Amy
-Amy... Kulağım dibinde duyduğum ses kesinlikle alarm değildi. Ama kim olduğunuda çözememiştim.
-Efendim, dedim biraz sitem ve biraz uykulu olan sesimle. Sabah sabah kalkmak için ayrı bir çaba sarf ediyorlar mı acaba?
-Kalk artık öğlen oldu, diye biri kulağımın dibinde bağırınca korkudan sıçradım resmen.
-Noluyor ya sabah sabah, diye mırıldanıp gözlerimi açtım.
Ah bu ses annemden başka kim olabilir ki! Elleri belinde tipik anne modunda durmuş bana bakıyordu. Yataktan kalkmak istemesemde mecbur olduğumu biliyordum. Okul vardı çünkü. Tanrım bu dünyada okul kadar boş bir şey görmedim.
-Yarım saat içinde aşağıya gel, diyip odadan son hızla çıktı. Sabah uyuşukluğuyla 10 dakikamı yatakta geçirmiştim tabiki.
Askılı, mini, sade, şık ve kırmızı renkli bir elbise seçtim. Siyah topuklu bir ayakkabı giydim. Saçıma hafif doğal dalgalar yaptım. Rimel,göz kalemi,eyeliner ve parlatıcı sürdükten sonra aşağıya indim. Annem ve babam çoktan yemek yemeye başlamışlardı. Bende vaktim olduğundan yemek yiyip dışarı çıktım.
Okula geldiğimde herkes farklı yerlerde birbirleriyle özlem gideriyordu. Tabiki bunların başında yiyişen sevgiler alıyordu. Sınıf kapısını açıp içeri girdim.
-Seni çok özledim, diye boynuma atladı Emma. Onun bu haline gülmekle yetindim sadece. Sürekli böyle olduğundan pek de aldırış etmedim.
-Bende sizi özledim çocuklar, dedim. Emma'dan başka David ve Cris vardı. Emma ve David ise 6 aydır çıkıyorlar. Çıkmaya başladıktan sonra tam bir aşk böcüklerine benzediler. Kesinlikle birlikte oldukları zaman iğrençler.
Hep birlikte arka sıralara geçip oturduk. Ben Cris ile en arkaya geçerken David ve Emma bir önümüze geçti. Sınıfta hatta okulda bizi tanımayan yoktu. Kesinlikle okulun en çılgınlarıydık. Sınıfa yeni gelen öğrenciler gerçekten komiktiler. Hiçbir şey bilmiyorlar, kimseyi tanımıyorlar ve öyle saf saf duruyorlardı. Onların bu hallerine herkes gülüyordu tabi.
Gün neredeyse bitiyordu. Okulda ilk günden ders işleyen kesinlikle biyoloji hocamız vardı. Herkes o hocaya sinir oluyordu ve hocada tabiki bizim gruba. Hocaya yaptığımız şakalar sayesinde bizden soğuması zaten beklenen bir şeydi.
Dördümüz birlikte okuldan çıkıp kafeye gittik. Kapıdan içeri girer girmez "İyiki Doğdun" melodisini söylemeye başladılar. Ah! Aslında şaşırmamak lazımdı. Sonuçta unuttuğum tek doğum günüm değildi bu. Neredeyse tüm okul burdaydı. Melodiyi söylemeyi bıraktıklarında hepsine teker teker sarıldım. Cris bana sarıldığı sırada boynuma birşey taktı ve kulağıma yaklaşıp:
-Senden bir söz istiyorum Amy, bu kolyeyi asla boynundan çıkarmayacaksın, diye mırıldandı. Geri çekilince kolyenin ucunu alıp baktım. Melek figürü vardı. Ve gerçekten çok güzeldi. Tekrar ona sarılıp teşekkür ettim.
Büyükler bizleri yanlız bırakmak adına biraz durup gittiler. Onlar gidince daha hareketli şarkılar çalıp herkesi coşturmayı başarmışlardı. Slow bir şarkı çalınca Cris beni dansa kaldırdı. Herkes bize imalı gözlerle baksalar da o benim kardeşimdi. Böyle bir şey nasıl olabilirdi ki? Boşverip dans etmeye devam ettim. Parça bitince gidip yerime tekrar oturdum.
Bir süre çevredekileri gözlemledim. Telefonumdan titreşim sesi gelince elime alıp baktım. Tanımadığım bir numara vardı. Telefon elimde kalkıp lavobaya gittim. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
-Alo, dedim.
-Merhaba, Amy adında biriyle mi görüşüyorum?, diye saçma bir soru sorunca gözlerimi devirip onu onayladım. Ama söyleyecek kelimelerin benim hayatımı değiştireceğini düşünmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zor Görev ♥ [KISA SÜRELİĞİNE ASKIDA]
Teen FictionÜç genç kız, Onları bekleyen zor bir görev. Ve tek bir seçim... Aşk mı? Ölüm mü? Onlar bu zor görevi başarabilecekler mi? Peki siz olsanız hangisini seçerdiniz? Üç genç kızın başına gelenleri anlatan ve ilk hikaye olan zor görev sürprizlerle sizler...