusunu kontrol etti.
Bu sefer mektup yoktu.
Dert etmedi. Sonuçta gün daha yeni başlıyordu.
Geri içeri girdi.
Sahi, kimdi bu Eren Jaeger?
Kendisi Lejyon Holding'in üst düzey çalışanlarından. Erwin Smith'in asistanı. Üvey kız kardeşi Mikasa Ackerman ve çocukluk arkadaşı Armin Arlert ile birlikte yaşayan birisi.
Bu günlük hayatta bildiğimiz Eren. Peki daha derinde ne var?
Yemyeşil gözlerindeki bakışların ardında kana susamış, intikam isteyen bir kurt var.
Neden mi? Annesi o daha çok küçük yaştayken öldürüldü.
Öldürüldü.
Kendine Titan olarak hitap eden biri tarafından.
Eren'in her şeyini alan kişi.
Evet, Eren intikam istiyordu.
Titan'dan ve çetesinden ne olursa olsun intikam alacaktı.

Eren merdivenlerden çıkıp geri uyumak için odasına giderken burnuna yemek kokusu geldi. Koridorun sonundaki mutfağa çaktırmadan bir bakış atınca Mikasa'yı ocağın başında gördü.
"Uyanmışsın?" dedi Mikasa gülümseyerek.
"Mektuplara baktım da."
"Tahmin ettim. Armin'i uyandırır mısın? Kahvaltıyı hazırladım da." dedi saçını kulağının arkasına atarak.
Ben de Armin'in odasına girdim.
"Hey, Armin. Uyan!"
Armin biraz yatakta kıpırdandı.
"Armin, kalk. Kahvaltı hazır."
"Tamam." dedi gözlerini ovuşturup yatakta oturur pozisyona geçerek.
"Eren, şey... Müsaade edersen... Giyinmem gerek."
"Ha tamam." dedim bir süre yerimde sayıp odadan çıkarak.

Kahvaltıdan sonra Eren yorgun hissettiğinden dolayı odasına çekildi. Şanslıydı, o gün günlerden cumartesiydi. İşe gitmesi gerekmiyordu.
O bu fırsatı araştırma yapmaya çalışarak değerlendirdi.
Her zaman yaptığı gibi her hafta gelen mektupları sıraya dizdi. (Bunlar az önce bahsettiğimiz, Titan'dan gelen mektuplardı). Daha sonra her birini tekrar okudu. Aslında amacı bir ip ucu bulmaktı ama okudukça sinirleniyordu. Öfke ise onun doğru düzgün düşünmesini engelliyordu.
Böylece araştırma seansı Eren'in sinirlenip mektupları koyduğu kutuyu odanın öbür ucuna fırlatmasıyla sonlandı.
Daha sonraysa yatağına yattı. Dün gece o kadar çok kabus görmüştü ki uyuyamamıştı. Belki şimdi... Güneş varken kabus görmezdi?
Kısa bir süre sonra göz kapakları ağırlaştı ve uykuya yenildi.
Saatler sonra uyanmasını sağlayan şey Armin'in panik ve heyecan karışımı bir duyguyla yatağında onu sarsmasıydı.
"Eren! Eren! Kalksana!"
Eren zorlukla gözlerini açtı.
"Ne var Armin?" dedi gözlerini ovuştururken.
"Mektup. Geldi."
Işık hızıyla yataktan kalktı.
"Ne!? Nerde?"
Armin zarfı ona uzattı. Eren zarfı sanki içindebcbir bomba çıkacakmış gibi temkinli bir şekilde açtı. İçindeki kağıdı çıkardı ve yazılı olan adrese baktı. Ve saate.

Terk edilmiş deponun yanındaki gece klubü. Saat 21.40. Sakın gecikme ;) Bu arada, tek başına gel
-Titan
"Ne?" dedi Eren, zarfı yatağın yanındaki sehpaya bırakırken.
"Eren... Şey, oraya gidecek misin?
"Eh, başka çarem yok."
"Emin misin? Tek başına olacaksın."
"Rahat ol Armin, sıkıntı olmaz. Beni öldürmek istese önceden yapardı."

-Saat 21.25-

Eren arabayı sürerken Armin'e söylediklerini düşünüyordu.
Beni öldürmek istese önceden yapardı.
Sahi, diye düşündü Eren, beni öldürmek için onlarca fırsatı var. Ve... İstediği şey sadece intikam mıydı? Eğer öyle olsa sadece annemi öldürmek yeterli olurdu. Neden oyuna devam ediyor? Siktir. Hastalıklı piç herif.
Saat 21.38'de varması gereken yerdeydi.
Gece klubü gürültülüydü. Ama Eren buna alışıktı. Sonuçta insanlar buraya kafa dağıtmak için geliyordu. Sessiz bir yer olamazdı.
Kendine bir viski söyledi. İçkisini alıp bir köşeye oturdu ve bir işaret beklemeye başladı.
İşaret gecikmedi.
"Zamanında geldin demek?"
Eren yanına izin istemeden oturan adama baktı. Çok uzun değildi. Hatta kısa bile sayılabilirdi ama yapılı vücudu ve donuk, laciverte yakın koyu mavi gözleri bunu örtbas ediyordu.
"Titan sen misin?"
"Tch. Aptal. Patron kendisi gelemez."
"Ne?"
Adam ayağa kalktı. "Yürü."
"N-nereye?"
"Dışarı. Burada kendi sesimi bile zor duyuyorum."
Gece klubünün arka tarafına, terk edilmiş depoya bakan bir yere gittiler.
"Sen... Kimsin?"
"Levi." dedi adam umursamaz bir tavırla.
"Peki ben neden buraya çağırıldım?"
Levi hiç hoş olmayan, hatta belki sadist olarak yorumlanabilecek şekilde sırıttı.
"Titan sana bir mesaj iletmemi istedi."
"Dinliyorum."
Eren'in dinliyorum derken beklediği şey aniden Levi'ın onu çekip kendine yaklaştırması değildi. Hele boynuna bir iğne saplaması? Hiç sanmıyorum.
Veya onu tutkulu bir şekilde öpmesi.
Ama Eren iğne yüzünden bayılmıştı bile.

Eveeet ilk bölüm buraya kadardı ^.^ okuduğunuz için teşekkür ederim. Lütfen hikayeyi beğendiyseniz vote atmayı veya fikir belirtmek için yorum yazmayı unutmayın. Yeni bölümde smut olacak. Beklemede kalın xd

Bana Ait {Ereri/Riren}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin