Aniden gelen fikirle
"Harun bey şey ben sizi rahatsız etmiyim odama çıksam olur mu?" Dedim cevabından korkarak.
"Tabi çıkabilirsin eda üst katta sağda ki ikinci kapı senin odan"
"Teşekkürler" diyerek hızlı adımlarla yuları çıkmıştım. Merti çok özlemiştim onu görmek ona dokunmak istiyordum ama yapamazdım. O benden bu denli nefret ederken olmazdı. Sesine bile özlem doluydum. Yakalanma korkumdan kendimi odama kilitleyip geniş yatağıma uzandım. Bir saniye tek bir saniye onu görebilsem. Gözlerinin içine bakabilsem keşke. Keşke onun bana aşkla bakan gözlerini görebilsem. Onu o kadar seviyordum ki onun için hayatımdan vazgeçmiştim. Aşağıdan gelen sesleri umursamamaya çalışarak uyumaya çalıştım.
Ah lanet alarm. Ne diye çalıyorsun ki şimdi! Tanrım tanrım saat 8 Harun 9 da evden çıkacak ve ben hala kahvaltıyı hazırlamadım lanet olsun lanet olsun! Pijamalarımı değiştirmeden koşarak aşağıya indim. Öncelikle çay suyu koymuştum. Hemen kahvaltılıkları masaya çıkararak bir servis açtım. Hızla bir omlet yaptım ve masaya yerleştirdim. Saat 9 a 5 vardı ve hala uyandığına dair bir tepki alamamıştım. Kararsız kalmıştım acaba uyandırmalı mıydım? Sonuçta işe geç kalacak değil mi uyandırsam daha iyi olur. Evet eda hadi yapabilirsin. Ağır adımlarla üst kata çıktığımda kapısının önünde kalakalmıştım. Birşey der miydi acaba? Kızar mıydı bana? Aman salla dayanabilirsin eda hadi. Diyerek kapıyı tıklattım ama açan olmadı. Bir daha tekrar ettim ama hayır. Pes ederek kapıyı açıp içeri girdim. Yatakta mışıl mışıl uyuyordu. Çok masum çok saf. Uyuyorken daha belli oluyordu masumiyeti gerçi her haliyle masumdu gözümde. Yavaşça yanına yaklaşarak onu dürttüm.
"Harun bey?"
Tabiki uyanmadı. Tekrar daha sert biçimde dürttüm.
"Harun bey kalkın"
Sinirle gözlerini açtığında kızdığını anlamıştım.
"Sen. Ne. Yaptığını. Sanıyorsun!"
"Bbeen ssaddecee geeç kkalmayyın diyye" konuşamıyordum.
"Sanane! Geç kalıp kalmamamdan Sanane! Bak eda seninle arkadaş dost falan değilim bunu aklına sok sen benim çalışanımsın ve kesinlikle çalışanlarım gelip beni uyandırmaya cesaret edemezler.!"
"Ben öözürr dilerim. " dedim gözlerim dolarken. Hızla odadan çıkıp odama geçtim. Ne de olsa kahvaltısını hazırlamıştım. O evden çıkana kadar odadan çıkmasam iyi olacaktı.
Sıkılmaya başlamıştım artık. Kaç dakika olmuştu bilmiyorum ama evden tıkırtılara geliyordu hala. Belliki hala çıkmamıştı.
"Eda!" Diye bağırdığında hızla odamdan çıkıp yanına gittin.
"Efendim Harun bey"
"Kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır" dedim sessizce.
"Otur"
"Canım istemiyor teşekkür ederim. Izin verirseniz işlerimi halletmem gerekiyor."
"Otur ve yemek ye. Bugün işe gitmiyorum ve işe bugün değil yarın başlamanı istiyorum yani bügünde çalışanım değilsin. Şimdi oturup güzelce kahvaltını yapar mısın?"
"Peki" dedim sessizce. Oturdum ama canım yemek yemek istemiyordu.
"Yemeğini ye" diye sesini yükselttiğinde gözlerimin dolmasına engel olamadım. Eski günler beynime hücum ederken
"Ne olur bağırma baba"
"Ne?"
"Baba vurma ne olur yapma" dedim Ellerimle kulaklarımı kapatırken.
"Eda?"
"Baba annem birşey yapmadı vurma ona. Ona vurma baba ben suçluyum. Baba lütfen" dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Eda kendine gel" eller yüzümdeki ellere yöneldiğinde korkuyla geri çekildim.
"Vurma vurma canım yanıyo baba vurma"
"Eda benim Harun hadi bebeğim sakinleş bak benim""
"Eda hadi kendine gel bak geçti baban yok bak ben yanındayım Harun" dedi anlamlandıramadığım sesin sahibi vücudumu sardığında irkilmiştim.
"Sakin ol bebeğim benim Harun" dedi tekrardan.
"Harun" dedim fısıltıyla
"Evet canım benim sakin ol güvendesin yanımdasın"
Kendime geldiğimde istemeyerek kollarından sıyrıldım.
"Ben çok özür dilerim Harun bey. Bu anıma tanıklık etmenizi istemezdim. Ben üzgünüm bu işte çalışamayacağım. Özür dilerim" dedim
"Eda benden utanmana çekinmene gerek yok"
"Ben. Çalışamam. Hep aynı şeyleri yaşıyorum yapamıyorum Harun bey en ufak birşeyde yıkılıyorum. Çalışamam yapamam üzgünüm. "
"Tamam sakin ol sen. O zaman bundan sonra burada çalışmıyorsun. " bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim.
"Peki" dedi ve odama yöneldim. Eve daha eşyam gelmediği için kol çantamı alıp aşağıya indim.
"Sen nereye gittiğini sanıyorsun"
"Şey ben. Ben burda çalışmayacağım artık. O yüzden evime gideceğim"
"Evet artık burada çalışmıyorsun ama burda kalmaya devam edeceksin"
"Anlamıyorum" dedim zorlukla.
"Gel buraya " dediğinde yanına oturmuştum.
"Bak eda. Benim öyle çok dostum arkadaşım olmaz ben kimseye güvenmem. Bir kaç arkadaşım var tabiki ama şu koca evde yapayalnızım. Ve sende benimle aynı durumdasın kimsen yok. Gitme beraber burada yaşayabiliriz. "
"Ben bilmiyorum"
"Gidecek bir yerin var mı?"
"Hayır" dedim sıkıntıylw.
"O zaman konu kapanmıştır. Buradasın" dedi gülümseyerek.
Plan'ım tamda istediğim gibi ilerliyordu. peki ben neden kötü hissediyordum. Neden boktan bir çukura düşmüş ve hiç ışık göremiyordum...