- Ağbi arabam elimden gidecek diyorum anlamıyorsun beni. Kız inatçı çıktı. Ne söylesem ne yapsam benimle çıkmayı kabul etmedi.
Çınar, karşısında çaresiz oturan yakışıklı kardeşine bakarak,
- Oğlum neden bahse girdin? İnsanlar üzerine bahis oynamak hiç doğru değil.
- Kız, kutsal bakire ağbi. 3 senedir bizim okulda ve hiç kimseyle çıkmadı. Bu onu bahis konusu yaptı. Herkes ortaya arabasını koydu, ben ne yapsaydın?
- Ben ne diyorum sen ne anlıyorsun Toprak!
- Şimdi ben ne yapacağım ağbi ya?
- Dürüst ol, kıza neden onunla çıkmak istediğini, eğer çıkmazsanız arabanı kaybedebileceğini söyle.
- Neeeeeeeee?
- Tek çaren bu. Her şeyi denedin olmadı değil mi? Geriye sadece dürüst davranmak kalmış. Yalnız, inan şu kızı çok merak ettim.
- Merak edecek bir şeyi yok. Ufak tefek, kızıl saçlı bir şey. Normalde asla farkında olmazdım ama bahis konusu olunca...
- Neden o?
- Dediğim gibi ağbi, okuldan kimseyle çıkmayan, anlattıklarına göre sevgilisi olmayan neredeyse tek kız bu. Benim cazibeme dayanamayacağını, hemen evet diyeceğini düşündüğüm için bahsi kabul ettim. İkinci bir arabamın olması fena olmazdı. Ama şimdi elimdeki araba gidiyor. Of offfffffff
Çınar, kahkahalarla gülüyordu. Çapkın kardeşinin bir kız için böyle dertleneceği asla aklına gelmezdi. Toprak kahkahalarla gülen ağbisine sinirle bakarak;
- O kızı kimse tavlayamaz. Hatta sen bile.dedi.
- Oooooooo beyimiz şimdi de benim arabama göz dikti öyle mi? hiç kusura bakma kardeşim, senin gibi bahse girip arabamı kaybetmeye niyetim yok. Benim toplantım var, sonra görüşürüz.
Toprak kederli bir iç çekişle yerinden kalkıp, biricik arabasına bindi. Arabasının elinden gidebileceği duygusu onu yıpratıyordu. En sevdiği oyuncağını kaybetmek üzereydi. Arabayı sahil kenarına çekip düşünmeye başladı.
Aklına o lanet gün geldi. Okul bahçesindeki bankta arkadaşlarıyla beraber oturuyorlardı. Toprak yeni arabasının özelliklerini anlatırken karşısında oturan Hakan;
- Oğlum, var mısın büyük bir iddaya?
- Ne iddası?
- Okuldan bir kız söyleyeceğim, o kızı tavlarsan benim arabamda senin olsun. Ama eğer tavlayamazsan senin araban benim olur.
- Yok arabamın üzerine iddaya girmem. Hem senin araban eski.
- Şuna cazibemi kaybettim, iddayı da kaybederim, korkuyorum desene...
- Oğlum bir öğrenemeyeceksin, bu okulun cazibe kralı benim. Üstüme tanımam...
Mert söze girip;
- Bence de bu okulun çapkınlık kralı, Toprak. Bu güne kadar ona dayanabilen kız görmedim doğrusu...
İyice gaza gelen Toprak;
- Tamam lan, varım. Kız kim?
- Kutsal bakire.
- Ne? O olmaz.
Mert ;
- Ağbi senin tavlayamayacağın kız daha dünyaya gelmedi. İki tatlı söz, bir küçük sürpriz, hop ikinci araban altında. Hem okulda efsane olacaksın. Kutsal bakireyi götüren adam...
Hakan;
- Kız sınıf öğretmenliği okuyor, aynı kampüsteyiz. Bir ay içinde çıkma teklifini kabul ettirip onu eve atamazsan, araban benim olur.Toprak kendine olan güvenle sırıtarak,
- Arabanla vedalaş Hakan, dedi. Hızla yerinden kalkarak sınıfına giden kutsal bakireye doğru yürümeye başladı.Şimdi arabada oturmuş o günden bu güne gerçekleşen olayları düşünmeye devam ederken ellerini saçlarının arasında geçirip, saçlarını çekiştirdi. Nerede hata yaptım? Diyerek düşünmeye devam etti. Gözlerinin önünde o günler canlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ DOĞUMGÜNÜ
HumorKıpır kıpır, neşeli, gülümseten bir hikaye bu. Kötü çocuk yok, mafya yok, küfür yok. Sevgi var, saygı var, ask var, mutluluk var. Doğumgününe davetlisiniz. Bekleriz dostlar.