Don't Tell Anyone

2.4K 203 206
                                    

Luke, titrekçe ağzındaki lokmayı gevelerken Michael'ın onu izlediğini hissediyor daha da kızarıyordu. Yemek yemeyi kesti ve tabağına gözlerini dikti. Sahiden Lucy denen kadın yemekleri yenmezse yemeyeni öldürüyor muydu? Michael ona şaka yaptığını söylemişti. Belki de korkmaması için öyle demişti.

O tatlı kadın bir katil miydi yani? Hoş, Shila da ilk başlarda ona tatlı bir kadın gibi gelmişti.

Aklına mahalle köşesinde bayılma nedeni geldiğinde gözünden bir damla tabağına damladı ve hıçkırdı. Shila'nın müşterisi sırf memnun kalmadığı için Shila, Luke'u 2 gün aralıksız dövdürtmüş ardından korumaları Luke'a tecavüz etmişti.

Ardından da bir köşeye atılmıştı. Kendini fazlasıyla kötü hissediyordu. Kirli ve günahkar.

Luke'un ağzından bir hıçkırık daha çıktığında Michael Luke'a bakmayı kesip konuşmaya başladı. "Bir problem mi var?" Merakla sorduğunda Luke kafasını hızla olumsuz yönde salladı. Michael anlam veremedi. Bir problem yoksa neden ağlıyordu? "Şu Shila denen kadın, kim o? Annen mi? Veya teyzen?" Michael tabağındaki püre ile oynarken Luke'a soru yöneltti. "O benim annem değil!" Diye birden çıkıştığı zaman Michael şaşkınlıkla Luke'a baktı. Luke sesini yükselttiğini fark edince kafasını eğdi. "Üzgünüm, lütfen affedin." Luke ağzından bu kelimeleri çıkartırken Michael denen adamın ona bir şey yapmaması için Tanrı'ya dua ediyordu.

Michael kafasını sallayarak önüne döndü. "Pekala, Shila kötü biri mi?" Michael tekrar bir soru yöneltirken Luke gözündeki yaşlara hakim olamıyordu. Kafasını sallarken Michael'a bakmamıştı. Bu sessizliğin içerisinde kapının sesi iki genci de yerinden sıçratmıştı. Michael sakince ayağa kalkıp kapıyı açmaya gitti.

Luke ise hıçkırıklarını sonlandırmaya çalıştı.

Eve gelen yakın dostları Ashton ve Calum'dı. Michael, onlara durumu telefonda anlatmıştı. Yani, kenar mahallenin birinde baygın bir çocuk bulduğunu söylemişti aslında. Ashton ve Calum, salona geçerken Michael, Luke'u salona götürmek için mutfağa geçti. Bu sırada Luke gözyaşlarını silmekle meşguldü. Michael'ı gördüğü zaman anında yüzünü yere eğdi ve ellerine bakmaya başladı. "Luke? Salona gelmek ister misin?" Nazikçe sorduğunda Luke tek kelime etmeden ayağa kalktı. Kendisine bu kadar nazik olan birine yanlış bir şey yapmak istemiyordu.

Michael'ı arkasından takip edip Kocaman olan salona girdi. 2 yetişkin erkek koltukta oturuyordu. Luke dehşete düşerken ağlamaya başladı. "L-lütfen, aynı a-anda olmaz l-lütfen y-yalvarırım a-aynı anda y-yapmayın l-lütfen." Luke hem ağlayıp hem yalvarıyordu. Yavaşça yere çöktü ve ağlamaya devam etti. (2016 yatacak yerin yok böyle bir şey yazdığın için ağlıycam şimdi)

Michael tam yanına gidecekken Ashton durdurdu. "Onunla yalnız konuşabilir miyim?" Derken yerde ağlayan Luke'dan gözlerini ayırmıyordu. Michael üzgünce kafasını salladı ve Calum'ı alıp mutfağa girdi. Ashton yavaşça koltuğun köşesine dayanırken Luke'a baktı. "Luke?" Sessizce söylerken Luke'un ağlamasını sonlandırmasını bekliyordu. Luke, yavaşça sakinleşirken kafasını korkak bir tavırla kaldırdı. Ashton hafifçe gülümsedi. Onu korkutmak istemiyordu.

Luke ise birazdan olacakları iyi bildiği için kendini tekrar öldürmek, yakmak istedi. Titrekçe ayağa kalkarken üzerinde büyük gelen kazağı çıkartmaya yeltendi. Ashton eliyle Luke'u durdurdu. "Amacım o değil. İstediğin bir yere otur lütfen." Ashton her zamanki gibi yumuşak olan sesiyle konuştu. Luke şaşkınca bakarken kafasını salladı.

Ashton'a mümkün olduğu kadar uzakta oturdu. "Ben Ashton, bir psikoloğum. Yanımda gördüğün kişi benim sevgilimdi. İsmi Calum. O da anaokulu öğretmeni. Yani senin düşündüğüm gibi insanlar değiliz. İstersen sana yardımcı olmak istiyorum. Ama istemezsen tek kelime etmem." Ashton sakin bir şekilde konuşurken Luke, sessizce dinliyordu. (YARDIMCI OLAMK İÇİN POLİSİ ARASANIZ?? NASI OLUR??)

Not Your Enemy ♠Muke♠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin