Isabella
Yataktan doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Nerdeydim ben? Her yerim sızlıyordu. Sanki bedenim bana oyun oynuyordu. Of, her an yıkılabilirmişim gibi berbat bir histi. Odayı baştan sona süzdükten sonra hastanede olduğumu anladım. Lily nerdeydi? Bana çarpan? Kapı aniden açılınca beynim zonkladı. Kapıya doğru baktığımda ise... LİLY. Oh be!
-ISABELLA!! Şükürler olsun, Tanrım! Sonunda sana bir şey olacak diye...
Sözüne devam etmeden sımsıkı sarıldı. Asıl şimdi ölebilirdim işte.
-İyiyim ben. Ölmedim ya, diyip güldüm daha çok sıkı sarıldı. Çok üzülmüş, gözleri şişmiş, içi gitmiş kızın. Bu dünyada birinin bile beni düşünmesi, güzel bir his. En azından hayatta bir boşlukmuşsun hissi vermiyor, kendini değerli görmeni sağlıyor. İşte böyle kişilere kardeş denir. İyi ki Lily'e sahibimi. İyi ki o gece beni bulmuş. Teşekkürler Tanrım.
Anlaşılan ağlamaklı olduysamda kendimi toparladım. Omzunun arkasından bakarken içeride bir kişinin daha olduğunu gördüm. Duvara yaslanmış bizi izliyordu. Kızın discodan kaçmış bir hali vardı. Bu bana çarpan kız olabilir miydi? Kızla göz göze geldik. Kapı tekrar açılınca doktor hepimize gülümseyip içeri girdi. Kız doktoru anlamsızca süzmeye başladı. Odanın içindeki demirlerle her an striptiz yapacakmış diye düşündüysem de ortam hiç uygun değil. Saçma bir düşünceydi. Doktor gülümseyip yanıma geldi ve tansiyonumu ölçemeye başladı. O anda Lily kızın üstüne atlacakmış gibi bakıyordu.
-İyi görünüyorsun. Ucuz atlatmışsın Isabella.
Lily'nin sinirli bakışları silindi ve bana bakıp gülümsedi. Bu kızı hep böyle görebilmek için demek ölmek gerekiyormuş.
-Şey... Teşekkür ederim. Ne zamandır burdayım ve ne zaman çıkarım?
Bir an önce buradan çıkmak istiyordum. Bir yandan da doktorla kalmak asdfg. Doktor yerinden kalktı ve dosyalarla ilgilenmeye başladı. Bu yaşta doktor olanlar da varmış demek. Bana bakmadan konuşmaya başladı.
-İstediğin zaman. 2 gündür burdasın, uzun bir süre değil. Fakat komadaydın. Bu yüzden eve gidince dikkatli olmanı istiyorum. Birkaç gün başın ağrıyabilir. Ağrı kesici almanda sıkıntı yok. Yalnız... imzalanması gereken şeyler var. Giriş bölümünden halledebilirsiniz. İyi günler, diyip odadan çıktı. Yine üçümüz kalmıştık. Bu ortamdan sıkılmaya başladım. Lily tekrar yanıma gelip kıza bakarak:
-Günde kaç kişiye çarpıyorsun Charlie? 20-30?
Normalde Lily'nin söylediği komik olurdu ama şu durumda hiç değildi. Bu arada kızın adı Charlie'ymiş. Bende beyin durdu. Gözlerimi kısıp kızın suratına bakınca kendimi popülerlik basamağının orada gördüm. Bu, Charlie Brown! Bana Charlie mi çarptı? İnanamıyorum, bunu okuldaki ineklere anlatacağım. Charlie söze başlayınca kılıçlar çekildi ve savaş başladı. Ateşkes mesajını veren, savunmasız olan ben verdim.
-Pek değil.
-Pek değil mi? Yapma, okulun ilk günü. Ertesi gün bana çarparsan hiç şaşırmam.
Bu iş sinirimi bozmaya başlamıştı, ortamı dağıtmak lazımdı. Ateşkes çağrısını şimdi göndermezsem sonumum kötü olacak.
-KESİN ! Çocuk gibi kavga etmeyin. Çıkalım mı artık? Sıkılmaya başladım. Geldi geçti. Olayı büyütmenizin anlamı yok. Bir şey olmadı ya .
-Bence şu durumda çocuk sen oluyorsun halimizde çoçukca bir görünüm var mı?
Charlie bunu söyleyince iyice düşünmeye başladım. İkisine baktığımda çocuk bendim, ikisi de sexy görünümlere sahipti ama kız Lily'den daha fena gözüküyordu. Seri katillere benziyordu. Dış görünüşleri her ne kadar çocukça olmasa da akılları küçük bir çocuğun aklıyla eş değerdeydi. İç çekip yataktan kalkıp paltomu giymeye koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zor Görev ♥ [KISA SÜRELİĞİNE ASKIDA]
Novela JuvenilÜç genç kız, Onları bekleyen zor bir görev. Ve tek bir seçim... Aşk mı? Ölüm mü? Onlar bu zor görevi başarabilecekler mi? Peki siz olsanız hangisini seçerdiniz? Üç genç kızın başına gelenleri anlatan ve ilk hikaye olan zor görev sürprizlerle sizler...