18.BÖLÜM- KİMİ ARASAM?
TOPRAK
Sona yaklaşıyoruz. Bir geceyi Balım'la geçirmeliyim yoksa iddayı kaybedeceğim. Zaman çok azaldı. Şimdi bunu söylesem beni sopayla kovalar. Telefon açıp bir nabız yoklayayım... Offff...
- Alo! Balım merhaba.
- Sana da merhaba.
- Balım, ben şey diyecektim.
- Ne diyecektin?
- Akşama bende kalır mısın?
- Oha!!!
- Yanlış anlama, misafir odasında kalırsın, hem evde yalnız değiliz ki, annem-babamda var. biliyorsun iddaanın kuralı bir geceyi beraber geçirmekti. Nerede ve nasıl diye kimse bir şey söylemedi.
- Diyorsun... Yani kelime oyunu yaparak bu iddayı kazanacaksın Toprak. Pekala benden haber bekle. Başka bir düzenleme geliyor aklıma. Seni arayacağım. Dostçakal.
- Dostçakal.
Nasıl bir şey yapacak yada ne yapacak? Diken üstünde bekliyorum doğrusu. Bu kızın kıvrak bir zekası var. şimdi ne ile karşıma gelecek merak ediyorum. Zaman adeta geçmek bilmiyor. Elimdeki telefon çalınca sıçradım. Balım arıyor.
- Alo! Toprak şöyle yapalım. Sen pijamalarını alıp Türkan teyzeye geliyorsun. Bende orada oluyorum. Üçümüz beraber bir gece geçiriyoruz. Ne dersin?
- Türkan teyzeyi rahatsız etmeyelim.
- Ben durumu anlattım, kabul etti. Gelirken aile oyunlarından da getir.
- O ne Balım?
- Tombala, kızmabirader, tavla, monopoly gibi oyunlar. Hiç mi duymadın?
- Duydum da onlarla oynayalı epey zaman geçti.
- Yeniden hatırlarsın, geçmişe yolculuk yaparsın işte.
- Tamam Balım, görüşürüz.
Balım'ı daha fazla kızdırmadan telefonu kapattım. Evet bu işi de hallettim. Hemen çantamı hazırlayayım. Balım'ın söylediği şeyleri alayım. Hızlı hareketlerle odamdam çıkarken ağbimle çarpıştım.
- Oğlum bu ne acele?
- Balım'a gidiyorum ağbi. İstediklerini alıp geceyi onunla geçireceğim.
- Ne!!!
- Sonra görüşürüz...
ÇINAR
Ağzım açık vaziyette Toprak'ın ardından baktım. Şok olmuştum. Halbuki Balım'ın bende bıraktığı izlenim çok farklıydı. Anlaşılan Toprak onu ikna etmiş. Yüreğim sıkıştı. Nefes alamadım. Sanki her yer kapkara oldu. Başıma ağrı girdi. Odama geri dönüp düşünmek yerine gidip eğlenmeye karar verdim. Arabama atladığım gibi arkadaşımın yeni açtığı bara gittim. Selamlaşma faslından sonra üst katta yer alan, tüm barı gören koltuklara oturduk. İçkilerimizi yudumlarken yanımıza kızlar gelmeye başladı. Şu an hiçbiri ile uğraşmak istemiyordum. Eren'e bakıp, ofisine geçiyorum dedim. Eren'de şaşkınca bana bakıp benimle beraber ofisine geldi. Karşılıklı oturduk.
- Neyin var Çınar? Duvara çarpmış gibisin.
- Bilmiyorum.
- Biliyorsun ama söylemek istemiyorsun sanırım. Neyse sen nasıl istersen öyle olsun.
- Sessizce bir köşede kalıp demlenmek istiyorum. Kimse benimle uğraşmasın, kimse bana soru sormasın, kendi halime bıraksın. İçip içip sızayım bir köşede...
- Anlaşılan aşık olmuşsun.
- Yok öyle bir şey Eren!
- Aşık olmanın ilk belirtisi onu inkar etmektir. Kız kim? Ben tanıyor muyum?
- Yok dedim ya...
- Bence sen, şu kızı arayıp bir sesini duy, sakinleş.
- Beni rahat bırak Eren!
- Tamam gidiyorum. Biraz ortalıkta dolaşayım gelirim.
Yalnız kalınca şüphe tohumları beni zehirlemeye başladı. Ne yapacağımı düşündüm? Toprak'ı mı arayayım yoksa Balım'ı mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ DOĞUMGÜNÜ
HumorKıpır kıpır, neşeli, gülümseten bir hikaye bu. Kötü çocuk yok, mafya yok, küfür yok. Sevgi var, saygı var, ask var, mutluluk var. Doğumgününe davetlisiniz. Bekleriz dostlar.