ZG-Yeni İsabella ♥

263 45 25
                                    

MEDİA: İSABELLA (YENİ HALİ) 

Isabella

Şaka mıydı şimdi bu? Ne bu mektup? Saçma saçma Patron yazıları… Kesin dalga geçiyorlar. Aha-aha-aha, çok komik. Artık hangi gerzek yolladıysa zaten. Kafam allak bullaktı bir de bunlarla uğraşamazdım. Dünkü olaylardan sonra bir de başıma bu saçma sapan mektup çıktı. Lily beni dürttüğünde anca kendime geldim.

-Kim göndermiş? 

Kafamı önüme eğip saçlarımla oynamaya başladım. Lily’nin sorduğu soru üzerine hala mektubun elimde olduğunu fark ettim. Omuz silkip:

-Önemsiz biri. Galiba birileri oyun oynamak istiyor, dedim ve odama çıktım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde derin bir nefes alıp mektubu çöpe attım. Okula gidesim hiç olmasa da derslerimi aksatmaya başladım. Derslerimi aksatmamalı, okula gidip derslerime daha çok odaklanmalıydım. Her insanın bir kaçış yolu vardır. Kimisi müzik, hatta çoğu müzik, kimisi kitaplar… Benimkisi ise derslerimdi. Annem hep bana:

-Ne kadar çok çalışırsan, ileride o kadar rahat bir hayat yaşarsın, derdi. Bu yüzden aksattığım derslerime geri dönmeliydim. Eskisi gibi hayatıma devam etmeliydim. Ama yine de merak ettiğim onlarca konu vardı. Charlie’nin yaptığı yüzsüzlükler, Stephen’in dedikleri, Amy… Ama özellikle Charlie’i çok merak ediyordum. Rahatlamış mıdır? Dün eğlenmiş midir? Bakalım. Bugün sürtük neler yapacak?

Yüzümü yıkayıp dolabımın karşısına geçtim ve üstüme dar yeşil badi, altıma dar kot pantolon giydim. Sarı saçlarımı açık bıraktım ve yüzüme hafif bir makyaj yaptım. Sadece gözaltı morluklarımı kapatmak için. Merdivenlerden aşağı indiğimde Lily koltukta oturmuş beni bekliyordu. Beni görünce yerinden kalktı ve çantasını omzuna taktı.

-Kahvaltı yapacak moralim yoktu. Okulda ederiz. Dün Simon'dan ayrıldım zaten. Ahaha, fazla bile çıkmıştık.

Lily işte hayatın tadını böyle çıkartıyor. Charlie'den farkı yok. Onlar gençliklerini nasıl yaşayacağım derdindeler. Ben ise... Sadece geleceğimin rahat olabilmesi için gençliğimin tadını çıkaramıyordum. Bunu fazla önemsemiyorum. Sürtük olup kendimle gurur duyacağıma saman beyinli olurum daha iyi. Üzüldüğüm tek konu, gençliğimin gitmesi o kadar. Yani fazla bir şey kaçırmıyorum. Lily’nin sorduğu soruya güzelce bir kapak yapıştırıp evden çıktık.

-İyi işte ya. Okulda çıkacak birisini bulursun, dediğimde oflarayak okula doğru yürümeye başladı. Okula gelene kadar ikimiz de konuşmamıştık. Sessizliği bozan Lily oldu.

-Seninki geliyor. Bella? Hey!

Şu an dünyadan kopmuş, kendi hayatımı müzikle inşa ediyordum. Ta ki Lily anırana kadar… Lily'nin dürtmesiyle eliyle gösterdiği yere baktım. Stephen, arkadaşlarının yanından ayrılıp yanımıza doğru yürümeye başlamıştı bile. Hangi yüzle geliyor bu kafayı yemiş? Erkekleri anlamıyorum. Bir yandan başkasıyla yatıyor, diğer yandan sana yavşıyor. Konu bir de Stephen olunca, bu labirentten çıkmak biraz daha zorlaşıyor. Bu çocuğu çözmek çok zor. Kuzeni neredeydi acaba (!) ? Tam önümüzde durdu ve gözümün içine bakarak konuşmaya başladı. Yüzsüz…

-Konuşmamız lazım. Hemen, şu anda!

Ne diyor bu ya? Hangi yüzle gelmiş konuşalım diyor ki? Onu bunu da geçtim, sen kime emir yağdırıyorsun? Üzgünüm Stephen, ben Charlie değilim. Dün gece konuşacağımızdan fazlasını yaptın. Bir de ne konuşması ya? Sinirli sinirli ona bakarken Lily söze atladı. Sen bir dur kızım ya o laflar benimdi.

-YUH! Senin kafa gitmiş dostum. Bir de gelmiş, kıza konuşalım diyorsun.

Stephen gözlerini benden Lily’e kaydırdı. Lily tam benim demek istediğimi dedi işte. Bir de benden duymasını o kadar çok istiyorum ki. O yüz halini görmek… Bana zevk veriyor.

Zor Görev ♥ [KISA SÜRELİĞİNE ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin