MULTİMEDYA:EYLÜL,ARAS VE YENİ KARAKTERİMİZ SELİN
Ne yaptıysam olmadı. Bende burada yayınlamak zorunda kaldım. Başka yapabilecek bişey yoktu. Bununla idare edin ve kusura bakmayın lütfen çok uğraştım ama ne yazikki olmadı:(((((
Yanlış mı anlamıştım. Eylül az önce babasının onun gerçek babası olmadığını mı söylemişti. Yanlış anlamış olamazdım. Böyle bir şey yanlış anlaşılmazdı. Elimdeki kahveyi köşeye bırakıp eylüle baktım. O ise dediği şeyin beni ne kadar heyecanlandırdığının farkında olmadan kahvesini yudumluyordu. Yandan profili de tıpkı düzden bakıldığı gibi harika ve baş döndürücüydü. Minicik burnu,bir sanatla çizilmiş burnu ve kaşları...
Gözleriyle sadece belirli bir yere bakıyordu. Sanki o da birşey düşünüyor gibiydi. Ah.. Salaksın sen aras bildiğin su katılmamış salak!!! Kalbin eylülün o kişi olduğunu düşündüğü için onu kalbinin istediği şekilde görmeni sağlıyor. Ama o su katılmamış salak aklını çalıştırırsan herşeyin kalbinin düşündüğü gibi olmadığını göreceksin diyordu iç sesim. Ama kalbim aklımın zıttıydı. Zaten hep böyle olmaz mıydı? Akla uyan kalbe, kalbe uyan da akla uymazdı.
Ama nedense ben kalbimin tarafındaydım. Aklımla mantığımla düşünemiyordum. Duygularım mantıklı düşünmemi engelliyordu. Şu an beni kendine çeken tek düşünce:çocukluk aşkım olan eylülünde babasının olmadığıydı. İşte bu düşünce tekrar aklımdaki düşünceyi kışkışlıyor,kalbimdeki düşünceyi ise büyük bir ihtişamla içeri alıyordu.
Eylül gözlerimin onun üzerinde dolaştığını hissettiği için kafasını yavaşça bana döndürdü ve bana baktı.. Ahhh gözleri çok güzeldi. Baktığı her göze verdiği hasarı görmeden öylesine güzel bakıyordu ki baktığı her gözün yerinde olma isteğimi kabartıyordu. Başkalarına da böylesine güzel baktığı düşüncesi onu kıskanmama neden oluyordu. Neyin nesiydi bu kıskançlık?? Tamam duygularım olabilirdi bu duygular hangi ara kıskanılacak dereceye gelmişti onu anlayamıyordum. Bana böyle baktığı her an herşeyi ona anlatmak istiyordum. Beynimi kemiren sorularıma cevap bulmak istiyordum. Ama ne yazık ki ona sormadan beynimi kemiren sorulara cevap bulmam imkânsızdı.
Tuhaf olansa bakışlarının beni delip geçmesiydi. Ona karşı deminde olduğu gibi kıskançlık derecesine gelen adını bir türlü koyamadığım duygularım vardı. Belki de bu duygular kendimi çocukluk aşkımın karşımdaki kişi olduğunu düşündüğümden dolayıydı. Of. Hayır. Bilmiyordum. Bilinmezlikler etrafımı sarmıştı. Sadece hissediyordum o olduğunu ama onun olup olmadığını kesin bir şekilde bilmiyordum. Neden bunca gözler arasında sadece onun gözleri bana onu hatırlatmış. Onun olduğunu hissettirmişti. O kadar çok soru vardı ki aklımda ama en çok beynimi kurcalayan soru o soruydu sanırım.
Ben sadece düşüncelerle eylülün kahverengilerine bakıyordum. Kahverengilerine baktığım anda düşünmemek elde değildi. Dudaklarını oynatarak"Kahve için teşekkürler."dedi. Ve istemeyeceğim son şeyi yaptı. Gözlerini gözlerimden çekti. Yapamasaydın! Çekmeseydin! Gözlerimi gözlerinden mahrum bırakmasaydın! Gözlerimin gözlerine doyamayacağını biliyordum. Ama hislerime de engel olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİSTANIM
RomanceGeçmişte yaşanan bir acıydı bu.. Beklenilmesi gereken bir aşk... Beklemiş midir acaba beni diyen ARAS... Beklerim diyen EYLÜL... Bu aşk onları birbirine bağlayan,açılması zor olan kilitti.. Bu kilit açılacak mı yoksa sonsuza dek onlari birbirine bağ...