5. Bölüm - Yanılıyorsun!

374 37 2
                                    

Uzun zamandır paylaşmayı beklediğim bölüm.
Lütfen takipte kalın. Ve oy vermeyi unutmayın... Sevgiler...

1 buçuk haftadır okuldaki bütün derslere katılıyorum. Alarice ve Aiden bana çok yakın davranıyor. Artık aramızda mesafe kalmamıştı. Jason dışında ilk defa bu şekil arkadaşlarım oluyor. Jason ile pek görüşemüyoruz. Bu sinir bozucu. Ama kendime 2 hafta sonra yoğunluğunun azalacağını hatırlatıyorum. Çoğunluk akşamları biraraya geliyoruz. Yalnız hissetmiyorum kendimi.

Bu şekilde derslere katılırken ek olarak Evan'dan ders alıyordum. Mecbur olmasam yanına uğramam. Çünkü onun yanında kendimde ilk kez yaşadığım duygular hissediyorum.  Bir sebep arıyorum ancak bulamıyorum. Uzun zaman boyunca rüyalarıma girip, hayran olduğum insan olması, onu yıllardır aramıştım ve şimdi çok yakınımdaydı. Yanında olduğumda kalbim hep fazla mesai yapıyor. Aramızdaki soğukluk azalmıştı.

O gün neyden bahsettiği hakkında bir bilgim yok. Sormadım. Merak etmiyor değilim ama sormuyorum. O da birşey soylemiyor, ne bir özür ne de açıklama.

"Eva?" düşüncelerimden sıyrılıyorum.

"Hm?"

"Gelmiyor musun diyorum?" diyor Aiden.

"Ah... Evet, geliyorum" Yürümeye başlıyoruz. Sonra Alarice yanımda bitiverdi.

"Bu akşam tenis maçı varmış?" soru soruyor gibi. Aiden kafasını sallıyor.

"Evet, gideriz" sanki Alarice sorduğu sorunun cevabını almış gibi heyecanlandı.

"Saat 10 da hazır olun" Aiden bana bakıyor. Gelip gelmeyeceğimi merak ediyor çünkü.

"Akşam 10, değil mi? 8 - 9 - 10? Neden o saate kalıyor? Madem maç olacak, neden daha erken olmuyor? Ben, gelmeyeceğim. Siz gidin" diyorum. Aiden'ın yüzü düşüyor.

"Olmaz öyle şey. Sıkılırsan dönersin odaya?" diyor Alarice. Ne kadar zorlasalarda gitmemekte kararlıyım.

*****

"Jason! Ben gerçekten çok sıkıldım. Sen kalabilirsin, ben de odaya çıkarım" diyorum. Jason tenis maçı severdi. Onunla görüşmek için gelmiştim ama patlamak üzereyim. Tenis maçından zevk alamadım. Ve hava bu denli karanlıkken, aydınlatmalara rağmen için sıkılıyor.

"Tamam. O zaman, ben de geliyorum" diyor ayağa kalkarken ama gözünü amfiteatrdan ayıramıyor.

"Sen izlemeyi seviyorsun. Ben kendim gidebilirim alıştım buraya. Ciddiyim hiç gerek yok." maçın sonunu merak eden Jason

"Pekala... Dikkatli ol" diyor. İçinin rahat etmediği bariz. Başımı sallıyorum ve dışarı çıkıyorum. Içerideki ışıklandırmalara rağmen bunalırken, bu karanlıkta ferahlamıştım. Kalabalıktan olduğunu düşünüyorum İçimdeki duygular anlam veremiyorum. Merak duygusu var ama neye karşı olduğunu bilmiyorum Birşeyleri araştırmam gerekiyor sanki. Şu anda merak ettiğim şeyler arasında 'ne yaptığım' vardı. Hiçbir şey yapmadığım halde az kalsın ölüyordum. Yürürken bir bank görüyor, oturuyorum.

Bir sürü kendime ait olmayan duygu hissediyorum. Mesela pişmanlık hissetmemi gerektiren hiçbir şey yok. Zaten birşeye pişmanlık hissetmek için, o şeyde ki yanlışı bilmek lazım. Ama öyle birşey yok. Merak ediyorum ama neyi?

Arkamda duyduğum ayak sesiyle oraya dönüyorum. Uzunca, sadece yeşil çimenlerin olduğu ve sol arkamda da bir ağacın olduğunu görüyorum. Önüme dönüyorum. Yanımda bir karartı

"Beni korkuttun!" diyorum. Chris bana bakıyor, yüzünü tam göremesem de gülümsediğini hissediyorum.

"Üzgünüm. Bulabildin mi kurtadamını?" ufak bir kahkaha atıyorum. Kahkaha atmaya alışkın değilim ama bu beni rahatlatıyor. Bunu hissediyorum.

MÜHÜRLÜ RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin