18. Kabus

1.1K 89 27
                                    

"Titan! O nerde?! Eren'im depodaydı hani!?!"

Titan bir yandan saçlarını tararken aynadan Mikasa'ya baktı.

"Mikasa. Odama böyle dalmamalısın."

"Başlatma odana! Eren'im yok!!!"

Titan derin bir nefes aldı. Mikasa neden hala buradaydı? Eren'in hafızası silindikten sonra bir halta yaradığı yoktu zaten. En sonunda kararını verdi.

"Ymir!!!"

Ymir birkaç saniye sonra odaya girdi.

"Efendim?"

"Şunu götür. Kafese at gitsin. Sonra da bana Hanji'yi çağır."

"Pekala."

Ymir Mikasa'yı tuttuğu gibi odadan çıkarmaya çalıştı ama Mikasa hala sinir krizi geçiriyordu. Bu yüzden de gürültüyü bastırmak için tabancasının tersini Mikasa'nın kafasına indirdi. Bayılınca da odadan sürükleyerek götürdü.

Yaklaşık yarım saat sonra Hanji ve Titan odada yalnızdı.

Hanji iblis gibi sırıtıp gözlüklerini sildi.

"Bir şey mi istemiştin tatlım?"

Titan tepki vermedi. Sadece kısık sesle şunları söyledi.

"Eren. Levi'ı o öldürecek."

******

Eren sabah saat 4.37'de yataktan ter içinde hızlı hızlı nefes alarak kalktı.

Bok gibi bir kabus görmüştü.

Evet. İçinde Levi vardı. Ve... Eren bir tabanca tutuyordu. Her yer kırmızıydı ve Levi yerde kıpırdamadan yatıyordu. Kanlar içinde.

Uyandığında etrafa bakındı. Sıcak yatağında olduğunu anlayıp rahatladı ve mutfaktan bir bardak su almak için ayağa kalktı.

Koridorda ilerlerken salondan gelen tanıdık bir ses ona fısıldadı.

"Eren?"

Eren kapıdan içeri baktığında koltuğa yatmış laptoptan birşeyler kurcalayan Levi'ı gördü.

"Levi-san, uyanık mıydınız?"

Levi başını salladı onaylamak için.

"Hıı hı. Sen bu saatte uyanmazdın. Ne oldu?"

"Aa... Şey... Aslında biraz ani uyandım da. Şeyden dolayı..."

"Kabus?"

Eren yere baktı.

"Evet. Kabus gördüm."

Levi derin bir nefes aldı.

"Gelsene. Bu halde uyuyamazsın. Bari film falan izleyelim."

Eren sessizce "Tamam." deyip Levi'ın yanına oturdu. Eski alışkanlıklarla ona sokuldu ama sonra fazla yakın durduğunu farkedip biraz geri çekildi.

"Eren. Rahat ol. Biraz daha uzaklaşırsan ekranı göremezsin hem."

Eren Levi'a biraz daha yaklaştı. Çekinerek başını omzuna yasladı. Ama sonra rahat hissetti. Doğru olan şeyi yaptığını düşündü.

Levi'ın gülümsemesini gördüğündeyse,buna emin oldu.

***
Hanji Titan'ın odasından çıktı. Jean'i aradı.

"At kafası."

"Ne oldu?"

"Eren'in Levi'ı öldürmesini sağlıyoruz."

"Siktir oradan."

"Ciddiyim."

"Titan için mi bu? Sen Levi'ı öldürtmezsin kolayca."

"Evet. Rahat ol. Ödemesini yaptı. İş bitince senin kısmını veririm."

"Bi dakika ya. Titan sana birini öldürtecek. Sana. S-A-N-A. Bunun için ne kadar ödedi?"

Hanji güldü.

"Nakitten daha fazlasını aldım. Rahat ol. Sen sadece sana düşeni yap."

"Neymiş bana düşen peki?"

"Eren'le konuşacaksın. Ben Levi'ın şüphelenmemesini sağlarım. Gerisi sende."

"Yarın mı başlıyoruz?"

"Evet."

***(Ertesi gün)

Levi uyuyakaldığı koltuktan cebindeki telefonun titreşimiyle uyandı.

"Ne var Hanji."

"Güünaaaydıııın!"

Levi derin bir nefes aldı.

"Dinliyorum."

"Evet, anlatıyorum ben de. Bildiğin gibi Eren hala Lejyon Holding'in patronu ama hiçbir şey hatırlamıyor."

Levi dişlerini gıcırdattı.

"Evet. Yaraya tuz bastığın için sağol. Şimdi kapatıyorum."

"Sakın kapatma!!! Her neyse. Bizim Jean'i hatırlar mısın?"

"Titan'ın adamı olan mı?"

"Hayır, Titan onu terkedeli baya oldu. Neyse, kendisi Eren'e ufak bir özet geçecek iş hakkında. Bilirsin, şirket batarsa hepimiz Titan'ın kölesi oluruz. Bu yüzden Eren'i saat 14.30 gibi şu yeni açılan alışveriş merkezinin oradaki kafeye bırakır mısın?"

"Jean'e güvenmiyorum."

"Ben de orada olacağım Levi. Bilirsin. Ben sana güveniyorum. Ya sen bana güveniyor musun?"

Levi bir süre düşündü. En sonunda zoraki bir cevap verdi.

"Peki tamam. Ama üzerinde en ufak bir çizik olursa seni gebertirim Zoe"

Hanji güldü.

"Anlaştık."

Saat 14.30

Eren kendini iki kişinin olduğu masaya otururken buldu.

"Şey... Hanji ve Jean sizsiniz değil mi?"

Hanji gülümsedi.

"Evet. Ben Hanji. Bu da Jean. Sen bizi hatırlamasan da yakın arkadaşın sayılırım. Neyse. Konuya girelim. Olur mu?"

"T-tamam Hanji-san."

O sırada Hanji'nin telefonu çaldı.

"Tüh,buna bakmam gerek. Jean, sen konuşmayı yaparsın değil mi?"

"Elbette, neden olmasın?"

"Güzel. Üzgünüm Eren, önemli bir arama bu. Seni Jean'le bırakıyorum."

Hanji gözden uzaklaştı.

Jean Hanji gider gitmez telefonda açık olan aramayı kapadı. Arama ekranında 'Hanji' yazıyordu.

Yani Hanji'yi Jean aradı? Çok mantıksız. Diye düşündü Eren. Ama Jean'in düşmanımsı bakışları daha huzursuz ediciydi.

"Pekala Jaeger. Senle iş konuşmak yerine sana düşmanının kim olduğunu kanıtlayacağım ve sen de onu yok edeceksin."

Bana Ait {Ereri/Riren}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin