6.Bölüm - Şeftali Kız?

364 39 35
                                    

"Yanılıyorsun. Ben birine aşığım." diyor Evan sakince. Kalbime yüzlerce iğne batıyor, kirpiklerim tek tek koparılıyormuş gibi hissediyordum. Ya da tırnaklarımı dipten kesmişim gibiydi. Şu ana kadar hissettiğim acının en büyüğü buydu. Daha fazlasını kaldırabilir miydim?

Boğazımı temizliyorum. Odaklan Eva. Carl'a odaklan... Sadece hatırladığım küçük bir kızken babamın bir arkadaşı ve onun oğluyla geldiğinde olan tuhaf samimiyetti. Ve şu an o küçük sevimli oğlanı görme istediği hissettim.

"Ama şu an birbirinize karşı birşeyler hissedeceğinize neredeyse eminim. Tabii tam olarak bilemeyiz ama bunun için sizin ruhlarınızı bağladılar. İsimlerinizin benzemesi tesadüf değil. O bile planlanarak koyuldu. Evan ve Evaleen... Yoksa Eva mı demeliyim? Baban sana Eva derdi. Bu yüzden şimdi Evaleen denmesini sevmiyorsun." Bayan Nagy'e bakıyor " Dawson Evan'ı çok severdi. Tony de Evaleen'ı" tekrar bize dönüyor.

"Hem ikinizin de ruhunun canlısı çok güçlü olduğundan istediler. Yani mührü bilemem ama ruhunuz birbirine bir şekilde bağlı. Siz buna ister bağ deyin ya da kilit, ister kelepçe deyin, ister mühür deyin, isterseniz de düğüm deyin. Ama ne olursa olsun kolay kolay kurtulabileceğiniz birşey değil bu. Aynı zamanda basite alınacak bir konuda değil Eva." diyor. Azarlıyor. Ağzımı açacağım sıra tekrar konuşmaya devam edecek ancak Evan 'ın sesi de onu kesiyor.

"Benim hayatımı kim yönlendirme hakkına sahip?! Babam bile olsa bu, olmaması gereken birşey! Kendi yaşadığım hayatta başkalarının kararlarının sonuçlarına katlamak zorunda değilim!"

Bir nevi haklıydı.

"Ama eminim bir yolu vardır. Yok mu?"diyorum mahcup bir şekilde. Nedensizce kendimi suçlu hissediyorum. O anda Evan 'ın bakışı (kafası eğik, çatık kaşlarının altından sinirle yandan bir şekilde) salak olup olmadığımı sorgulamamı sağlamıştı. Yok diyor adam işte!

"Neden bu kadar sinirli?" diyorum Chris'e.

"Senin gibi bir kızla evlenmek zorunda olsam ben daha kötü olurdum emin olabilirsin" diyor fısıltıyla o da.

"Ha?! O nedenmiş?" bu gergin ortamda bile beni güldürmeyi başarıyordu. Gıcık ederek de olsa güldürüyordu.

"Ömrüm yetmez. Gençliğimi heba etmek istemem doğrusu."

Bu sırada diğerleri konuşuyordu. Benimle ilgili olan olayı ben nasıl dinlemem? Evan'a bakıyorum. Gözleri 'kocaman' kelimesine sözlük tanımı olacak gibiydi. Ama ben duymamıştım. Bir şeyler düşündüğü belli. Jason 'dan öğrenebilmeyi umuyorum.

"Birbirinizi hissedebilirsiniz. Aranızda muhteşem bir çekim var. Olmasa hissedemezsiniz ama bildiğim kadarıyla uzun bir mesafeden gece uykudan uyandıracak dercede aynı acıyı çekmişsiniz. Eğer kuvvetlenecek olmasa birbirinize karşı nefret duyardınız."

Evet... Evan'ın bana duyduğu his buydu. Hah! Bu mükemmel hissettirdi. Gerçekten! Sonuçta aşık olduğu başka bir insan vardı. Ve benimle olmak zorunda olması onu sinirlendirdi. Ona karşı olan hislerimi bilsem ona göre davranırım. Ama benim de bildiğim birşey yoktu. Moralimi bozan tek şey bu olsa keşke...

"Ama görüyorum ki kuvvetlenmeye başlamış. Bu iyi birşey! Yoksa bir ömür birlikte nasıl yaşarsınız?"

Tek taraflı kuvvenlenme var mıdır acaba?

"Yaşamadan anlayamazsınız. Zamanla göreceksiniz. Sizi şaşırtacak çoğu zaman. Tılsımı çok ayrıdır..."

Bazen Carl'ın bu kadar çok şey bilmesi şaşırtıyor. Evan gözlerini dikmiş bana bakıyor. Sinirli mi? Anlamıyorum.

MÜHÜRLÜ RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin