UNUTULMAZ DOĞUMGÜNÜ

ANLAŞMA

YAZARDAN
İki genç, köşelerine çekilen boksörler gibi karşısındaki yenmek için ne yapabilirim diye düşünüyordu. Her ikisi de bu olayın artı ve eksi yönlerini tartıyorlardı. Balım, zengin züppe olarak gördüğü Toprak'a hayat dersi vermeyi istiyordu. Toprak ise sadece arabasını kurtarmanın derdindeydi.

Okulun çıkış kapısında bekleyen Toprak, Balım'ı görünce sıkıntıyla ofladı. Balım Toprak'a yaklaşıp;
- 1 saat sonra Laz Cafe de buluşalım deyip gitti.
Balım Laz Cafe'ye girerken Toprak'ın çoktan gelmiş olduğunu gördü.
- Ahmet abi, her zamankinden bana deyip Toprak'ın yanına gitti.
Masaya oturan Balım, derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
- Merhaba, nasılsın? Dedi.
Böyle bir selamlaşma beklemeyen Toprak;
- Eh işte diye cevap verdi.
Balım konuya dalmanın en doğru yol olduğunu düşünerek başladı konuşmaya.
- Şimdi ben seninle iki hafta ortalıkta sevgili gibi gözükeceğim, sende arabanı kurtarıp üzerine bir araba daha kazanacaksın doğru mu?
- Evet doğru...
- Bu işten en zararlı çıkan benim. Hem ben ünvanımı yitireceğim, hemde hiçbir şey kazanmamış olacağım.
Toprak içinden "seninde diğerlerinden farkın yok anlaşıldı" diye geçirip;
- Ne istiyorsun? diye sordu.
Balık oltaya takılmıştı işte. Balım gülümseyerek isteklerini sıraladı.
- İddaanın bitmesine iki hafta kalmış. Bu iki hafta ben ne dersem o olacak. İtiraz istemem. Tüm masrafları sen karşılayacaksın. Ayrıca öyle sulu şakalar, şap şup öpmek, orama burama dokunmak yok. Çok gerekli olursa elimi tutarsın o kadar. Bir de Hakan'ın arabasının yarısı benim olacak. Yoksa kılımı bile kıpırdatmam...
Toprak dişlerini sıkarak;
- Tamam, öyle olsun bakalım...dedi.
- Öyleyle ilk iş ben yiyorum sen ödüyorsun. Sonra yarın sabah 10 da bana geliyorsun. Gelirken yanında eski kıyafetlerinden getir. Telefon numaranı ver adresimi gönderirim.
Toprak bu sefer yumruklarını sıkarak;
- Yarın Cumartesi, sabahın köründe niye sana geliyorum. Hem neden eski kıyafet getiriyorum.dedi.
Balım sinsi sinsi gülümsedi.
- Yarın öğrenirsin unutma saat 10 da geleceksin.