YENI BIR HIKAYE ILE KARŞINIZDAYIM MILLET UMARIM BUNUDA BEĞENIRSINIZ. ILK BÖLÜM VE BENIM İÇİN ÖNEMLI YORUM VE VOTELERINIZI BEKLIYORUM :))
Elinize gecen bir davetiye... Hayatınızı ne kadar değiştirebilir? Yaptığınız hataları telafi etmek için doğru zaman mıdır? Ani bir karar değişikliğiyle hayatınızı mahvedebilir ya da muhteşem bir yaşama imza atabilirsiniz. Ben ne yaptım mı? Bilmiyorum. Bir yola girdim, korkak ama güçlü adımlarla ilerliyorum.
PART-1
Elimdeki davetiyeyle kalakalmıştım. Bunu yapmamalıydı. Ben ona deli gibi aşıkken o bana deli gibi aşıkken birbirimize bunu yapmamalıydık. Yanlış anlaşılma kurbanıydım ben bana güvenmeliydi. Ben onun her dediğine inanırken ondanda aynısı beklerdim. Benden ayrıldıktan tam 3 hafta sonra düğün davetiyesini görmek hayal kırıklığına uğratmıştı beni. Telefonlarıma çıkmıyordu evine gittiğimde kapıyı dahi açmıyordu. Bir gece kapısında sabahlamıştım ama umurunda olmamıştı. Beni dinlemiyordu dinlese belki bana hak verebilirdi ama o dostu dediği şerefsize güvenmeyi tercih etmiş 4 yıllık ilişkimizi çöpe atmıştı. Ama ben pes etmiş miydim hayır! Onu bırakmaya hiç niyetim yok başkasının kocasıda olsa o benim.
Kadının adına baktım. Şavasacağım insanı bilmem gerekiyordu. GÜLŞAH ACAR! Bilgisayarımı kaptığım gibi Google a aratmaya başladım. Acarlar holdingin hissedarı. İşim zor gözüküyordu ama çabalamalıydım. Harun Acar! İşte bu.!...
Holding'i arayıp zar zor bir görüşme ayarlamıştım Harun denen adamla. Ne konuşacağımı ne yapacağımı bilmiyordum ama tek bildiğim bu adamı bir şekilde kendime bağlamamdı. Siyah mini bir etek üzerine putta rengi satrn gömleğimi giymiştim. Saçlarıma bozuk bir maşa yapıp makyajımı da hallettikten sonra hazırdım. Uzun neredeyse belime kadar inen sapsarı saçlarım vardı. Gözlerim ise masmaviydi. her kıyafete göre değişirdi bazen gri bazen yeşile dönük bir renk. Boy aynasında kendime baktım ve trenckotumu alıp çıktım evden.
Şirketin önüne geldiğimde hala adamla ne konuşacağımı bilmiyordum. Ne bok yemeye çalışıyordum tanrı aşkına. Burdan geri dönmem gerekiyor vazgeçmem gerekiyor biliyorum ama Mert için yapıcam. Sırf onunla olabilmek için katlanacağım herşeye gerekirse gururumu bile hiçe sayacağım!
"Buyrun efendim"
"Harun beyle toplantım vardı" dedim titrek sesimle.
Telefonu kulağına götürüp birşeyler dedi ama anlamamıştım.
"İçeri girebilirsiniz" dediğinde yavaşça odaya süzüldüm. Harun kafasını dosyalara gömmüş yüzüme bakmamıştı. İşkolik gibiydi sanırım. Kafasını hafifçe kaldırdığında gözleri beni baştan aşağı süzdü ve onaylarcasına bi gülümseme yerleştirdi suratına.
"Buyrun oturun. Eda hanımdı değil mi?"
"Evet Harun bey " dedim masum sesimle. Aklımdan binbir düşünce geçtiğini inkar edemezdim.
"Birşey içer misiniz ne ikram edeyim size" tanrım! Bu kadar kibar olmamalısın.
"Kahve alabilirim"
Telefonla sekreterine 2 kahve istediğini söyleyip kapatmıştı.
"Harun bey asıl konuya gelirsek ben sizden bana destek olmanızı istiyorum bu nedenle rahatsız ettim sizi" dedim yavaşça.
"Ne gibi bir yardım?"
"Ben bir kafe işletmek işletmek istiyorum ancak maddi durumum buna pek yeterli deği sizin bu tarz yatırımlarınız olduğunu duydum ve yardım edebileceğinizi düşündüm"
Kahvelerimiz geldiğinde sohbetimiz bölünmüştü. Ben bu adamım bu kadar güler yüzlü olabileceğini düşünmemiştim.
"Size neden yardım edeyim" ups bu beklemediğim bir şeydi.