Michael dünya ile bağlantısını kesip Luke ve oynadığı minik esmer kıza odaklanırken yanından gelen sesle hafifçe ürperdi. "İlk defa güldüğünü görmek iyi bir şey değil mi?" Soru Ashton'a aitti. Michael kıkırdayarak Ashton'a baktı. "uzman olan sensin Irwin." dediğinde Ashton o dinlendirici kıkırtısını dünyaya bahşetti. (Yıl 2016 Ashton'a aşığım Yıl 2022 Ashton'a aşığım...)
Bu sırada Calum, Beryl'in gelen annesi ile konuşuyordu. Beryl, annesinin sesini duyduğunda kıkırdayarak elinde hayali çayını doldurmakta olduğu Luke'un pembe fincanını Luke'un üzerine fırlatarak annesine doğru koştu ve Luke'un gözündeki yaşların serbest kalmasına neden oldu.
Michael uzaktan olanları izlerken buna daha fazla dayanamadığını hissedip ayağa kalkacaktı ki, Ashton onu kolundan tutup oturttu. "Sadece biraz bekle, ona zaman ver." Ashton'ın sözleri doğrultusunda kafasını sallayıp karşısında masumca kırılmış kalbiyle duran Luke'a baktı. Luke ise karşısında annesine özlemle sarılmış minik kızın kahkahalarını dinliyordu. Kalbi biraz kırılmıştı. Ama kıskanmaması gerekiyordu. Çünkü o kız pembe fincanını Luke ile paylaşmış ve onunla oyun oynamıştı.
Luke ilk defa aklından çok fazla şey geçirip ağlamamıştı. Kimsenin görmemesini umarak hızla gözündeki minik damlaları sildi ve ayağa kalkıp sabah giydiği -Michael'ın odaya bıraktığı kıyafeti- düzeltti.
Etrafına bakındığında Michael'ın geldiğini ve o 5 basamaklı merdivende oturduğunu gördü. Yavaş adımlarla yanına giderken alt dudağını emiyordu.
Michael, ona doğru gelen Luke'u gördüğünde gülümsedi. Ayağa kalkmadı, Luke'un ne tepki vereceğini bilmiyordu. Bu sırada Calum, yanındaki Veli ile birlikte Michael ve Luke'un yanına ilerledi.
Luke bir adım gerilerken Michael bunu fark edip ayağa kalktı ve Luke'un yanına geçti. Luke bunu fark ettiğinde hiç tereddüt etmeden Michael'ın koluna ürkekçe sarıldı. Kafasını yere eğerken aklındaki tüm düşünceleri tek tek tartıyordu.
Acaba o küçük kıza zarar mı vermişti?
Yoksa üzmüş müydü?
Ona bağırmamış ya da kötü bir söz söylememişti.
O zaman neden annesiyle buraya geliyorlardı?
Yoksa pembe fincanını kullandığı için ona kızacak mıydı?
Umuyordu ki kızmazdı. Çünkü Luke pembe fincanı çok sevmişti. (Kafamı duvarlara vurmak istemem doğal mı??? Çünkü bu kadar masumluk sinirimi bozuyor bu çocuğun başına gelenler yüzünden 2016 ölümün elimden olacak)
Calum söze girerken Luke kafasındaki düşüncelerle boğulmamaya çalışıyordu. "Bayan Kalli, Beryl'in bahsettiği kocaman mavi gözleri olan çocuk, yani Luke." kıkırdayarak söylediğinde Beryl'in annesi Bayan Kalli, gülümseyerek elini Luke'a doğru nazikçe uzattı.
"Kızımı bu denli sevindirip gülümsetmeyi nasıl başardığını düşünüyordum. Nedeninin ne olduğu şimdi açıkça belli oluyor" Sıcak bir gülümseme yolladığında Luke yanaklarının kızardığını hissetti. Bu garip bir histi. Yavaşça Michael'ın koluna doğru sindi. Michael konuya girmesi gerektiğini fark ettiğinde boğazını nazikçe temizleyip karşısındaki güzel kadına döndü. (sıçayım yanında Luke var aq) Gülümseyip havada kalan elini yavaşça sıktı.
"Biraz utangaçtır kendisi. Bayan Kalli'ydi değil mi? Ben Michael." karşısındaki kadın adeta büyülenmişçesine Michael'a bakarken, Michael Luke'a iyilik yaptığını düşünüyordu.
Fakat Luke'un minik kalbini kırmaktan başka yaptığı bir şey yoktu.
Bunu kim mi görüyordu?
Tabii ki Ashton.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Your Enemy ♠Muke♠
FanfictionLuke, küçük yaştan itibaren babası ve ağabeyleri tarafından tecavüze uğramış, 11 yaşındayken dayanamayıp evden kaçan fakat, ona ilk başlarda iyi davranan sonradan 12 yaşından itibaren Luke'u satmaya başlayan bir kadının yanında işkence çekerek 16 ya...