Bahar şaşkınlıkla adamın verdiği cevabı düşünüyordu hala. Adam asker miydi? Şimdi bitmişti.
-"Harbi mi?" diye bir soru yönelttiğinde Kayahan gülmeden kendini alamadı. Gülerek cevap verdi o da.
-"Harbi." Bir süre aralarında sessizlik oldu. Ardından yine sessizliği bozan Kayahan'dı.
-"Söyle bakalım. Niye arayıp beni rahatsız ettin."
-"Etmedim." Kabul etmiyordu şimdi yaptıklarını. Böyle de kötü huyu vardı. Başını çevirip etrafa bakınırken aniden tanımadığı adamın önüne gelmesi ile korkup bir adım geriledi.
-"Ne diye önüme geliyorsun sen ya?" Kaşlarını çattı ve adamın korkmasını bekledi. Sonra yaptığı salaklığın farkına vardı. Adam askerdi. Korkar mıydı hiç böyle kaş çatmadan bilmem neyden...
-"Korktun mu?"
-"Senden mi korkacağım be?"
-"Kıvırma şimdi. Sorumun cevabını bekliyorum. Ne diye rahatsız ediyorsun sen beni?" Bahar sıkıntıyla başını yere eğdi. Tanımadığı bu adama sebebini söylemek istemiyordu ama öğrenmeden de bırakacak gibi değildi.
-"İşte." Çocuk gibi cevap verip etrafa bakınırken Kayahan yine onun önüne geldi.
-"Kaçmaya çalışma. Cevap ver." En sonunda sabrının son demlerine geldi Bahar. Çok detaya girmeden üstünkörü cevap verdi.
-"Çok sevdiğim birinin kullandığı hattı. Numarayı denedim kullanılıyor mu diye. Sonra sen açtın. Sinirlendim dediklerine bende böyle konuştum bu kadar basit."
-"Bu mu yani? Sevdiğim birinindi de şöyle de böyle. Kızım deli misin sen?" Bahar bu sorudan sonra Kayahan'ın yanağına tokat attı ve hızla eve yöneldi. Bu kadarı da fazlaydı. Bir aradı diye başına gelmeyen kalmamıştı. Eve çıktığında hızla odasına girdi. Yatağın içine girip yüzünü yastığa bastırdı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Zaten onun yokluğu canını acıtırken şimdi de bu çıkmıştı başına. Ağlaması o kadar şiddetliydi ki odaya Rabia'nın geldiğini fark etmedi. Ancak saçlarına dokunan parmakları hissettiğinde anladı. Başını kaldırdı ve bedenini yataktan kaldırıp Rabia'nın boynuna sarıldı. Sımsıkı... Durmaksızın ağladı bir süre. Zaten o dakikalarda Rabia'da konuşmadı. İçinin yine yangın yeri olduğunu biliyordu. Şimdi ne derse desin boştu. Saatlerce öylece durdular. Sonrasında Bahar biraz olsun kendine geldiğinde başını Rabia'nın dizlerine yasladı. Gözlerini tavana dikti.
-"Sevdiğin bir insanın yokluğuna alışmak ne kadar zor biliyor musun Rabiş." Rabia başını iki yana salladı bilmiyorum anlamında. Zira gerçekten bilmiyordu. Önceki ilişkilerinde çocuktu, bir şey bilmiyordu. Sevmenin ve sevilmenin kavramlarını daha yeni yeni Hazar'da keşfediyordu. Bahar ıslak gözlerine rağmen gülümsedi. Gözyaşları o hüzün çukurundan akıyor ve yanaklarından süzülüp Rabia'nın dizlerini ıslatıyordu.
-"İlk zamanlar inanamıyorsun. Beynin idrak edemiyor olmadığına. Sanki bir yerlerden gelecek yine o hoş gülümsemesi ile. Dakikalar, saatler, günler, aylar geçiyor ve o gelmiyor. İlk zamanlar fırından yeni çıkmış bir ekmeğe benziyor aslında. Sıcacık... Ve o an anlamıyorsun işte. Ama zamanlar o sıcaklık gidiyor yerini bir buza bırakıyor. Sopsoğuk... Onun yokluğu içinde kocaman bir boşluk yaratıyor. Yaşamdan yaptıklarından soğuyorsun. Hiçbir şey anlamıyorsun. Bazen bir yerlerde yaşadığınız anılar ya da ne bileyim bir komik hatıra çıkıyor karşına. Yiğit'le benim o kadar çok anım var ki say say bitmez. Biz onunla beraber büyüdük. O olgun bir baba oldu ben hala küçük bir kız çocuğu olarak kaldım. Bana baba olmaktan bir an bile vazgeçmedi. Nesquik içmeyi çok severdim. Bunu o çok iyi bilirdi. Ne zaman buluşsak bana bir kutu hediye getirir ve içine mutlaka nesquik koyardı. Biliyor musun? O gittiğinden hiç içmedim. Nefret ettim." Derin bir nefes alıp verdiğinde Rabia genç kızın saçlarını okşadı.
![](https://img.wattpad.com/cover/81626550-288-k573799.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sever Misin? (Çevikçi Serisi-2)🇹🇷
Chick-LitKüçük bir taşra kasabasında yaşayan Fatoş'un küçük yaşta babasını kaybetmesiyle başlayan, ardından üvey abisinin ablasını öldürmesiyle kabus gibi günleri başladı. Annesinden nefret etti, herşeyden herkesten kaçmak istedi. Annesi ve anneanesiyle İsta...