Utançla başını kaldırdığında Serkan ile göz göze geldi. Bu kadar romantikliğe alışkın değildi ve ne yapacağını bilmiyordu. Gülümsedi.
-"Kaybolmana izin vermem Çevikçi. Ben seni hiç bırakmam."
-"Söz mü?" Fatoş sağ gözünü kırptı.
-"Çevikçi Sözü." Serkan'ın yüzünde öyle bir gülümseme oluştu ki...
-"Çevikçi Sözü." Diyerek serçe parmağını kıvırıp ona uzattı. Fatoş'da aynısını yaparak parmaklarını birbirlerine kenetlediler. Bu defa Fatoş yanaştı Serkan'a. Heyecanla titrek bir nefes üfledi genç adamın yüzüne. Ve sonra kendisinden beklenmeyecek bir hareketle sevdiği adamın dudaklarına bastırdı dudaklarını. Yavaştı... Tadını çıkara çıkara öptü. Ve geri çekildiğinde dudaklarını dişleri arasına aldı. Serkan'ın tadını dilini hissetse de aklını kaybetmeden konuşmayı başardı.
-"Sonunda cesaretimi toplayıp yaptım." Yüzündeki kızarıklığı gizlemek için yüzünü Serkan'ın boynuna gömdü. Zaten Serkan'da pek önemsemedi onun saklanmasını. Utandığını görebiliyordu. Ama elbet bu utangaçlığı da giderdi.
Bir süre öylece kaldıktan sonra Serkan ani bir kararla kalktı ve salıncağa Fatoş'u koydu.
-"Seni sallayayım mı? İster misin?" Fatoş bir çocuk gibi başını salladı aşağı yukarı. Elleriyle ipleri sımsıkı kavradıktan sonra Serkan onu sallarken gözlerini kapatıp rüzgârın yüzünü yalamasına izin verdi. Ferahlıyordu böyle. Tadını çıkardı. Sonra gözlerini açtığında Serkan'ın daha da hızlı sallamaya başladığını fark etti.
-"Ay yavaş ol Serkan korkuyorum." Serkan gülerek konuştu.
-"Korkma Sarı Ördeğim. Sen sadece ipleri sımsıkı tut. Sallanmanın tadını çıkar." Dediği gibi yaptı. O anın tadını çıkardı. Sıkılana kadar Serkan'ın salıncağı sallamasını istedi. Ama yorulduğunu düşünerek bir süre sonra durmasını istedi. Salıncağın ilerisinde bir ağacın altına doğru gittiklerin ağacın çıkıntısında bir örtü olduğunu fark etti genç kız.
-"Serkan bak ağacın içinde örtü gibi bir şey var." Serkan ağacın içinden bezi çıkardı. Hayretle bakakaldı.
-"Demek ki birileri bizden önce keşfetmiş ve hazırlıklı davranmış." Nereden bilebilirdi ki o ağacın altının Cennet Gelini ve çevikçilerden aslan gücünde olan Hamza'nın dertleşme mekânı yaptıklarını...
-"Çok iyi yapmışlar valla. Bizim de işimize yaradı." Serkan elindeki örtüyü yere serip oturduğunda Fatoş'un da oturmasını sağladı. Ama son günlerde yatmaya alışkın olduğu için hemen yatış pozisyonuna geçti. Başını yere koymuştu ki Serkan onun başını kucağına aldı. Elini karnına götürdü ve istemsizce sargının üstüne koydu.
-"Acıktın mı?"
-"Biraz." Dedi genç kız. Zira inkâr edecek hali yoktu. Fena halde midesi kazınıyordu. Çok fazla orada durmadan ağacın altından kalkıp arabaya doğru yol aldılar.
-"Nereye gidelim? Ne yemek istersin?" Fatoş gülümsedi.
-"Sobalı kafeye gidelim. Tost ve çay ile doyarız."
-"Olmaz öyle. Düzgünce bir şeyler yemen lazım."
-"Serkan lütfen ama ya... Hem onlar da karın doyuruyor. Hem canım ondan istiyor." Serkan'ı ikna etmesi baya vaktini aldı. Genç adam onu güzel bir restorana götürüp karnını doyurmasını istiyor lakin Fatoş kabul etmiyordu. Aslında masraf etmesini istemiyordu. Boşu boşuna kendisi için para harcamasını istemiyordu. Zaten İstanbul gibi bir şehirde arkadaşları ile kalıyor, kira ve fatura ödüyordu. Bunları düşündüğü için kendini geri plana çekiyordu. Ama Serkan bunu yanlış anlıyordu. Sanıyordu ki Fatoş kendisi ile bir yere gidip yemek yemek istemiyor. Ah bir bilse Sarı Ördeğinin kendisini düşündüğünü... Düşüncelerinden utanırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sever Misin? (Çevikçi Serisi-2)🇹🇷
Chick-LitKüçük bir taşra kasabasında yaşayan Fatoş'un küçük yaşta babasını kaybetmesiyle başlayan, ardından üvey abisinin ablasını öldürmesiyle kabus gibi günleri başladı. Annesinden nefret etti, herşeyden herkesten kaçmak istedi. Annesi ve anneanesiyle İsta...