9. Bölüm

526 39 14
                                    

Herkese merhabaaa :D Uzun bir ara oldu. Hatta epey uzun, 2 ay kadar :( Ama inanın yazmadım. Okulla ilgili problemler vardı, yurtdışına nakil olmamla ilgili. Ardından sınavlar geldi ve ben anca yazabildim. Hepinizden ayrı ayrı özür diliyorum. Umarım çok okuyucu kaybetmemişimdir. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin :) 

9. Bölüm

‘‘Kaç tür yazdık?’’ önümdeki kâğıda bakıp saymaya başladım. Bay Barttlet’dan nefret ediyordum. Beni Jason ile partner yapması yetmiyormuş gibi bir de ödev vermişti. Şimdi ise onu yapmaya çalışıyorduk.

Daha doğrusu çalışıyordum.

Jason’ın pek yardımcı olduğu söylenemezdi. Hatta beni deli etmekten başka bir şey yaptığı yoktu. Ya yazdığımız türlerin isimleriyle dalga geçiyor, ya da beni izliyordu. Onun haricinde sigara içip uyarı da almıştı. Yani günüm mükemmel geçiyordu.

‘‘Aslında yazdım.’’ Diye düzelttim sinirle. ‘‘Bana pek yardımcı olmuyorsun.’’ Gözlerimi gri gözlerine sabitledim. Ürperdim. Hep bu olmak zorunda mıydı? Ona her baktığımda, her gözlerine odaklandığımda böyle hissetmek zorunda mıydım?

Bu değişikti. Farklı. Ondan hoşlanmadığıma emindim. Hatta bazen tiksiniyordum. Manhattan’da önüne gelen her kadınla yatması ve bunlardan en sürtük olanını başıma bela yapmasından nefret ediyordum. Bana baktığında üzerimde yarattığı etkiden, bana dokunduğuna elektrik çarpmış gibi hissetmekten nefret ediyordum. Bana neden böyle davranıyordu? Tanrı aşkına bu klasik filmlerde olurdu. Her zaman Lauren’ın iç çeke çeke izlediği ve benim genellikle oflayıp başka bir yere odaklandığım lanet filmlerde olurdu. Okulun popüler erkeği ezik kıza ilgi gösterir, eski sevgilisi başına bela olup kızı deli ederdi. Tamam, fazla ezik değildim –en azından öyle olmadığımı umuyordum- ama geri kalan her şey tam bu yaşadığımdı.

Evet, Jason’dan hoşlanmadığımı biliyordum. Ama bu onu istemediğim anlamına gelmiyordu. Mükemmel bir suratı ve tapılacak derecede vücudu vardı. Ses tonu… Kadife gibiydi. Yani kusursuzdu. Her kızın saatlerce izleyebileceği türden bir erkekti. Onun etrafımda olmasını seviyor, aynı zamanda nefret ediyordum.

Yani kafam karmakarışıktı.

‘‘Sana yardımcı olmadığımı mı kastediyorsun?’’ diye sordu tek kaşını kaldırarak.

‘‘Kastetmiyorum. Açıkça söylüyorum.’’ Dedim tek kaşına karşılık iki kaşımı kaldırarak. Kâğıda baktım. ‘‘Tanrım! Otuz tane yazmamız gerekiyor ve biz daha yedi tane yazdık. Duş almak istiyorum. Bunu en hızlı şekilde halletmeliyiz ve ben eve gitmeliyim. Yani, lütfen. Biraz yardımcı ol ve şunu bitirelim. Lütfen.’’

‘‘Pardon?’’ dedi ve bana daha da yaklaştı. ‘‘Duş almalıyım dedikten sonra ne dedin? Bir şeyi hayal edince cümleyi kaçırdım.’’

Kızardım. Klasik ben. ‘‘Yardım et dedim.’’ Hızla nefesimi dışarı verdim. Ne zaman tuttuğumu bile hatırlamıyordum. İşte böyleydi.

‘‘Duş konusunda mı?’’ sırıttı. Kırmızı dudakları gerildi. Pekâlâ, Evelyn. Başka bir şeye odaklan.

‘‘Hayır.’’ Dedim sinirle. ‘‘Ödev konusunda. Yoksa biyolojiden kalacağım.’’

Sigarasını tekrar çıkardığı anda elime alıp kırdım. ‘‘Gerçekten çok yardımcı oluyorsun.’’

‘‘Lanet biyoloji kimin umurunda?’’ dedi ve gözlerini devirdi.

‘‘Benim umurumda.’’ Tekrar sinirle söylendim.

‘‘Nasıl yardımcı olmamı istiyorsun?’’ diye sordu ve eline kalın, deri bir kitabı alıp bir sayfasını çevirdi.

‘‘Sen oku ben yazayım. Her bitki çeşidi hakkında iki cümle gerekiyor.’’ Dedim ve önümde sadece yedi tane bitki yazabildiğim beyaz kâğıdı düzelttim.

Kibirli Gri (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin