...Tanıtım...

1.1K 59 20
                                    

Merhaba! Bu bölümün adından da anlaşılacağı gibi sadece tanıtım amaçlanmıştır. Diğer bölüm karakter ağzından olacaktır. İyi okumalar...

Yine aynı şeyi yaşıyordu genç kız. Anahtarını güçlükle çıkardı
çantasından. Buğulu gözleri ona hiç yardımcı olmuyor aksine titreyen ellerine bir de görüş bulanıklığı ekleniyordu. Kilidin sesiyle birlikte kapıda açılmıştı. Eve girer girmez odasına girdi. Çantasını bir kenara fırlattıktan sonra kendini de camın önündeki pufa bıraktı.

Tekrarlanıyordu bu garip rüyalar. Gerçi rüya mı kabus mu bilmiyordu. Sadece sinirlerini bozduğuydu bildiği. 'Aptal!' dedi kendine genç kız. 'Bilinç altına söz geçiremediğin yetmedi bir de bedenin mi çıktı?' diye geçirdi. Haftalar belki de aylar sonra ilk defa okula gitmişti. Sonuç yine hüsrandı. Zaten yeterince dışlanıyordu.

Son 5 senedir de bu olaylar eklenince. Etrafındakilere zarar veriyor, onları korkutuyordu ama bu elinde olan bişey değildi. Rüyasında gördüğü o gözalıcı ve ihtişamlı kuşu hayatında hiç görmemişti.

Zaten rüyalar hayatımızdaki tek renkililikti. Daha önce tatmadığınız duyguları tadabilirsiniz. Her zaman gerçek olan şeyleri görürsek adı rüya olur mu hiç? Ve bir de hayaller var tabii...

Arka bahçelerindeydi genç kız rüyasında. Üzerinde farklı kıyafetler vardı. Yine savaşması ve kendini koruması içindi sanki. Hiç bir şeyin net olmadığı gibi kıyafetleri de net hatırlamıyordu. Ama rüyasında garipsememişti. Ağaç onu içine çektikten sonra o devasa kuşa dönüşüyordu. O kadar bulanıktı ki rüyası hatırlamakta zorluk çekiyordu ama hatırlamak istiyordu. Karşısında bir ejderha vardı. Daha sonra siyaha çalan renkte olan aynı kuşa dönüşüyordu. Onunla savaşıyor muydu yoksa onunla bir mi oluyordu çözemiyordu. Genç kız insan haline döndüğünde karşısındaki kuş da insana dönüşüyordu. Siyah deri giyimli uzun ve yapılı bir gence. Diğer rüyalarında olduğu gibi yüzü çok netti. Genç kızın yutkunmasına sebep olan ilahi bir güzelliği vardı, hayran kalmıştı. Çok fazla incelemeye fırsat vermedi. Adam koşuyor genç kız da onun arkasından koşuyor , genç adamı durması için ikna etmeye çalışıyordu. Ormanda koşarken birden metalik bir alana geçiyorlar ve tekrar ormana geçtiklerinde çocuk uçurumdan atlıyordu ve genç kız da peşinden. Sonra çocuk kuşa dönüşüyor kendini ve kızı kurtarıyordu. Devamı yine bulanıktı. Uyandığında ise asabileşiyordu.

Ne kadar dövüş sporlarına kendini verdiyse de yetmiyordu. Adeta ruhu savaşa açtı. Rüyasında gördüğü ağacın yanına gitti. Içinde bir korku vardı ama dışlanmaktan, sinir krizi geçirip kavga çıkarmaktan kurtulmak istiyordu.

Nedense bu rüyalar ile ilgisi olduğuna. Kendini buraya ait hissetmiyordu artık. Önceden de pek hissettiği söylenemezdi ama son zamanlarda nefes almakta bile zorlanıyordu. Ağacın pürüzlü yüzeyine parmak uçlarını dokundurdu ürkekçe. Ağaçta hiçbir kıpırtı olmayınca rahat bir nefes verdi " Hyuh!.." ve elini ağaca tam yasladı.

Elinin olduğu kısım içeri göçünce erken rahatladığını fark etti. Elinin etrafı yeşil bir ışıkla sarıldı. Bal rengi gözleri irice açıldı. Ağacın içinde yavaşça beliren kapı genç kızı endişeye düşürmüştü. Içindeki merak korkuya galip geldiğinde kapının kolunu indirdi. O an içeriden gelen ışıkla gözleri kamaştı. Ittikçe zorlanıyordu. Açılmaması gerektiğinin mesajını veriyordu sanki. O da zorlamadı ve kapının ani çarpmasıyla genç kız geriye doğru düştü. Başı zonkluyor ve gözleri yanıyordu. Kafasını anında kaldırdı. Etrafına bakındı . Ağaca... Az önce olanlardan eser yoktu. Annesinin yokluğunu fırsat bilip çatıya yöneldi.

O gizemli kutuyu bulduğunda sırıttı. Uzun zamandır içini merak ettiği kutuyu açmaya fırsat bulmuştu. Bu konu hakkında kesin bişey vardır diye düşündü. Kapağı açtığında bir not kağıdı buldu. "Helioplis'e ait hiçbir canlı dünyada sakin kalamaz." Bu yazı kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Helioplis de neresiydi?

MÜHÜRLÜ RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin