16. Boşluk

1.3K 90 62
                                    

Levi geceyi mezarlıkta geçirmeye hazırlıklıydı.

Levi mezarlıkta başına bir şey gelmesine de hazırlıklıydı.

Beklemediği tek şey Mikasa'nın aniden bir gölgeden fırlamasıydı.

Bilin bakalım ne oldu?

"Levi."

Levi refleks olarak hızla arkasını döndü. Bu arada yanlışlıkla elindeki kırmızı termosu yere düşürdü. Yine de kendini hızlı toparladı ve dimdik Mikasa'nın gözlerinin içine baktı.

"Mikasa?"

"Konuşmamız gerek."

"Burada olacağımı nereden biliyordun?"

"Titan hakkında konuşmalıyız Levi. Fazla zamanım yok."

Levi sustu ve Mikasa'nın konuşmasını bekledi.

"Titan sandığından daha güçlü. Biliyorsun değil mi?"

Mikasa Erwin'in mezarına baktı. Yaklaştı, etrafında döndü, soğuk taşı okşadı.

"Yanlış anlama Levi, benim derdim seninle falan değil. Aslında... Ne diyebilirim ki sana asıl gayemi göstermek için?"

Mikasa bir tekmeyle mezar taşının saplandığı toprakta eğik durmasına sebep oldu.

"Mikasa ne halt ettiğini-"

"Dinle. Daha bitirmedim."

İkisi bir süre buz gibi bakışlarla birbirlerine baktılar. Sonra Mikasa devam etti.

"Levi. Armin gözünün önünde Eren'i öptüğünde ne hissettin? Çaresizlik, kıskançlık, öfke, kin?"

"Nereye varmaya çalışıyorsun?"

"Körsünüz siz. Kendinizi öldürtecek kadar aptalsınız. Anlamıyor musun Levi?"

Mikasa aniden Levi'ı kollarından tutup sarsmaya başladı. Levi geri çekilmek için hamle bile yapamadı. Mikasa'nın gözlerinde hiç böyle bir bakış görmemişti.

Korku, boşluk, dehşet.

Bu Levi'ın bildiği Mikasa değildi. Adeta...

Beyni yıkanmıştı.

Mikasa panik içinde sesi titreyerek ve Levi'ı sarsarak kontrolsüzce konuşmaya başladı

"Beni dinle Levi uzak dur ondan. Eren'imden uzak dur. Lanet olası. Anlamıyorsunuz Levi o düşman değil Titan düşman değil! O denge, o adalet! O bizim ruhumuzdaki boşluğun mirasçısı Levi ona karşı gelemezsin! Ne olursun onu da..."

Mikasa Levi'ı bıraktı. Hüngür hüngür ağlamaya başladı.

"Levi ne olursun kendi garezin için... Kendin için Eren'i öldürtme Levi. Lütfen böyle birşey yapma."

Levi hala şokta sayılırdı ama Mikasa'yı sakinleştirmesi gerektiğini bilecek kadar aklı selimdi.
Mikasa'yı kolundan tuttu ve kendine çevirdi.

"Mikasa. Ne sana, ne de Eren'e. İkinize de hiçbir şey olmayacak. Güvendesin çünkü oyunun dışındasın. Sakın çembere girme. Böylece ben de Eren'i koruyabilirim. Titan'la asla ama asla görüşmeyi kabul bile etme. Ben Eren'i zaten korurum. Anladın mı?"

Mikasa gözlerini sildi. Ama bakışlarında hala o karanlık boşluk vardı.

Sinirden güldü.

"Levi. Anlamıyorsun. Ben yıllardır çemberdeydim."

----------

Eren'in yaptığı şahane hatalar listesi:

1-) Armin'in ölümüne izin vermek.

2-) Erwin'inkine de izin vermek.

3-) Yine Armin'in ölümü

4-) Ymir adlı bir kadına kapıyı açmak

Kadın nefes nefeseydi. Uzun boylu, koyu kahve kısa saçlarını ensesinde toplamış, yüzünde çiller olan biriydi. Soluklanmaya çalışırken konuşmaya başladı.

"E-Eren Jaeger siz misiniz?"

Eren tereddütle geri çekildi. İsterseniz tecrübe deyin, ama Eren bu konuşmanın pek de iyi biteceğini sanmıyordu.

"Siz kimsiniz? Bekle. Onun elemanlarından mısın?"

Eren refleks olarak ellerini yumruk yaptı.

Kadın ne olduğunu anlamaz bir şekilde Eren'e baktı.

"N-ne? Bakın. Benim adım Ymir. Christa'nın üvey ablasıyım. Lütfen yardım edin. O-ona..."

Ymir aniden titreyip ağlamaya başladı. Elleriyle yüzünü örttü.

Eren kadının masum olduğuna o an inandı.

"Şey.. Tamam. Nerde o? Elimden geleni yaparım."

"Arabada. Şey... Bu civarlarda alkol alıyorduk ve aniden fenalaştı. Hastaneye götürmemizi reddetti. Sizden yardım istememizi istedi. Lütfen Jaeger-san onu da kaybedemem ailemden kalan tek kişi o!"

Ailemden kalan tek kişi o.

Eren anında yumuşadı. Ymir'i anlıyordu. Bir an Christa'nın yerine Mikasa'yı koydu ve içi buruldu.

"Neye ihtiyacımız var Ymir?"

"Kolunda bir kesik var ve hala baygın. Sargı bezi kolonya falan var mı?"

Eren rahatlıkla Ymir'in kendisini soğukkanlı davranmaya zorladığını gördü. Panik yapmamaya çalışıyordu ama endişeden ölecekti.

Eren işlerin ciddi olduğuna emin oldu.

"Tamam. Burada bekle. İlk yardım çantası var. Alıp geliyorum."

Bir dakika sonra merdivenlerden aşağı koşarak iniyorlardı. Apartmandan çıkınca Eren ona bir şekilde tanıdık gelen siyah, geniş bir jeep gördü.

Arabanın dışında yüz hatları bir atı andıran kahve rengi saçlı, Eren'e yine tanıdık gelen bir adam gördü.

"Jean! Christa nasıl?"

Jean endişeyle arabanın arka kapısını açtı.

"İçerde. Uyanık ama sersemliyor."

Eren'e döndü.

"Ne olur ona yardım edin. O... çok önemli benim için."

Eren yardım heyecanıyla arka koltuğa atladı.

Christa'yı uyanık ve sapasağlam görmek de herkesin tahmin edebileceği gibi onu şaşırttı.

"Christa?"

Ymir ve At (Eren aniden adamın adının Jean olduğunu hatırladı) Eren'i arka koltuğa yaslayıp bağladığında Eren daha yeni uyanmıştı.

"Pekala Jaeger. Benim kızıma tehdit mesajı atmışsın. Eh, görebileceğin en tehlikeli kız arkadaş benimdir."

Eren boynuna enjekte edilen bir iğneyle sersemledi ve duyuları köreldi. Ama Ymir'in telefon konuşmasını duyacak kadar vakti oldu.

"Mikasa. Levi'ı yeterince oyaladın. Dönebilirsin. Evet, hafızasını toptan sileceğiz."

Bana Ait {Ereri/Riren}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin