11.BÖLÜM

3.1K 326 31
                                    

MULTİMEDYA= EYLÜL,ARAS VE SELİN

İYİ OKUMALARR CANLAR...

Ayağa kalkmış, söyleyeceğim herşeyi kafamda kurgulamış bir şekilde eylüle doğru ilerlerken birden kapı açılmıştı. İkimizde o tarafa doğru bakarken bela geliyorum demez sözünün örneğini kapının önünde durmuş, sırıtan bir yüzle bana bana baktığını görebiliyordum.

Gelen başhekim yardımcımız selin hanımdı. Bana bakıp güldüğü sırada bende ona zorla gülümseyen bir insanin yaptığı gülümsemeyi iletirken selin hanımın gülümsemesi yuzunden kaybolmuş bir şekilde eylüle bakıyordu. Yüzünde eylülü gördüğüne memnun olamamış bir tavır vardı . Tabii ki eylül kendisini tanımıyordu. Dün tanışma anında eylül hastanede değildi. Hemen söze girdim.

"Günaydın selin hanım " dedim. Selin hanım sesimi duyar duymaz bana bakarak gülümsedi ve durduğu kapının önünden ayrılarak karşıma geçti. Eylülün yanında durmustu. Üzerindeki önlük yüzünden bu hastanede görev yaptığını anlamış olmalıydı eylül.

"Günaydın Aras" dedi. Sadece adımi verdiğinde iç sesim devreye girmisti. Bu kız şimdiden sana adını vermiş ve ilk soluğu senin odanda almışsa işin var demektir diyordu. Haklıydı da. Bende de diyerek onayladı onu. Son zamanlarda bayağı iç sesimle konuştuğumu fark etmiştim.

Ben iç sesimle kulak verdigim sırada selin hanım eylüle bakarak bu kim bakışları atıyordu bana. Ne tuhaf bir kadındı bu. Hoşnutsuzluk tavrını bir köşeye bırakıp güler yüzle eylül ile iletişime geçip tanışsaydi daha iyi olacaktı. Ama ne yazıkki selin hanım tanışmak yerine kim olduğunu benden öğrenmek istiyor gibiydi.

Selin hanıma döndüm.

"Henüz tanisma fırsatınız olmadı sanırım selin hanım. Kendisi benim asistanım eylül hanım. Eylül tekin"dedim. Ve eylüle döndüm.

"Bu bayanda başhekim yardımcımız selin hanım. Sen hastaneden çıktıktan sonra kendisiyle kısa bir tanışma faslımız geçti. " Dedim. Eylül ellerini uzattı ve söze girdi.
"Tanıştığıma memnun oldum selin hanım "dedi. Ve huzur dolu gülüşünü yaydı yuzune.
Ulan be.. bir insan bu kadar mı güzel güler, bu kadar mı masum olur ya. Elimde olsa hiç kimsenin onun gülüşünü görmesine izin vermem. O günlerde gelir insaAllah kaburgam. Diyerek iç geçirdim.

Selin hanım az önceki tavrı tekrar yuzune takınarak elini uzattı ve ;
"Bende". Dedi.
"Muayene saati geldi". Dedi saatine bakarak kaburgam. Kaburgam kelimesini çok seviyordum. Okuduğum bir kitapta adam eşine yani diğer yarısına kaburgam diye hitap ediyordu. Çok hoşuma gitmiş, aynı sözü eylüle söylerken hayal etmiştim kendimi. Kaburgam kelimesi bir anlama sahipti. İlk insan olan Hazreti Adem in sol kaburga kemiğinden Hazreti Havva yaratılmış. Yani Hazreti Havva Hazreti Ademin canından bir parça. Eylülde benim canımdan bir parçaydı. O benim kaburgamdı.

Saate baktım. Kapının önü hastalarla dolmuş olmalıydı. Çünkü muayene saati gelmişti.
"Ben çıkayım o zaman. Benimde işlerim var. Sana kolay gelsin Aras"dedi. Bende teşekkür ettim. Selin hanım kapıya doğru yürüdü ve odadan çıkmıştı. Fakat giderken eylüle bakmamış, kolaylık dilememiş, giderken sadece bana bakıp söyleyip gitmişti. Ve gerçekten tuhaf biriydi.

