I'm Here.

1.8K 148 125
                                    

Michael yaklaşık yarım saattir Luke'un uyumasını bekliyordu. Fakat Luke uyumak yerinde Michael'ın T-shirt'ü ile oynamakla meşguldü. "Luke, uyuman gerek, aşağıya inip Ashton ve Calum ile konuşmam gerekiyor." dediğinde Luke kafasını kaldırıp masumca Michael'a baktı. "Ama, uyuduğumda gideceksin. Gitmeni istemiyorum." dediğinde Michael kıkırdadı.

"Sadece 3 gün bebeğim. Sadece 3 gün olmayacağım. Hem yokluğumda Calum ve Ashton seninle birlikte kalacaklar. Merak etme gözünü kapatıp açıncaya kadar geleceğim." dediğinde Luke kafasını sallayıp Michael'ın göğsüne tekrardan yattı. (İçimden romantik şeyler yazmak gelmiyor Allah sizi kahretsin) (ne zaman geliyor ki 2016)

Michael, Luke'un saçını yavaş yavaş okşarken Luke kollarını Michael'ın beline dolamıştı. Luke iyice dalana kadar Michael, Luke'un saçlarıyla oynamaya devam etti.

Luke'u uyandırmadan kalkmak Michael için ölüm gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Luke'u uyandırmadan kalkmak Michael için ölüm gibiydi. Neyse ki Luke uyanmamıştı. Michael, merdivenlerden ikişer ikişer inerek mutfağa geçtiğinde Ashton'ın kahvesine dalıp gittiğini, Calum'ın ise Ashton'ın yüzüne dalıp gittiğini gördü.

Gülümseyerek mutfağa geldiğini belli etmek istercesine öksürdü. Ashton, Michael'a dönerken Calum, Ashton'a bakmaya devam ediyordu.

"Evet, nedir bizi buraya çağırma sebebin?" Ashton sakin bir tonla söylerken Michael nefesini sesli bir şekilde verip Ashton'ın yanına oturdu. "3 günlüğüne iş yemeği için Fransa'ya gitmem gerek. Babam ölmeden önce son kazığını bana atıp gitmiş. Biletim, gece 2 buçukta ve siz ikiniz burada kalacaksınız. Bakın, kalır mısınız demiyorum. Kalacaksınız. Birilerinin Luke'a göz kulak olması gerekiyor. Bu şanslı 2 kişi sizsiniz." Michael sevimli bir şekilde Ashton'a gülümserken, Calum ayağa kalktı.

"T-tamam, yani değil mi Ash?" Calum, sanki ayrılan onlar değilmiş gibi Ashton'a gülümsüyordu. Ashton ise Calum'a anlamsız baktı. "Ne o? Becerilmesi gerekilen bir hastam yok mu?" Calum'ın gözleri dolarken kalktığı yerine tekrardan oturdu. (Of bu çok kötü bir kazıkmış.. Calum başka birini bulamadın mı ya..)

Michael ise şaşkınlıkla Ashton'a bakıyordu. "Bu da ne sikim? Calum tam bir götsün! Cidden bu şerefsizliği yaptın mı? Cidden Ashton'ın hastasıyla mı yattın?" Michael sinirle gürlerken Calum'ın göz yaşı dolgun dudağına damladı. "B-ben bilmiyorum, b-böyle bir şey yaptığımı b-bile hatırlamıyorum. B-ben.. Ah Tanrım kafayı yiyeceğim. Sanki o gün, o gün beynimden silinmiş gibi." Calum konuşurken kaşlarını çatmış masada duran kahvesine odaklanmıştı.

Ashton ise Calum'ın yalanlarından bunalmış gözlerini devirip mutfaktan yavaşça çıktı. Michael, Ashton'ın peşinden gidip elinden tuttu. "Hey! Bekle seni aptal." Michael, Ashton'ı kendine doğru çevirirken Ashton'ın ellerini kendi ellerine kenetledi. "Ne durumda olduğunu tahmin edebiliyorum Ash. Fazla kırılgan olduğunu biliyorum. Ama, Calum'ı da bir dinlemen gerekmez mi? Yani uzman olan sensin ama bana hiç de yalan söylüyor gibi gelmedi." Michael, Ashton'a bakarken Ashton ise yere gözlerini sabitlemişti. (Allahım şu polyanna Michael... delirtçeksin beni çocuk adam)

Not Your Enemy ♠Muke♠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin