Karşısında üniformalı bir adamı görünce ne yapacağını şaşıran Fatoş'un imdadına annesi yetişti. Yanına geldiği anda kaçarcasına içeri giden genç kız tekrar sandalyesine oturmuş boş gözlerle bakıyordu masaya. Biraz sonra içeriye o polis ve annesi girdi. Annesinin gülümseyerek ona bakması ve akabinde o adamı tanıştırması kendisini delirecek duruma getirdi.
-"Kızım dün tanışma fırsatı olmadı bak bu Sancak evladım. Sancak oğlum bu da benim kızım Fatoş." Adamın uzattığı eli mecburen sıktı ve ardından odasına geçti. Neden istemediği ot burnunun dibinde bitiyordu ki? Camın önüne oturdu ve dışarıdan geçen insanları izlemeye başladı. Yağmur yağıyordu yine bu şehirde. Şimdi bir düşünce başlamıştı kendi içinde. Tamam, herkesten kaçtı bilmediği bir şehre, peşinde annesi ve anneannesini de sürükledi ama şimdi ne olacaktı. Annesi burada ne iş yapacaktı. Güzel bir özel okulda ilkokul öğretmenliği yapıyordu kasabadayken. Burada ne yapacaktı ki? Kafasında binlerce soru birbirleri ile savaşa tutuşmuşken kapısının çaldığını duymadı. Annesi içeri girdiğinde ona sinirle baktı.
-"Kızım neden içeriye gelmiyorsun." Gözlerini devirerek baktı.
-"Ne bekliyorsun. İçeri girip konuşmamı mı? Bak anne. Üzerime daha fazla gelme anlıyor musun? Kalbini kırarım yoksa. Kendimi zor tutuyorum zaten." Kadın derin bir nefes alıp camın önüne gelip kızının önüne oturdu.
-"Doktorunla konuştum kasabadayken. Bana korkunun üzerine gitmemiz gerektiğini söyledi. Sende biliyorsun bunu biliyorum. Anneciğim biliyorum hatalarım oldu ama annen olarak senin yanında olmak istiyorum. Beni yanından itme ne olursun. Her şeyin üstesinden beraber gelelim."
-"Anne-"
-"Bak hem kasabada dışarı çıkmaların sayesinde biraz olsun insanlara alıştın. Polis görsen artık eskisi gibi kriz geçirmiyorsun." Yaşadığı o krizler gözünün önüne gelince ürperdi. Bir keresinde geçirdiği krizde saçlarının bazı yerlerini koparmış, yüzünü kollarını çizmişti. O zaman onu hastaneye yatırıp haftalarca sakinleştirici verdiklerini hatırlıyordu. Eve geldiğinde ise bu krizleri yaşamamak için dışarı çıkmıyordu. Psikiyatrist ise ilk zamanlar onun bu halini bildiği için eve geliyordu. Tedavinin üstünden iki ay geçmişti ki artık dışarı çıkmak için zorladı. Onun ofisine gelmesini istiyordu ama cesareti yoktu. Bir gün cesaretini toplayıp dışarı çıktı ve kimseye bakmamaya özen göstererek ofise gitti. Doktoru seanslarda ona polis üniformalı insanlar görünce kriz geçirme durumunu kontrol altına almayı öğretti. İlk zamanlar zorlansa da zamanla alıştı. Zaten onları gördüğünde yolunu değiştiriyordu. Gözlerin önünden geçen anıları kenara itti.
-"Senin bizi ittiğin gibi bende seni itiyorum artık. Sen nasıl ablam ve beni dinlemediysen bende ablam için seni dinlemiyorum anne. Şuan sana anne demem, yanımda olman seni affettiğim anlamına gelmez. Sen bizde çok büyük yaralar açtın anne. Benim hayallerimi, ablamın hayallerini çaldın. Çaldırdın. Neden? O adam için. Bize inanmadın sen. Şimdi bana annelik yapmak için uğraşma. Sen o anneliğini çok önce kaybettin." Odadan çıkarken salona gitmeye karar verdi. Ama içeride o adam vardı kesin. Yönünü değiştirdi ve annesinin yatak odasına gitti. Yatağa oturdu ve doktorunun dediklerini düşündü. Kendisine de söylemişti Aysu Hanım. Bu polis fobisinin üzerine giderek yenmeliydi. Korkmadan bakmalıydı. Yerinden kalkıp odaya geçti ve sandalyesini çekip oturdu. Masada kendine şaşkınca bakan üç kişiyi aldırmadan tabağına kendi yiyeceği kadarını doldurdu. Kahvaltısına başladığında yanındaki üniformalı adama bakıyordu. Aslında adam cidden yakışıklıydı. Hele o kahverengi gözleri... Kızların canını yakacağından, hatta yaktığından emindi ama bunu önemsemedi. O sadece korkusunu yenmek için bu adamı kullanacaktı.
Sofrada sessizlik hâkimdi. Herkes kahvaltısını yaptıktan sonra o oturmaya devam ederken annesi tabakları götürmeye başladı. Bir anda Sancağın da ayağa kalkması ile bakışlarını adama çevirdi kız. Adam beklenmedik bir şekilde eline sofradaki boş tabakları alıp mutfağa giderken arkasından bakakaldı Fatoş. Tanımadığı adam evde annesine yardım ediyordu. Daha doğrusu ilk defa yardım eden bir erkek görüyordu. Geri geldiklerinde annesi ile yine tabak alınca kendini garip hissetti ve hemen kahvaltı tabaklarından alıp mutfağa girdi. Bırakıp geri gelince annesi sofrayı temizledi. O sırada gözü kapıdaki adama kaydı. Botlarını giymek için eğilmişti. Adam doğrulduğu anda gözlerini çekip dışarıya bakmaya başladı. İçindeki tiksinti bir türlü gitmiyordu. Ama vazgeçmeyecekti. Uğraşacak, bu berbat fobisinden, yaşanılmış kötü olayları atlatacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/81626550-288-k573799.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sever Misin? (Çevikçi Serisi-2)🇹🇷
Chick-LitKüçük bir taşra kasabasında yaşayan Fatoş'un küçük yaşta babasını kaybetmesiyle başlayan, ardından üvey abisinin ablasını öldürmesiyle kabus gibi günleri başladı. Annesinden nefret etti, herşeyden herkesten kaçmak istedi. Annesi ve anneanesiyle İsta...