Söyleyeceklerimi söylememiş olmamın verdiği hüzünle yerime geçtim. Eylülde yerine geçmiş, hastaları çağırmaya başlamıştı. Muayeneye başlamıştım. Hastaların tek tek girmeye başlamıştı. Bir hastama reçete yazarken, sırada olan 20 -30 yaşlarında bir hastama içeri girdi ve eylülün masasının yanında durarak beklemeye başladı. Gözleri yerinde durur mu adamın. Durmaz tabii ki. Bakışları sürekli eylülün üzerindeydi. Gerginleşmeye ve tabiri caiz ise adama kıl olmaya başlamıştım. İçeride olan hastanın reçetesini eylüle uzattım ve hastaya geçmiş olsun dedim. Eylül receteyi bilgisayardan geçirdi, o da geçmiş olsun dedi ve hasta çıktı. Gözüm adamın üzerindeydi. Hastanın çıktığını bile fark etmedi. Eylülde fark etmişti bakışlarını.

"Beyefendi sizi bekliyorum görmüyor musunuz? Hoş benimki de soru olsa gerek nasıl görebilirsiniz ki. Gozleriniz birazdan yerinden çıkacak yalnız. "Diyerek ufaktan adama gönderme yapmıştım. Eylül anlamış olacak ki utanarak kafasını eğdi ve hiçbirşey demedi.
"Anlamadım "dedi adam.
"Aklınızda burada değil ki". Dedim. Sesimdeki sinirlilik fark ediliyordu.ne oldu der gizi yüzüme bakıyordu adam. Aklı sıra anlamamazliktan geliyordu. Sakinlesmeye başladım.
"Sırada bekleyen hastalar var. Sizi muayene etmem gerek". Dedim.

Geldi ve muayene ettim. Arada ters bakışlar atiyordum. Muayene ettikten sonra receteyi eylüle uzattım. Eylül receteyi bilgisayardan geçirirken adamda vakit kaybetmeden eylülün yanında bitmişti.
"Sizin gibi güzel bir bayanin burada görev yaptığını bilseydin sizi görmek için her gün hasta olmak için Allah a dua ederdim "dedi. Sinirlerim tavan yapmıştı. Kim oluyordu da eylüle sarkıntılık yapıyordu. Kan beynime sıçramıştı sanki.

Eylül rahatsız olmuştu.
"Teşe..."teşekkür etmesine izin vermeden ayağa kalktım.
"Deminden beri susayim susayim diyorum olmuyor. Burası bir hastane sarkıntılık yeri değil. Bir an önce çıkarsanız sizin yarariniza olur". Dedim . Adam bozulmuştu. Reçetesini alıp çıktı.

Sinirlenmiştim.

"Ne diye tesekkur ediyorsun ki göz göre göre sana askıntılık yapıyordu. Teşekkür etmek yerine terslersen söyleyecek yüzü kalmaz. " Dedim. Bağırmıştım.
"Bende bilirim terslemeyi . Ama gerginlik çıksın istemedim. Bundan sonra işim size kalmaz. Ve kendi cevabımi kendim veririm aras bey ". Dedi. O da sinirlenmişti. Beni yanlış anlamıştı bense onun teşekkür edecek olmasına kızmıştım.

"Neyse. Sıradaki hastayı çağır lütfen ". Dedim. Sinirlenmişti hemde tarif edilmeyecek kadar çok. Adamın yüzüne çullansaydim sanane sen kimsin derdi. Bende uygun zaman olmadığı için birşey diyemezdim. Ve sadece laf söylemekle kalmistim bu bana çok dokunmuştu. Ona öyle bakmasına izin vermemeliydi . Ona benden başka hiç kimse öyle bakamazdı. O sadece benim di . Uygun zamanı bulur bulmaz herşeyi söylemeliydim.

Hastalarım bitmişti . Gergin bir gün gecirmistim. Eylül de bu sırada masasını düzenliyordu. Bugün kıskançlığım yüzünden bağırmıştım ona. Yanlış yapmıştım. Bağırmamalıydım. Ama eylül de iltifat etmesine izin vermeyip teşekkür de etmeyecekti.

İşi bitmişti. Çıkış saati gelmişti . Kırılmış bir şekilde "iyi günler " dedi.

Ben bugün onu kırmıştım. Kaburgam kırılmış, dimdik yürüyüşüm eğrilmişti...

MERHABA CANIM OKUYUCULARIM. BİRAZ GEÇ GELDİ BU BÖLÜM. COK YOĞUNDUM. YAZMAYA FIRSATIM OLMADI. FIRSAT BULDUĞUM ANDA YAZDIM VE YAYINLADIM. İNŞAALLAH BEĞENİRSİNİZ. EMEĞE SAYGI. VOTELEMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. SİZLERİ SEVİYORUM....

ASİSTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin