1.HAYAT 8.BÖLÜM
Yine bekliyordu kapıda Batuhan, bu sefer çok korkuyordu ama. Riskli bir ameliyattı ve Defne'nin yaşama şansı çok az bir ihtimaldi. Her ne kadar korksa da ümidini kaybetmek istemiyordu ve ümitle bekliyordu kapıda. Bir süre sonra Defne'nin babası da geldi on metre kadar ilerisine, peşinde de dört tane koruma. Düşünceli bir hali vardı ve gözleri dalgın vaziyette boşluğa bakıyordu. Zorlansa da sorguluyordu kendini, kızıyla geçirdiği günleri düşünüp duruyordu. Kendisinden neden bu kadar nefret ettiğini düşünüyordu, nerede hata yaptığını düşünüyordu. Oysaki ne yaptıysa hep onun için yapmıştı, hep onun iyiliği için, kazandığı ve kazanmaya devam ettiği bu servet hep onun içindi. Duramadı oturduğu yerde, korumalarının göz hapsinde ileri geri ağır adımlarla volta atıyordu koridorda. Batuhan ile konuşmak istese de cesaret edemiyordu buna, yine aşırı tepki vermesinden korkuyordu.
Beklemek ölümden de beterdi ve bekliyordu ikisi de saatlerdir. Batuhan'ın hali perişandı, saçı başı darmadağınık vaziyetteydi. O da duramadı yerinde ve ağır adımlarla Defne'nin babasının tersi istikamette ileri geri yürüyordu ağır adımlarla, başını hiç yerden kaldırmayarak. Bitkindi ve ayakta durmaya gücü bile kalmamıştı. Yürüdüğü istikametten tam geriye döndüğü sırada ameliyathanenin kapısı açıldı. Beyin ameliyatını yapan yaşlı doktor belirdi kapıda. Defnenin babası koşarak gelip dikildi karşısına. Yaşlı Doktor Suat Bey'in yüzüne üzgün gözlerle bakarak başını yanlara salladı. Gördüklerine inanamıyordu Batuhan, doktorun başını yanlara sallamasının başka bir anlamı olmalıydı. Bir ümitle dikti gözlerini onlara. Yaşlı doktor elini Suat Bey'in omzuna hafifçe iki defa vurarak "Başınız Sağ olsun." deyince Batuhan'ın dizlerinin bağı çözüldü ve çöküverdi yere. Gözlerinden akan yaşlara hâkim olamıyordu. Biricik aşkı, hayat arkadaşı, eşi, kızının annesi ölmüş olamazdı, inanamıyordu. Defne'nin babası da çok üzgündü, başı önde uzunca bir süre durduktan sonra yerde çökmüş vaziyette ağlayan Batuhan'a doğru yürüdü. Başucunda durduktan sonra elini onun omzuna koyup "Başımız sağ olsun." diyerek peşindeki korumalarla birlikte hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.
Kalabalıktı Defne'nin cenaze töreni, babasının çok sayıda tanıdığı da gelmişti. Sevdiğini toprağa vermenin acısını yaşıyordu Batuhan, gözyaşları hiç dinmemişti. En büyük acı ise onun üzerine toprak atmaktı. Onun bu perişan halini gören arkadaşları da çok üzgündü, birlikte çalıştıkları arkadaşlarından birisi ölmüş diğeri ise kendinden geçmişti sanki.
Çok zor bir hafta geçiriyordu Batuhan, onun için hayatın hiçbir anlamı kalmamıştı artık. Kızına nasıl babalık yapabilirdi ki bu vaziyette. Defne'nin yokluğuna alışamıyordu bir türlü, onu düşünmediği bir an bile yoktu.
Bebeklerin olduğu odanın camından bakıyordu içeriye, kuvözdeki kızına dikmişti gözlerini. "Bu halimin sebebi sensin." der gibi bakıyordu "Defne'mi sen öldürdün." der gibi. Tek başına nasıl bakacaktı ona, nasıl babalık yapacaktı. Gözlerini dikerek dalgın dalgın bakıyordu kızına, o kadar dalgındı ki yanına gelen Defne'nin babasını bile fark etmedi. O da cama başını yaslayarak torununa dalgın gözlerle bakıyordu, hem dalgındı hem de üzgün. Derin bir nefes alıp vererek elini Batuhan'ın omzuna koydu.
"Aramızdaki kırgınlıkları bitirelim, bu bebek vesile olsun. Sen artık benim oğlum sayılırsın çünkü torunumun babasısın."
Batuhan hiç tepki vermeden bakıyordu kızına, Suat Bey ise devam etti konuşmasına.
"Artık emekli olup bütün vaktimi torunumla geçirmek istiyorum. Ona iyi bir gelecek sağlamak için bütün imkânlarımı seferber edeceğim. Eşimde ve kızımda yaptığım hataları yapmayacağım, çok seveceğim onu. Sen de bırak bu doktorluk hemşirelik işlerini gel geç şirketlerimin başına, hem benimde gözüm arkada kalmaz."
Batuhan kızı Reyhan'a bakıyordu durmadan, kızının geleceği açısından mantıklı konuşuyordu Suat Bey ama Defne'ye verilmiş bir sözü vardı. O konuşurken hep sustu, kızını vermese bile zorla alma gücü vardı çünkü.
"Villamda çok güzel bir oda yaptırdım torunuma, istersen gel sen de taşın kocaman ev. Doktorlar, hemşireler, bakıcılar olacak her zaman yanında, en iyi okullarda okuyacak torunum. Ben her şeyi ayarladım, senin kafa yormana gerek yok. Ona çok iyi bakılacağından emin olabilirsin."
Batuhan'ın omzundan elini çekerek bir süre daha baktı ona.
"İyi düşün kararını ver, ikiniz de ömür boyu rahat edeceksiniz."
Suat Bey arkasını dönüp giderken kızı Reyhan'a gözlerini dikmiş bakıyordu Batuhan derin düşüncelere dalmış vaziyette bakıyordu.
***
Ertesi gün öğle vakti Suat Bey'in makam aracı ile peşindeki koruma aracı hastane kapısına yanaştı. Makam aracından Suat Bey ve orta yaşlı beyaz önlüklü bir kadın inerek peşindeki korumalarla birlikte hastaneye girdiler. Hepsi birlikte doğruca doğum uzmanı kadın doktorun odasına yöneldiler. Kadın doğum doktoru ayağa kalkıp karşıladı onları. Suat Bey kadın doktor ile tokalaştıktan sonra:
"Reyhan'ı almaya geldim doktor hanım, artık hastanede kalmasına gerek yok. Ona en iyi şekilde evde bakacağız bundan sonra."
"Tabi Suat Bey hemen verelim buyurun."
Hep birlikte bebeklerin bulunduğu odaya doğru yürüdüler. Kadın doktor içeriye girdikten az sonra dışarıya çıktı. İleride oturmakta olan hemşirelere doğru bağırdı.
"Reyhan Bebek nerede?"
Hemşirelerden birisi ayağa kalkıp kendilerine doğru yürürken:
"Doktor Hanım Batuhan alıp götürdü onu."
"Nereye?"
"Evine götürmüştür herhalde Doktor Hanım."
"Neden verdiniz?"
"Batuhan onun babası, neden vermeyelim ki?"
"Ne kadar oldu bebeği götüreli?"
"Bir saatten fazla oldu efendim."
Suat Bey telaşla bağırdı korumalarına.
"Çabuk bulun ikisini de, o bebeği istiyorum, torunumu istiyorum"
Korumalar koşarak çıktıkları sırada cep telefonuna sarıldı.
"Çekiç derhal yanıma gel, bulman gereken bir bebek var. O bebek ile onu kaçıran adamı gün bitmeden karşımda istiyorum."
Gün bittiğinde bulamamışlardı Batuhan'ı, ertesi gün bittiğinde de. Günlerce aradılar, aylarca hatta yıllarca, Batuhan ve Reyhan'dan hiçbir iz bulamadılar. Hiç kimseye haber vermeden gitmişlerdi, hiç kimse onların nereye gittiğini de bilmiyordu.
Birinci Hayatın Sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ HAYAT BİR ÖMÜR (KİTAP OLDU )
Misteri / Thriller*Çalışmalarım noter tasdikli olup izinsiz kullanılması ve çoğaltılması yasaktır* İki farklı hayat kesişir bir noktada, ümitsizlik ve çaresizlik içindedirler. Bir ömrü birlikte yaşamak için fazlasıyla gayret sarf etmeleri gerekmektedir.