Ashton, sabahın ilk ışıkları ile aceleyle uyuya kaldıkları koltuktan kalkıp hızla Calum'ın olduğu ameliyathanenin önüne doğru koştu. Fakat ameliyathaneye başka bir hastanın alınmasıyla Ashton hızla danışmanın olduğu bölüme koştu.
"Dün gece Calum Hood, ameliyat olmuştu. Hangi odaya yerleşti acaba?" Ashton'ın nazik sorusu karşısında gülümseyen hemşire bilgisayarında bir kaç yere tıkladıktan sonra Ashton'a bakıp yumuşakça gülümsedi. "1618 numaralı oda sağdaki koridordan düz gidin sondaki 3 odadan birisi." Hemşire gülümseyerek işlerine geri dönerken Ashton telaşla kafasını sallayıp Calum'ı olduğu odaya doğru koştu.
İçeriye kontrolsüz daldığında gürültü yaptığı için pişman olarak yatakta sakince uyuyan Calum'a bakıp rahatça nefes verdi. Pencerenin önünde duran sandalyeyi hızla alıp Calum'ın yatağının ucuna koyup oturdu.
Onu rahatsız etmeden saçlarını okşarken Calum'ın sürekli sorduğu soruyu hatırlayınca gülümsedi.
'Yumuşak mı?'
Ashton bu düşünceyle kıkırdarken hafifçe doğrulup Calum'ın saçlarına minik bir öpücük kondurdu.
Bir daha Calum'dan ayrılmayı bırakın tuvalete giderken bile yanında götürecekti Calum'ı. Ashton, iç çekerek karşısında yatan mucizeyi izlerken zamanın nasıl geçtiğini çözemedi. Zira şuan güneş batmak üzereydi. Odaya giren hemşire sayesinde Calum'dan gözlerini ayırıp havaya bakma fırsatı bulduğunda anlamıştı.
Yavaşça sandalyeden kalkıp pencereden dışarıya, batmakta olan güneşe, baktı. Hemşireye gülümsedi. "Durumu nasıl? Sabahtan beri uyuyor, bir problem mi var?" Ashton'ın endişeli sorusu karşısında Hemşire kafasını hayır anlamında sallayarak Calum'ın üzerindeki örtüyü açıp karın boşluğunun olduğu yerdeki sargıyı gösterip gülümsedi.
"Kardeşin gayet iyi durumda. Onun karnına ceketini bastırarak iyi iş çıkarttın." Hemşire kızarırken Ashton'a bakıp gülümsedi.
"Ben onun sevgilisiyim seni salak hemşire." Calum'ın yorgun ve huysuz sesi Ashton'ın kulaklarına dolduğunda merakla hemşireyi es geçip Calum'ın önüne çöküp elini tuttu.
"Bebeğim? Nasıl hissediyorsun?" Ashton'ın meraklı sorusuyla Calum kaşlarını çatıp homurdandı. "Hemşireyle fingirdeşmeni izlemeden önce başımın ağrıdığını hissediyordum fakat fingirdeştiğini gördüğümde beynim patladı." Calum'ın kızgın ve yorgun sesi ile Ashton gülümseyerek Calum'ın alnına bir öpücük kondurdu.
"Onunla fingirdeşmiyordum. Neden sabahtan beri uyanmadığını soruyordum bebeğim." Ashton gülümseyerek söylerken Calum'ın saçlarıyla oynuyordu. Bu sırada Calum biraz düşündükten sonra tebessüm etti.
"Demek ki beni affetmen için bir manyak kadının gelip beni bıçaklaması gerekiyormuş." Calum'ın alayla söyledikleri karşısında Ashton ciddileşerek sandalyeye oturup iç çekti. "Bıçaklandığın için değil, kapı çalmadan önce aslında bakarsan seninle bu konu hakkında konuşmak istemiştim. Mia ile konuştuğumu söyleyecektim Cally. Bu sefer seni bir daha bırakmayacağımı söyleyip bir daha denemek istediğimi söyleyecektim." Ashton ilk defa Calum'dan gözlerini kaçırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Your Enemy ♠Muke♠
FanfictionLuke, küçük yaştan itibaren babası ve ağabeyleri tarafından tecavüze uğramış, 11 yaşındayken dayanamayıp evden kaçan fakat, ona ilk başlarda iyi davranan sonradan 12 yaşından itibaren Luke'u satmaya başlayan bir kadının yanında işkence çekerek 16 ya...